Cennet

9.7K 655 179
                                    

Çok tatlı bir bölüm getirdim size, güzel bir balayı başlangıcı var ve eğer Ahu ve Baran'ı da özlediyseniz tamamdır...

Ancak Oylarınıza çok ihtiyacım var, onlar emeklerimin karşılığı bir nevi. :) 

Diğer YB haftaya Cuma. 

NOT: Her Çarşamba İnstagram da Yeni Bölümden Kesitler paylaşıyorum, beklerim. "casablancaninkaleminden" 

Keyifli okumalar.:)

*-*-*-*-*-*-*-*

"Alışveriş yapmamız lazım. Yanımızda hiç bikini, mayo, elbise yani sıcak iklime gidecek hiçbir şey yok. "

Barış onun bu telaşına karşın gülümsedi. "Hepsini bugün hallederiz." 

Ateş ve Güneş'i hava alanına yolcu ettikleri gece beraber bir balayı rotası da oluşturmuşlardı. Maldivler'e gideceklerdi. Şimdi de sıra gitmek için yapılacaklara gelmişti. Sabahın bu saatinde bile Karaca tezcanlıydı. 

"O zaman acele edelim, biletleri akşama aldık. Bir an önce halledelim, bavullar hazırlanacak daha, ohoo çok işimiz var."

"Karaca, hayatım.." dedi gülerek Barış. Kahvaltısını hızlı hızlı yapmasını izliyordu. "Gittiğimiz yerden de alabiliriz."

"Evet ama ne gereği var? Düzenli bir şekilde tüm işlerimizi halledelim. Kalk bakalım hadi. Çayını sonra içersin."

Genç çift, kahvaltıdan kalkıp alışverişe çıktı. Maldivler için gerekli olan her şeyi aldılar. Bir sağlık kuruluşuna gidip aşı meselesini de hallettikten sonra akşam olmak üzereydi bile. Uçağa binmelerine üç saat vardı. Aceleyle bir şeyler atıştırdıktan sonra bavullarını yapmaya başladılar. Karaca'nın sessizliğini fark eden Barış, bugün alışverişte olanlardan ötürü böyle olduğunun farkındaydı aslında.

Karaca ise hem kızgın hem de utanıyordu. Bunu tahmin etmeliydi. Neyse ki çok büyük bir sıkıntı yaşamamıştı ama Barış'ın yanında o duruma düşmek de hoş olmamıştı doğrusu. Bugün alışveriş yaparken kendi kartını kullanmak istemiş ancak iki kartının bloke edildiğini söylemişti mağaza görevlisi. Ailesi, kartlarını iptal etmişti belli ki. Yine de Karaca'nın kendi şahsına ait birkaç hesabı ve kartı daha olduğu için para burada mesele olmamıştı ama o an bu durumu yaşamayı hiç beklememişti. 

"Çok kafaya takıyorsun."

"Haksız sayılmam. Aslında şaşırmamam da lazım. Bekliyordum. Evlendi, ne hali varsa görsün demişlerdir."

"Öyle dediklerini sanmıyorum. Can, belki. Annen, belki. Baban, hayır. "

"Bana en çok o kızdı."

"En çok seni seviyor çünkü."

Karaca elindeki elbiseyi katlamadan bavula bırakıp yatağa oturdu. "İnsan hep en çok sevdiğini üzüyor, en çok sevdiğine kızıyor. Ama saçma değil mi? "

"Sen de onlara kızgınsın, babana özellikle. Aynı şey. Kulağa saçma gelmediğinden eminim."

"Belki de. "

Barış da onun önünde durup eğildi. Genç bir kadın olabilirdi ama içinde hala daha küçük bir kız çocuğu vardı. O da babasına biraz kırgındı. Ellerini tutup ufak bir tebessüm etti. "Ortalığın biraz durulması gerekiyor, ona zaman ver. Kızgınlığı geçecek, sonra istersen onunla konuşursun." 

"Bilmiyorum."

"İstersen dedim. Ama seni şimdi üzgün görmek istemiyorum. Sabah ki Karaca ol, o bu bavulları hazırlayıp uçağa yetişirdi." 

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin