Karaca'nın korkusu

9.7K 727 184
                                    

Merhabalar canlarım, güzel bir bölüm oldu. Eğer sizde benimle aynı fikirdeyseniz OY VERMEYİ unutmayalım olur mu?:)

Şarkı Karaca için..

DİĞER YB de 29 KASIM PERŞEMBE gelecek. Öpüldünüz!

*-*-*-*-*

Kanada'ya uçmak zor olmasa gerekti. Aktarmasız uçakla Montreal on bir saat sürerdi, kaldı ki kendi jetleriyle gideceklerdi. Oraya varır varmaz arayacağına dair söz vermişti Barış ona. Bu gerçekten de zor ve özlem dolu bir süreç olacaktı. 

O gittikten sonra her ne kadar o evde kalmak istese de ona söz vermişti. Gerçi ne kendi evine ne de Güneş'in yanına gitmek istiyordu. Ailesinden Barış'ın gittiğini saklayabildiği kadar saklamalıydı. O evde kalmayı zerre istemiyordu. Yedikleri yemekten sonra annesi ve abisinin ona huzur vermeyeceğinden emindi. Güneş de kalmak daha iyi bir seçenekti.

Telefonunu eline alıp onu aradı. Bir saat kadar sonra onda olacaktı. O da onu bekliyordu, üstelik o da yalnız kalma taraftarı değildi. Kendinden çok Karaca için endişeleniyordu. Genç kız kendine birkaç eşya hazırlayıp evden çıktı. Çok eşya almamıştı. Kapıyı kapatıp kitlerken verdiği nefes sanki her zamankinden daha ağır gelmişti ona. Bu evden son çıkışı olsun istemiyordu. Bu eve bir daha ki sefer Barış'la birlikte girmek istiyordu. 

"Karaca Hanım."

Bahçede biten adamdan başta ürkse de o Barış'ın ona ayarladığı korumasıydı. Aslında bunlara gerek olmadığını dile getirmek istese de susmuş, onun içi rahat olsun diye kabul etmişti. Adam onun elindeki çantayı alıp arabaya bıraktı. Karaca'yı Güneş'in evine götürecekti. Barış tarafından çok iyi tembihlenmiş, üst düzey güvenlik önlemleri almıştı.

Karaca tüm yol boyunca derin düşünceler içinde kalmıştı. Olacakları tahmin etmeyi bir kenara bırakmak istese de elinden fazlası gelmiyordu. Güneş'in evine varana kadar da devam etti bu. Kapıda onu güler yüzüyle karşılayan Güneş'i görmek ise onunda yüzüne bir tebessüm kondurdu. İki arkadaş birbirine sarıldı. İkisi de sevdiği adamlar için endişeliydi ama birbirlerine destek olmalılardı. İçeri geçtiklerinde Güneş onun çantasını alıp kenara bıraktı. Ona güzel bir oda ayarlamıştı. 

"Aç mısın, gerçi bu saate kadar yemişsindir diye düşündüm ama yine de açsındır diye hafif bir şeyler hazırladım."

"Yoo, değilim. Teşekkür ederim."

"O zaman şöyle güzel bir çay yapayım ne dersin? Bu saatte iyi gelir."

"Hayır lütfen hiç gereği yok. Sadece yanımda dur, lütfen."

Güneş "Peki." diyerek onun yanına oturdu. Burası Barış'ın evinden biraz daha büyüktü ve içi de ferahtı. Mobilyalarda beyaz renk hakimdi ve çok sakindi. Karaca koca salonda otururken ikisinin burada ne kadar sırıttığını düşündü. Bu manasız bir düşünceydi ama aklından kötü düşünceleri silmek adına ne varsa yapardı. 

"Düşünmeden edemiyorsun değil mi?"

"Gittikleri bir saat oldu ama ben o evden çıktığı andan beri düşünüyorum. Nasıl olacak, ne yapacaklar, bir zarar görecekler mi ya da ona, yanında birileri varsa onlara ne olacak? Kafamda milyon tane soru var. Sanki hayatım boyunca hiç uyumamışım da sürekli düşünüyormuşum gibi."

"O his bende de var. Aslında bu başıma ilk kez gelmiyor. Ateş'in, Ramiz Tunçeri'nin peşinden gittiğini öğrendiğim anda aynısı bana da olmuştu. Tabii o zamanlar ona çok öfkeliydim ama kaybetme korkusu öfkenin yerine geçmişti. Sonrasında işleri yoluna koysak da şimdi yine aynı durumdayız."

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin