Nikah kıyıldıktan sonra bir tane hatıra fotoğrafı çekilmiştik. Önde Hazar ve ben . Arkada tim , abim ve akrabalar. Onların arkasında da koskocaman karargah vardı. Bütün askerler fotoğrafa sığmaya çalışınca ortaya oldukça komik bir şey çıkmıştı.
Hemen ardından ben ve Hazar koşarak üstümüze kamuflajlarımızı giymeye gitmiştik. O sırada helikopteri hazırlıyorlardı.
Üstümü değiştirip silahımı da hemen alıp koşar adımlar ile karargahtan çıktım. Bahçe de zaten büyük bir kalabalık vardı. Biraz sonra gideceğimiz için ailelerimiz de biz gitmeden gitmek istememişti.
"Sadece beş dakikanız var" diyerek eliyle ailelerimizi gösterdi Tuna komutan. Koşarak ilk abime sarıldım.
"Kendine dikkat et olur mu. "
"Ederim rahat olun siz"
"Sen geldiğinde sana bir sürprizimiz var hala" diye ayağıma sarıldı Egemen. Boy hizzasına gelerek iki yanağından da sulu sulu öptüm.
"Neymiş o sürpriz halasının yakışıklısı" dediğimde haylaz bir şekilde omuz silkti.
"Olmaz gel öyle söyleyeceğim" dediğinde abime baktım. Gülerek bilmem der gibi omuz silkti.
"Tamam o zaman ben gelene kadar sakın sürprizimi unutma olur mu" deyip son bir kez daha yanağından öpüp yengemle de sarıldık.
"Ah kuzum kendin gibi değişik bir nikahın oldu. Tam senlik " dediğinde güldüm .
Yanımıza Hazar ve ailesi gelince ilk Melek teyze ile sonra da Ozan amca ile sarıldık.
"Kendinize çok dikkat edin olur mu çocuklar "
"Aklınız burada kalmasın lütfen. Her zaman ki görevlerden. Bunu da hallederiz evelallah " diyen Hazarı başım ile onayladım.
"Böyle gittiğin bir görevde vurulduğun haberi gelmişti. Hiç bana laga luga yapma oğlum "deyince Kutay seslice güldü. Hatta biraz fazla sesli güldü.
Tim ne ara gelmişti ya . Tim de abim ile vedalaşırken Hazar yanıma gelerek elini belime koyup beni kendine çekti.
"Hakkınızı helal et abi sende az kahrımı çekmedin "
"Ediz dayak mı özledin sen bakayım"
"Yok ya kalsın o kocaman ay ne kocamanı küçücük elinden dayak yemek istemem ki zaten"
"Gel buraya sıpa" diyerek kolunun altına aldı Ediz'i.
"Kartal timi hizaya geç" diye bağıran Tuna komutan ile hemen karşısında tam teçhizatlı bir şekilde dizildik.
"Görev an itibari ile başlamıştır. Ankara'ya gittiğinizde sizi koordine edecek bir ekip ile çalışacaksınız. Detaylar onlarda. Hepinizi sağ salim burada göreceğim. Tek bir kişi bile eksik olursanız fena olur"
"Emredersiniz komutanım"
"Helikoptere bin "
Kapıları açık olan helikoptere tek tek bindikten sonra kapıyı kapattım. Hadi bakalım yeni görevimiz herkese hayırlı olsun.
-----------------------------------------------------------
"Komutanım siz şuan evlisiniz dimi hakikatten ya "
"Evet evlendik bir yarım saat kadar oldu Kutay" diyerek parmağın da ki alyansı gösterdi.
"Komutanım nikah şahidiniz ben olacaktım hani. "diye trip atarak söylenen Kutay'a Hazar sabır dilenircesine baktı.
"Koçum her şey o kadar hızlı gelişti. Komutanım orada ben olacağım demiş onu mu düşünecektim o an" dediğinde herkes haklı olduğunu bilseydi bile Kutay inatla anlamak istemiyordu.
"Aldatılmak nedir komutanım bilir misiniz. Şuan resmen beş çocuğumla kapının önüne konulmuş aşık ve gurursuz bir erkek gibi hissediyorum" deyince kahkahamı tutamamıştım .
Hayal gücüne hayrandım Kutay'ın nasıl da yaratıcıydı. Asker olmak yerine iyi bir senarist olabilirmiş.
"Güzelim uyma sen de şu hıyarlara. Gayet de güzel oldu bence nikahımız " dedi gözlerime bakarak.
"Güzel oldu tabi ya. Hem o gelinliği en fazla yarım saat dayanabilirdim. Düşünsenize beni dört saat boyunca o gelinlikle. Kesinlikle düğünde cinnet geçiren asker gelin olarak yarın üçüncü sayfanın manşetlerini süslerdim. Asker gelin katliam yarattı diye. "
"Kendine haksızlık ediyorsunuz komutanım gelinlik size çok yakışmıştı. "
"Yakıştı yakışmasına da onun içi ne kadar rahatsız bilen var mı" deyince hepsi bana salakmışım gibi baktı. Ne ya gayet güzel bir soru sormuştum ki.
"Komutanım öncelikle siz hariç aramız da evli yok ki bence en büyük sorun gelinliğin kadınların giydiğidir. Biz sonuna kadar erkeğiz valla"
Taner ciddi bir şeyi açıklarmış gibi gözlerime bakıp tek tek açıkladı. Pislik bende ciddi bir şey söyleyecek sanmıştım. Haklıydı ama olsun ben taze gelindim köküne kadar saçmalamaya hakkım vardı.
"Uğraşma Taner karımla "
"Oğroşmo tonor koromlo. Gebertirim oğlum seni " diye beni kendine çekti.
"Ben seni nasıl evlendirdim kızım . Şuan çok pişmanım" deyip beni göğsüne yapıştırdığında hepimiz Ediz'in bu kıskançlığına gülmüştük .
///////////////////////////////////////////////////
"Bildiğiniz üzere buraya şehit edilen hakim Burhan Çelik için buradayız. Deli ismi sadece dağlarda değil artık şehirlerde de duyulmaya başladı. Bu pisliğin önünü kesmeliyiz ki bizden daha fazla can kaybetmeyelim. Deli en son gayet lüks bir restaurantta yemek yerken görüntülendi" deyip eliyle arkasında ki slaytı gösterdi.
Slaytta bizim dağların krosu Deliyi takım elbiseli görüyorduk. Fotoğrafta karşısında ki kadına tebessüm ederek yemeğini yiyordu.
"Delimize bak be takım elbise de giymiş. Yakışmış ama ben ona beyazı daha çok yakıştırıyorum. Kefen daha güzel durur gibi " diyen Ediz'e çevirdik hepimiz başımızı. Sunumu anlatan komutanın gözleri bana kaydı.
"Öğrendiğime göre bir kaç ay önce rehin alınarak işkenceye maruz kalmıştınız. Öncelikle hepinize geçmiş olsun ."
"Sağ olun komutanım"
"Şöyle bir durum var. Deli sizi yakından tanıyor. Yani onun yanına elimizi kolumuzu sallayarak giremeyiz. Bu yüzden kapsamlı bir değişikliğe giriyoruz. Ankara da sizin gibi dağlarda çarpışmasak da bizde sizinle birlikte bu şerefsizlerle modern olarak savaşıyoruz. " diye bize tane tane anlatsa da dediğini tam olarak anlamamıştım.
Modern savaşmak da neydi.
"Dediklerim size biraz karışık geldi bunu yüzünüze bakınca anlıyorum " deyip elinde ki kumandayla sonraki resme geçti.
Kadın otuz yaşlarında esmer ela gözlüydü. Sağ çenesinde küçük bir beni vardı.
"Bu bir kaç yıl önce bir operasyona katılan polisimiz. "sonraki slaytta geçtiğinde bu sefer yirmi beşlerinde sarışın mavi gözlü ve beyaz tenli bir genç kadın vardı.
"Komutanım kusuruma bakmayın ama bu iki kadın arasında ki bağlantı ne " diye sordum.
"Hemen açıklıyorum komutanım. Aslında burada gördüğünüz iki fotoğraf arasında sadece bir makyöz var desem"
"Yuh bee " diye aşırı bir tepki veren Kutay'a sert bakışlar attım. Komutan Kutay'a gülerek bakarak konuşmaya kaldığı yerden devam etti.
"Evet şaşırmakta haklısınız ama artık makyaj sanatı oldukça gelişti. Küçük botokslar ile ise insanı başkasına çevirebiliyoruz "
"Komutanım makyaj tamam da ben botoks yaptırmam " Taner ellerini kaldırarak korkarak komutana baktı.
Makyaja tamam mı demişti o. Ah be Şırnak senin kıymetini bilemedik şimdi bize burada neler yapacaklardı.
"Allah aşkına ben makyaj filan yapmam ya. Erkek adam makyaj mı yaparmış "
"Komutanım ben daha evleneli iki saat bile olmadı. Karımın karşısına makyajlı mı çıkacağım"
"Hayırlı olsun gençler. İtiraz yok herkes yapacak. Zaten bu günlük makyajlara benzemeyecek yapacağımız şey merak etmeyin. Sadece ten renginizi kaşlarınızı ve göz yapınızı değiştireceğiz. Kısaca sizi tekrardan yaratacağız" dediğinde hepimiz birbirimize baktık.
Hiç Ankara'ya gelmemeliydik.
//////////////////////////////////////////////////////////////
"Abi baksana tam bir salon beyefendisi oldum " diyerek kendine tekrar tekrar aynadan baktı. Bu çocuk kendisine aşık olacaktı bu gidişle .
"Abartma Kutay. Yakışıklıydın zaten" dediğinde bakışlarını aynadan çekerek bize ukala bir bakış attı.
"Abi ben yakışıklı olmuşum demedim ki ben her halimle yakışıklıydım. Ama bu takım elbise ve saçlar ile Brad Pitt e meydan bile okurum"
Kendi egon da kaybol emi Kutay. Büyük bir odada hepimizin önünde kişisel aynalar ve masa vardı. Makyözler işlerini bitirip gitmişlerdi.
Kızıl olmuştum. Kızıl ve mavi gözlü. Tenime dokunmamışlardı. Kızılı esmer yapacak halleri yoktu. Mavi lens ve geçici boya ile benim işim bitmişti. Erkeklerin işi biraz daha uzun sürmüştü her zaman ki gibi. Botoks adı altında yüzlerine iğneler yapılmıştı hepsine.
Korkardım oğlum ben iğneden. Hemde yüzüme. Kurşun yerdim daha iyi. Yaptırmamıştım da zaten. Bence oldukça değişmiştim. Kızıl da yakışıyormuş he bana.
"Komutanım neredesiniz" diyerek etrafta beni arada salak Kutay. Aklı fikri oyundu zibidinin.
"Zevzeklik yapma Kutay ya. Zaten modern savaş adı altında makyaj yaptık. Bakın geri döndüğümüzde bunu birinin bile ağzından duyarsam hepinizi si--"
Ediz'e kaşlarımı çatarak baktığımda cümlesini tamamlamamıştı. Yerinde dikleşerek bana baktı.
"İçiniz fesat sizin silerim diyecektim ki" deyip kendini aklamaya çalışsa da ne diyeceğini on yaşında ki bir çocuk dahi anlardı.
"Kimi kandırıyorsun birader ya" diyerek alayla baktı Hazar.
"Seni velet" diyerek birbirlerine laf ebeliği yapıyorlardı ama şuan hiç de yeri ve zamanı değildi.
Kapı hızla açılarak bir polis içeri girdi.
"Komutanım toplantı odasında sizi bekliyorlar" deyince başımla onaylayıp ayağa kalktım. Önden ilerlerken arkamı dönüp bizimkilere baktım.
"Şebeklik için zaman yok beyler ona göre davranın " deyip göz kırptım.
Polisin bizi yönlendirerek getirdiği odaya iki kere tıklatıp onay aldıktan sonra içeri girdim. İçeri de bizi yönetecek ekip vardı.
Gösterilen yerlere oturup bizimle ne konuşacaklarını dinledim.
"Öncelikle hepiniz ciddi anlamda değişmişsiniz. " diyerek önümüze hepimizin önceki hallerinin bir fotoğrafını verdi arada ki farkı görmek için.
"Göründüğü gibi Deli sizin olduğunuzu anlamayacaktır. Şu sıralar Karaman holding ile iş birliği içerisinde olduğu görülüyor. Buna istinaden bu akşam olacak şirketler arası partiye sizde katılacaksınız"
"Ne olarak katılacağız peki"
"Öncelikle siz Metan holding olarak orada bulunacaksınız. Gökçe sen patronun kızı olarak gireceksin. Daha önce göz önünde pek bulunmadığı için seni ayırt etmeleri imkansız. Baban yerine orada bulunuyorsun. Hazar sen Gökçe ile beraber giriş yapacaksınız. Yönetim kurulu başkanısın. " dediğinde ikimizde başımızla onayladık.
"Ediz ve Kutay'ı içeriye garson olarak sokacağız. Taner ise sizin özel şoförünüz. Dışarıda ki istihbarat onda olacak. Göreviniz ise Deliyi sessiz sakin o partiden çıkartmak. "
"Baş komiserim dedikleriniz iyi hoş da koskocaman partide sosyetenin göz bebeklerinin bulunduğunu da altını çizerim. Biz bu adamı nasıl alacağız.Burası dağ da değil ki anasını satayım. Çatışamayız da "
Taner bu konuda haklıydı. Bu konuda oldukça tecrübesizdik. Bize iki dağ taş toprak ve silah verin gerisi kolaydı. Partiden adam kaçıracaktık. Hemde Deliyi.
Bana ve timime yaptıklarını burnundan fitil fitil getirecektim. Yaptıklarının izleri hala bedenimde dururken hiç de insaflı davranamazdım ona karşı. Sadece ben de değil kim bilir başka kimlerin canını yakmıştı soysuz.
"Bu görev size verildiyse bilmelisiniz ki bunun altından kalka bileceğinize inandığımızdandır. Bu görev sizin için bir şey değil. Haberleriniz kulağıma geliyor. Oldukça kapsamlı çalışıyorsunuz çocuklar." bize güvenmesi iyiydi ama bizim için de bu ilk olacaktı.
"Komutanım bu bizim için ilk olacak ama yine de biz elimizden geleni yapacağız"
"Buna şüphemiz yok komutanım "
"Size vereceğimiz kulaklıklardan birbiriniz ile irtibat kurabileceksiniz. Saatlerden ise timin ve Delinin nerede olduğunu bileceksiniz. Mavi tim kırmızı ise adamımız" diyerek saatleri bize dağıttı.
Erkeklerin saatleri farklı farklıydı büyük olasılık fark edilmemesi içindi bu. Benim ki de oldukça zarifti.
"Bunları kesinlikle takıyorsunuz. Her zaman kulaklıktan irtibat kuracaksınız ama tam olarak nerede olduğunu gösterecek bu saat. Bizim için oldukça iyi bir avantaj olacak." hepimize tek tek baktıktan sonra devam etti.
"İçeriye ilk olarak Ediz ve Kutay girecek. Siz öğlen orada olacaksınız hazırlıklara yardım edeceksiniz" dediğinde ikisi de yüzünü buruşturmuştu"
"Komutanım ya bir de onlar için hizmet mi edeceğiz biz" diye sızlandığında baş komiser kaşlarını çattı.
Bu bakıştan anladığımız gibi eşek gibi de yapacaksınız demek oluyordu bu. El mecbur ikisi de başları ile onayladı.
"Akşam ise siz giriş yapacaksınız . Davet başladıktan 1 saat sonra katılacaksınız. Sen dışarıda kalacaksın Taner. Dışarının güvenliğini sağlayacaksın. İkilimiz içeri girdiğinde kendileri için ayrılan masaya oturacaksınız. Gökçe ismin Feride olacak patronun kızının ismi. Kendisi daha yirmi iki yaşında genç. Babası ortamı görmesi için kızını davete yolluyor. Tecrübesizsin " dediğinde başımla onayladım.
Rol yapmakta iyiyimdir ama zaten hayatım boyunca bir kere bile bir davete katılmadığım için pek de zorlanmayacaktım.
"Hazar sen ise Feride ile gireceksin ama genelde masalarda dolaşan taraf olacaksın. Kızımız tek kalmalı ki birilerinin hedefine kolayca girebilsin"
Deli beni kolay lokma görünce peşime takılır diye düşünüyorduk. Diğerleri bundan memnun olmasa da kısa soluklu bir iş istiyorsak işi en basit yolla halledecektik.
"Herhangi bir sorun yoksa kazamız mübarek olsun gençler."
///////////////////////////////////////////////////////
"Arabadan iniyoruz "
Hazarın kapımı açmasıyla elinden tutup arabadan indim. Yüzümde nazik bir gülümseme ile davetin yapılacağa mekana kadar yürüdük.
"Kabanınız efendim"
"Teşekkürler"
"Feride Hanım hoş geldiniz size masanıza kadar eşlik edeyim "
Yanımıza garson kılığında Ediz gelip masamıza kadar eşlik etti.
"Sağ olun " deyip güldüm.
"Önemli değil efendim görevimiz" diyerek bizden uzaklaştı. Masada Hazar ve ben kalmıştık. İçeride ki bir çok kişi bizim masaya bakıyordu. Hayır o kadar da güzel değildim gençler hangi dizideyiz yahu. İnsanlar Metan holdingin veliahtını merak ediyorlardı doğal olarak. Yıllar boyunca iyi gizlenmişlerdi. Tek tük yüzü belli olmayacak şekilde fotoğraflarını saymazsak hiç fotoğrafı yoktu.
"Saat iki yönünde "
Deli oradaydı. Gözlerini bile kırpmadan ifadesiz bakışlar ile bana bakıyordu. Anlamışmıydı benim olduğumu. O kadar dikkatli ve ifadesiz bakıyordu ki bir an afallamadım desem yalan söylemiş olurdum.
Hafif bir gülümseme ile başım ile selam yolladığımda sadece başını oynatmakla yetinmişti. Tekrar önüme döndüğümde Hazar elinde ki tablet ile bir şeyler yapıyordu.
Dışarıdan bakıldığında cidden de müdür olduğu belli olacak şekilde. Gözlükler ve jilet gibi bir takım. Yüzünde hafif bir tebessüm ve ciddilik.
"Feride hanım"
Yanım da duran adamı tanımıyordum ama ya Feride tanıyorsa. Pot kırmamam lazımdı. Ne kadar olacaksa .
"Buyurun benim" dediğimde gülümseyerek bana baktı.
"Fahri beyin kızıyla sonunda tanıştık " uzatılan el ile bende elimi uzattım. Elimin üstünü nazikçe öpüp bıraktı.
"Babam da bende pek basına poz vermeyi sevmeyiz"
"Yüzünüzü ilk kez görüyorum. Fahri bey ile alakanız yok gibi" dediğinde açık vermemek için gülümsedim.
"Herkes öyle söyler . Canım genlerim babamı seçmemiş " dediğimde küçük bir kahkaha attı.
"Ah kendimi tanıtmayı unuttum ben Kaya lojistiğin CEO su Kenan Öz tanıştığımıza çok sevindim hanım efendi"
"Bende memnun oldum Kenan bey "
"İzninizle ben gidiyorum "
"Tabi ki Murat bey gidebilirsiniz"
Hazar masadan kalktıktan sonra ayakta duran Kenan boşalan yeri göstererek oturabilir miyim dedi.
"Buyurun lütfen"
"Beni mazur görün ama yaşınız kaç acaba "
"Evet bu biraz tuhaf oldu Kenan bey"
"Yanlış anlaşılmak istemem küçük gösteriyorsunuz ondan sordum . " dedi sırıtarak.
Bu adam niyetini yavaş yavaş belli etmeye başlamıştı.
"Kenan bey sorun değil yaşım bende kalsın ben biraz dolaşayım. "
"Tabi " dediğinde ayağa kalkıp masada ki çantamı aldım. Son olarak Kenan Beye tebessüm ettim.
"Komutanım hedef personellerin olduğu odaya doğru gidiyor."
"Takip edelim mi"
"Ediz sen takip et. Gökçe sen bar bölümünde takıl. Hazar sen de takılmaya devam et"
Kulaklıktan konuşulanları dinledim. Bar bölümüne geçtiğimde barmenden hafif bir şeyler istedim.
"Komutanım Deli odada bir telefon görüşmesi yaptı. Tekrar salona geliyor"
"Anlaşıldı"
"Gökçe sana doğru geliyor. Sakın arkanı dönme" dediklerinde yerimde dikleştim. Gelsin bakalım beyefendi. Ne zamandır görüşmüyorduk. İyice kaynaşalım dimi ama.
"Merhaba hanım efendi. " yanımdan gelen sesle kafamı hafifçe yanıma getirdim.
Ah be Deli ne yapmışlar sana burada. Saçlar taranmış bıyıklar kesilmiş ve takım giyilmiş . Hiç yakışıyor mu bunlar sana. Biz seni şalvarlı halin ile sevmiştik.
"Merhaba"
"Ben Agah tek başınıza burada oturmanıza müsaade etmek istemedim. " Ne kadar da nazik!
"Çok düşüncelisiniz Agah bey. "
"Boş mu" yanımda ki sandalyeyi göstererek.
Başımla onay verdiğimde yanıma oturdu. Yanımıza gelen barmenden bir şeyler istediğinde onunla ilgilenmiyormuş gibi iki de bir telefonumu açıp kapıyordum.
"Rahatsız etmedim umarım, bu arada isminiz "
"Hayır Agah bey rahatsız etmediniz, Feride ben. "
"İsminizi hiç duymamıştım camiadan mısınız"
"Evet babam Fahri Metan"
"Ah ismini duymuş olmam lazım. Tanıdık geliyor. Bu gece sizi nasıl yalnız bıraktı. "
"Babam artık ortalıklarda gözükmem kararını aldı. İşleri yavaş yavaş devretmeyi düşünüyor. "
"Öyle mi " dediğinde başımla onayladım.
"Sizi buralar sıkmış olmalı ilk defa geldiğimde ben de sizin gibiydim " sesi anlayışlı geliyordu. Bu pisliği tanımasam beyefendi ve centilmen olduğunu düşünebilirdim ama gerçeği biliyorduk hepimiz.
"Evet sıkılmadım desem yalan olur Agah bey"
"Dışarı çıkalım mı Feride Hanım . Hatta bence bizim için davet bitse size güzel bir kahve ısmarlasam nasıl olur" çapkın bakışlarla bakıyordu.
Midem bulanmıyor Gökçe. Miden bulanmıyor. Az daha dayan.Güçlüsün kızım sen. Yüzüne kusmayı düşünmüyorsun.
"Komutanım onunla mı gidecek "
"Bilmiyorum operasyonun seyri böyle olmamalıydı. " sesleri telaşlı geliyordu.
"Sert bir kahveye hayır demem Agah bey "
---------------------------------------------------