Karaca ve Barış (Tutku ve Teh...

By casablanca94

941K 57.3K 18.5K

(FİNAL YAPILDI)Hiçbir aşk bu kadar zor olmamış hiç kimse aşkı bu kadar çok istememişti. Aşktan dili yanmış bi... More

KARACA
Rekabet ve Ödül
Ses
Baran ve Karaca
Yangın
Tartışma
Hemşire
Trajedi
İyi Değilim
Sahip Çıkmak
Yardım Part-1
Yardım Part-2
Kısa Yol
Keşke
Baran
Ateşle Oynuyorsun
Akın Karakurt
Dans
Mutluluk
DUYURU+YB'DEN KESIT
Anı yaşamak
Yük
Deniz
Sezen
Gerçek ve Yalan
Sınav
Adaleti Sağlamak
Gerçek Aşk Ölümsüzdür ve Utanç
Vazife
Tek Gerçeğim
Çok Amaçlı
Gizli Birliktelik
Hayal kırıklığı
Gözü Yaşlı
Zaaf
Saf
İntikam
Geri Geleceğim
Karaca'nın korkusu
Kahredici
Avlanmak
Mezar
Umut
Başka bir dönem
Paris
25.08.2016
Evet
Kutlama
Cennet
Barış'ın yanı
Eğlenceli gece
Amerika
Las Vegas
Merhaba Barış
Doğru Olan
Yol
Masum Değiliz
Kutlama
Hisse
Arkadaşlar İyidir
İyi bir adam
Beklenti
İnsan olmak
Tebrik ederim
Duyuru+Finalden KESİTLER
FİNAL-1
FİNAL-2
YENİ HİKAYE TANITIMI
YENİ HİKAYEMİZ YAYINLANDI

İki Seçenek

9.2K 659 215
By casablanca94

Canlarım;

DUYURU-1: Öncelikle bölümümüz çok kısa oldu çünkü HASTAYIM. :( Yazamıyorum bir türlü. Bırakın bir de iki gündür ablamdayım ve iş yapıyoruz. Gerçekten böyle olduğu için çok üzgünüm. Ama kendimi telafi ettirmek için size;

DUYURU-2:   2 BÖLÜM SONRASINDAN BİR KESİT GETİRDİM. Bölüm sonunda okuyabilirsiniz. :)

DUYURU-3:   Bu bölüm kısa diye YENİ BÖLÜM HAFTAYA BUGÜN GELECEK. :)

Keyifli okumalar. 

*-*-*-*-*

Can hiç şüphesiz hayatındaki en kötü günü yaşıyordu. Bu adamın kendi sofrasında ne işi vardı? Hangi cürretle buraya oturmuştu? Gerçi babasının yüzündeki ifadeye bakılırsa bir sorun yoktu. Onu tutup sarsmak istedi. Yorgundu, işler iyi gitmiyordu ve şimdi kızgındı. Aşağılık herif boy gösterircesine de tam karşısında oturuyordu şimdi. Annesinden destek almak için baktı ama babası ona da edilecek söz bırakmamıştı anlaşılan. Bu gecenin mimarını da açıkçası çok merak etmişti. Karaca hanım bunu babasından isteyecek kadar yüz mü bulmuştu yoksa babasının başına bir odun mu geçirmişlerdi. Anlaması güç, hazmetmesi zordu. 

Karaca ise zevkten dört köşe olmuştu doğrusu. Ki gece daha yeni başlıyordu. Abisinin ikisine de uzaktan merhaba diyerek masaya oturması mı yoksa suratının sirke satması mı bilinmez ama çok eğleniyordu. Barış'ın da hoşuna gittiğinden emindi ama onun yüzünde şu an ifadesizlik hakimdi. 

Işıl hanım da bu gece çok gergindi. Eşinin bu adamı bu masaya oturtmasında ki amacın oğluna bir ders vermesi için olduğunu biliyordu. Buna izin vermek istememişti ancak tek laf ederek susturmuştu onu da. Gergindi. Karaca'ya ise çok kızıyordu. Şu masadaki tüm gerginliğin, haftalardır devam eden huzursuzluğun sebebini tutup bu masaya getirmiş, ona onun yüzünden dağılan ailesini izlettiriyordu. Gerçekten kızgındı, sakin olmak çok zordu. Yemeğinden bir parça aldıktan sonra gözlerini Barış'a çevirdi.

"Geçen hafta geçirdiğiniz kaza çok kötüydü. Geçmiş olsun. O arabadan çıkabilmek büyük şans doğrusu."

"Teşekkür ederim, ucuz atlattım evet."

"Ucuz mu?" diyen Karaca tepkisinde haklıydı. Sevgilisi ona ufak bir tebessüm etti. Annesi ise devam etti.

"Televizyonda birkaç iddia duyduk. Arabanın frenleriyle oynanmış olabileceği gibi şeyler."

"Anne.."

"Sadece soruyorum. Kimse bununla ilgili bir şey söylemedi, doğru ya da yanlış."

"Kimse bir şey söylemiyor, çünkü kimse bir şey bilmiyor anne."

"Bu yeni motton mu?"

"Işıl."

Ekrem Bayraktar araya girme ihtiyacı hissetti. Eşinin bu geceden memnun olmadığını ve illa ki bir laf edeceğini biliyordu ancak ne kadar erken engelleyebilirse o kadar iyiydi. Bu genç adamdan o da hoşlanmıyordu ancak kızının hatrına ve evine gelen bir misafire bu şekilde davranılmayacağını bilmek zorundaydı.

Barış da uzatmak istemediğinden " Tamamen medyanın uydurduğu iddia. Böyle bir şey olduğunu bile sizden öğreniyorum."

"Tamamen güvenilir bir hayatım var diyorsun yani."

Can'ın ağzının içinde mırıldanışını masadaki herkes işitmişti. Karaca onu duymamazlıktan gelse de Barış için aynı şey geçerli değildi. 

"Sanırım bunu sen benden daha iyi biliyorsun."

Aşağılık küstah. Karşısına geçmiş onunla alay etme hakkını buluyordu kendinde. Tek güvencesi Karaca ve babasıydı. Tam da şu an boğazına binmeyi o kadar isterdi ki! Cevap verecekti ancak babasının sus bakışından sonra tek kelime edemedi. Ortam biraz gergindi doğrusu. Ekrem Bayraktar da işin açıkçası biraz Barış'la sohbet etmek istiyordu. 

"Geçen seneden bu yana pek çok şey değişti. Herkes bunu göz önünde bulundurursa hoş olur. Barış Bey, şirketinizin bu sene Viyana'dan gelen yatırımcılarla sorun yaşadığını işittim. Gerçi onlarla sorun yaşamayan bir şirket var mıdır emin değilim."

"Biraz zorlu yatırımcılar oldukları kesin. Üstesinden gelemeyeceğimiz bir mesele değil neyse ki."

"Bu konuda da birkaç şey söylemek isterim. Geçen sene ortak bir yatırım yapmadan önce sizi epey araştırdık. Adınızı her daim duyuyorduk ama ben işime sağlama almak istedim."

"Elbette."

"Açıkçası içim rahat bir şekilde bu yatırıma onay verdim ancak tatsız meseleler olunca doğru bir yatırım nihayete eremedi. "

"Böyle olmasını istemezdim."

"Evet, ama iş ile duygusallık birbirine karışınca istememenin bir faydası kalmıyor. " 

"Baba lütfen."

"Üzgünüm Karaca ama bazı meseleleri konuşmadan önümüze bakmayacağız."

Babasının bu katı tutumunu hiç beklemeyen bir Karaca'ya karşılık oldukça normal karşılayan Barış'tı. Genç adam, bu adamın bir baba olarak her şeyden haberdar olduğunu biliyordu. Geçen seneden kendisi de memnun değildi ve bundan büyük bir ders çıkarmıştı. Bunu adamın da anlamasını istiyordu. 

"Geçmişin geçmişte kaldığına inanırım. Bazı hesaplar kapanmadan önüme bakmam. Ben geçmişte yaptığım her şeyin bedelini acı bir şekilde tecrübe ettim Ekrem Bey. Bundan dersler de çıkardım. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, Karaca yeniden hayatıma girdiğinden beridir onu hiç üzmedim. Bunu da bir daha yapmaya hiç niyetli değilim."

Annesi Işıl Hanım "Nedense size güvenmemem konusunda içimde çok ciddi hisler var. Sanırım soğuk kişiliğiniz ve geçmiş iş tecrübeleriniz yüzünden olsa gerek." dediğinde Karaca sinirden baygınlık geçirecekti. Neden ama neden ısrarla bu adamın geçmişi konuşulmaya çalışılıyordu anlamıyordu. 

Barış bu yorumu çok küstahça bulsa da karşısındaki Karaca'nın annesi olduğu için ters cevap veremezdi. Ancak onun geçmişinin bu masada konuşulması büyük hadsizlikti. "Geçmiş iş tecrübelerim yalnızca donanımlı bir asker olmamdan ibaret. Emir demiri keser Işıl Hanım. Ben bana ne söylendiyse onu yaptım. Yalnızca bir kere itaatsizlik ettim. Şimdi de karşınızda iş adamı kimliğimle oturuyorum. Ama siz bunları zaten biliyorsunuz."

"Kızımın hayatındaki adamın ne olduğunu elbette bileceğim."

"Bununla bir derdim yok."

"Sizin var." dedi Karaca da ters ters bakarak. "Başka soracağınız soru varsa buyrun sorun. Ama o soruların ardı arkası kesilmez değil mi? Çünkü Işıl Hanım almak istediğini alana kadar durmaz."

Annesine onun yüzüne kızgınlıkla baksana gözlerini Barış'a çevirdi. "Sanırım sen Karaca'nın kime benzediğini az çok anlamışsındır."

"Gözlerindeki hırs ve ateşi sizden almış ama sakin ve sağduyulu kişiliğini babasından."

Ekrem Bayraktar masanın üzerindeki eli tuttu. Güzel kızının bu ve daha bir çok huyu ona benziyordu. "Can aynı annesidir ama Başak ve Karaca benim. Hepsiyle gurur duyuyorum. Her ne kadar arada beni şaşırtıyor olsalar da." derken sözlerinin hedefinde Can vardı. O da başını çevirip babasına baksa da adamdan karşı bir bakış alamadı. Bu başının dertte olduğuna dair bir işaret dahaydı. Babasının tepkisizliği en büyük tepkiydi ama onu bu kadar ne kızdırmıştı bilmiyordu. Karaca'nın dolduruşuna gelmiş olabilirdi ancak o bu kadar basit bir adamda değildi. Annesi Işıl hanım ise bozulmamış gibi davranıyordu. 

"Ablasıyla daha önce tanışmadık."

"Bir gün onunla da tanıştırırım. Aa, hatta eniştem, sen, ben yine buraya gelir güzel bir yemek yeriz."

"Aile saadeti diyorsun yani. " diyen Can'a "Evet ne olmuş?" diye karşılık verdi Karaca. 

"Seni bilmem ama ben masama yabancı birinin oturmasından haz etmiyorum. Hele ki o yabancı oysa."

Barış ince bir tebessüm etti yalnızca. Karaca ise güldü. Tam cevap verecekti ki babası konuşunca susmak zorunda kaldı. 

"Misafirimiz bu akşam ben istediğim için burada Can. Ben birini evime sokup masama oturttuysam bir başkasının ne düşündüğünün bir kıymeti yok."

Genç kız gülümsedi. Abisi ise bozulmaktan da öte öfke küpüne döndü. "Bu adamın nasıl biri olduğunu biliyor musun? Bunun arkadaşlarının ne olduğunu biliyor musun? Bu adam ordudan atıldı baba. Bir milletvekilini vurdu diye atıldı. "

Bunu nereden biliyordu? Karaca ve Barış aynı anda bunun şaşkınlığını yaşarken babası Ekrem Bey ise sakindi. Barış doğrudan ona baktı. O da mı biliyordu?

"Eminim bir sebebi vardır. Kimse canı sıkıldı diye birini vurmaz. "

"Ne önemi var? Adam sağlam pabuç değil. Bu adama mı sofranı açıyorsun!"

"Senin benden bir eksiğin var mı sanıyorsun?" dedi Barış da ona sinirle bakarak. Küstah! "Geçmiş kimse için temiz değil. "

"Sen beni tehdit mi ediyorsun?"

"İstersem daha fazlasını da yaparım."

"Yeter!" Ekrem Bey araya girerek tansiyonu düşürmeye çalıştı. Oğluna bakarak "Bir kelime daha etmeyeceksin." dedikten sonra Barış'a baktı. "Herkes sakin olsun. "

"Biz buraya laf yemeye gelmedik ama baba."

"Yine de kimse sana gül bahçesi vaat etmedi Karaca. Bu yemeğin gergin geçeceğini biliyordun." 

Adam herkesin payını vermişti. Eşi Işıl'a da baktı ancak o susuyordu. Güzel. Bu herkesin yararınaydı. Bir müddet kimseden ses çıkmadı. Barış ve Karaca'nın aklında Can'ın bu kadar şeyi kimden ve nereden öğrendiğindeydi. Babası ise daha fazla uzatmadı. 

"Aileniz sanırım burada yaşamıyor. Onları hiç görmedim. Arkadaşınız Ateş'in ailesini biliyorum."

"Yerleşik bir hayatları yok. Şu an emeklilik sonrası dünya turundalar. Ancak o bitince geri döneceklerini sanmıyorum. Kendi aralarında konuşmuşlar."

"Nerede yaşayacaklar?"

"Annem Portekiz'i çok beğendiğini söylemişti. Babam ise Rusya. "

"Rusya'yı kimse sevmez ki?" 

Işıl Hanım ve Karaca aynı ters bakışla babasına bakarken adam onları umursamadan konuşmasına devam etti. Ancak o yorumu Barış'a ufak bir tebessüm ettirmişti. 

"Biz de bunu düşünmüştük ama işleri bir türlü arkamda bırakıp gidemiyorum. Can ve Karaca iyi idare ediyor aslında."

"Ailem eğlenceli olduğunu söylüyor. "

"Hayır gitmeyin lütfen. " dedi Karaca. "Benim burada ciddi anlamda sabrım sınanır. Hiç gerek yok." 

Can karşı bir cevap vermedi. İnanılmaz hoşnutsuz ve kızgındı şu an. Babasıyla konuşmalıydı. Bir fırsatını bulup konuşacaktı da. 

Ekrem Bey, Barış'ı tanımak adına ona daha çok soru sordu ve açıkçası duyduklarından hoşnut kaldı. Bu genç adamın daha çok yolu vardı ancak kötü birine benzemiyordu. Asker geçmişinden ve iş hayatındaki başarılarından elbette haberdardı. Kimsenin kötü bir tecrübe yaşamadan iyi bir hayatı olmazdı. Yine de bu genç adamı tanıyacaktı. 

Yemekleri bittiğinde kahvelerini içmek için bahçeye geçmeye karar verdiler. Ancak Can babasıyla konuşmalıydı. Bunu anlayan ve zaten onunla bir konuşma yapmak isteyen babası da harekete geçti. 

"Siz lütfen geçin ben birazdan geleceğim."

Karaca ve Barış, Işıl Hanımla beraber bahçeye geçtiler. Onları gerisinde bırakıp oğluna "Çalışma odasına geçelim." dedi. 

İki adam bir üst kattaki odaya geçti. Babası masasındaki koltuğuna yerleşirken bir yandan da hemen yanındaki dolaptan bir şeyler çıkarmakla meşguldü. Onun her zamanki halini bilen Can ise uzatmadan lafa girdi. 

"Bu adam askerdi. Arkadaşlarının ne olduğunu söylemeyeceğim bile. Senin de bildiğini biliyorum. O atılınca diğerleri de çok durmadı zaten. Bu şirket dedikleri şey aile yadigarı gibi dursa da öyle değil. Adamların bulaşmadığı pislik, karşılarına almadığı adam kalmadı. Sen de bu adamı tutup evine getirdin. Kızınla olan ilişkisine onay verip o belayı bu eve soktun. Biri başına mı vurdu baba senin? Sen karşındaki adamın toy olduğunu sanarken onun-"

"Sen aklını buna yor." diye masanın üzerine sertçe bir dosya fırlattı Ekrem Bey. Gözlerindeki hiddet sahici ve korkutucuydu. Oğlunun ettiği lafların hiçbirine itimat etmemiş olsa da sinir bozucu olduğu doğruydu. O, saçma sapan dertlerle uğraşacağına şirket işlerine odaklansa iyi olacaktı.

"Bu ne?"

"İlk defa gördüğünü sanmıyorum. "

Can eğilerek dosyaya baktı. Baktığı gibi de "Baba yemin ederim bundan yeni haberim -" demeye çalıştı.

"Hiç nefesini boşa tüketme. Birkaç haftadır bununla uğraştığını biliyorum. Daha doğrusu hiçbir şey yapmadığını!" 

"Bu benim kontrolüm altında olan bir şey değildi. Bana söylemediler."

"O halde kendine daha düzgün adam seçeceksin. Bu öğrenilirse şirketin adının çıkacağını biliyorsun değil mi? Yiyeceğimiz cezanın haddi hesabı yok. "

"Baba-"

"Kardeşinin ilişkisine kafa yormak yerine şirketle ilgilenseydin böyle olmayacaktı."

"Ne olduğundan haberin yok senin. O adamdan nefret ediyorum.."

"Sanırım artık kardeşinden de nefret ediyor olmalısın ki onu ve ilişkisini başkalarının ağzına meze ettin. "  dediğinde Can başının belaya girdiğini net anlamıştı. "Evet." diye devam etti babası. "Onları gazeteye çıkaranın sen olduğunu biliyorum. Bu yaptığının tek haklı bir gerekçesi yok. Saplantı haline getirdiğin bir adam yüzünden bizim adımızı lekeledin. Bunu bir daha yapmana izin vermeyeceğim. " 

"..."

"Son şansın Can. Sana son bir şans veriyorum. Şu zamana kadar yaptığın her şeyi göz ardı ettim ama bu.. Bunun telafisi yok. "

"Baba-"

"Önünde iki seçenek var. Ya kardeşini ve o adamı rahat bırakacak ve " önündeki dosyayı işaret etti. "Şu durumu çözeceksin. Ya da silerim seni."

Oğlu için başka hiçbir çıkar yol bulamamanın üzüntüsü ve öfkesini barındıran Ekrem Bey başka hiçbir şey demeden odadan çekip giderken geride kalan Can şaşkın, tedirgin ve kızgındı. Babasının sunduğu şartların ikisinden birini seçmek zorundaydı ancak ikisini de yapamazdı. 

Ne yazık ki o ne kendini ne de kardeşini kurtarmak istiyordu. 

*-*-*-*

2 BÖLÜM SONRASINDAN KESİT:

"Bu çok acımasız."

"Şşşh.."

Ona sarıldı genç kadın. Arkadaşının haline çok üzülüyordu. Her şey yolunda giderken işler bir an da karışmış, bundan bir sene öncesini aratmayan hale gelmişti. Şüphesiz bundan en çok zarar gören yine Karaca'ydı. O bunları hak etmiyordu ama öte yandan Barış'a da kızamıyordu. Bu meselenin artık kapanması lazımdı. Onun da içi hiç rahat değildi ama Ateş'in ona geri döneceğinden adı kadar emindi. Bunun bilince olup buna tutunuyordu. 

"En son ne zaman konuştunuz?" 

"Dün."

"E tamam işte. Bir sorun yok ki."

"Anlamıyorsun. Endişelenmeden duramıyorum. Geçen sene olanlardan sonra onunla bir daha ayrılmayacağımıza söz vermiştik. Ama o aşağılık adamın hesabı bir türlü kapanmıyor. Barış onu kapamadıkça da rahat etmeyecek. Git dedim, tamam kapat dedim evet ama içim acıyor. Ödüm kopuyor."

"Ama geri gelecek. Bunun sözünü verdi sana. Öyle değil mi?"

Başını salladı Karaca. Çok üzgündü. Bu istediği kadar söz verilsin atlatılması kolay bir mesele değildi. İçi de hiç rahat değildi. Kimse anlamıyordu onu. Barış'ı Allah biliyordu ya çok seviyordu. Ona ilk gördüğü andan beri aşıktı. Kader onları sınasa da şimdi birliktelerdi ancak geçmişin hesabı kapanmalıydı. Bu yüzden geri geleceğine söz vererek Hayri Gencer'in peşinden gitmişti son kez. En son dün konuştuklarında onu ne kadar çok sevdiğini söylemiş, en kısa sürede yanına geleceğinin de sözünü vermişti. Yine de Karaca'nın içi hiç rahat değildi. 

"Ben de gitmeliydim. "

"Saçmalama. Sen o hesaplaşmanın tam ortasında kaldın diye ayrılmıştınız zaten."

"Bu kez ayrılmazdık ama. En azından onun yanında olur, güvende olduğunu gözümle görürdüm."

"Hayır çok yanlış düşünüyorsun. Yanında sen varken başka bir şeye odaklanamaz. Öyle olmamış mıydı zaten?"

Geçen senenin anıları aklına düşerken sıkıntıyla iç geçirdi Karaca. Geçen seferi hatırlamak istemiyordu. Bir intikam uğruna ayrılmışlardı ve o günü de unutamıyordu. Gerçekten rahatsız ediciydi. 

"İçim hiç rahat değil. Sanki.. sanki her an bir şey olacakmış gibi."

"Aa kızacağım artık! Gönlünü ferah tut biraz. Barış ne yapması gerektiğini bilir. Her şeyi planlayarak gittiler oraya. Kendin söylüyorsun bana söz verdi diye. Sence seni geride yalnız bırakacak bir durumun içine atar mı kendini? Yapma ama Barış'tan bahsediyoruz." 

Ah, şimdi de gülümsüyordu. Gerçekten duygularını kontrol edemez hale gelmişti. Ama o haklıydı. Barış'tan bahsediyordu. Onu çok seven ve de arkasında bırakmayacak olan adamdan. Onun için herkesi karşısına alan adamdan..

"Sen bununla başa çıkmayı nasıl öğrendin?"

"İnanç ve tecrübe.. Hadi gel, elini yüzünü yıkayalım sonra da sana melisa çayı yaparım. Biraz sakinleştirir."

*-*-*-*

Evet bölümümüzü okudunuz ve de Kesitimizi de nasıl beğendiniz mi? Sorularıma geçmek istiyorum.

//Gece tam da beklediğiniz gibi gitti değil mi?

//Ya da başka ne beklerdiniz, yb de ne olsun istersiniz?

//Karaca'nın babası Barış için güzel şeyler düşünüyor sanırım, gerçi bölümün başında bir ara laf soktu ama?

//Babası Ekrem Bey ve abisi Can arasında o odada geçen konuşma için ne düşünüyorsunuz?

//Sizce Can ne yapacak?

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 46K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
509K 23.7K 51
Aşka erişebilmek için engelleri aşmak gerekir. Adrian Joseph Byron hiç hesapta yokken kendisini Westcliff Kontu olarak buluverir. Titizliği ve disipl...
7.3K 415 4
Mardin'de bir ağa kızı Jinda Koroğlu avukat olup aile şirketinde çalışıyor. Asi Dik başlı kimseye buyun eğmeyen Jinda, aşka boyun eğecek mi? *******...
4.2K 451 63
Alınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu...