Avlanmak

9.2K 711 269
                                    

Canlarım çok güzel bir bölüm oldu ve size Şahane haberim var. Eminim çok sevineceksiniz!

DUYURU: Bölümlerimiz artık HAFTADA 1 GELECEK! Yani Diğer Yeni Bölümümüz haftaya bugün! Bunun şerefine bu bölümümüze de OY VERMEYİ unutmayın olur mu? :)

DUYURU: Hikayemiz şu an 2016 Ağustosun da geçiyor bu arada unutmayın.

Müzik arka fon olsun size, bölüm içi aksiyonumuza uygun. Keyifli okumalar.

*-*-*-*-*-*-*-*

Hastanedeki ameliyathanenin girişinde çok geniş bir salon vardı. Özel bir hastaneydi ve hasta yakınları için her şey düşünülmüştü. Ancak Ateş ve Barış'ın bunu umursadığı söylenemezdi. İki genç adam arkadaşlarını bekliyordu. İkisi de konuşmuyor biraz ileride ayakta duruyorlardı. İkisinin de omuzları çökmüştü. Bunu onlar görmese de onlardan biraz öte de bekleyen Ahu görebiliyordu. Böyle olsun istememişti. Barış'ın saçma direnci yüzünden tanımadığı bir adam hayat mücadelesi veriyordu şimdi. Baran denilen adamı tanımıyor olsa da üzgündü. 

Gözleri onu görmeyen iki adama takıldı. Ateş'i uzun zaman sonra bu kadar sakin görmeyi beklemiyordu. Eskiden onun ne kadar kana susamış bir adam olduğunu unutmamıştı. Gözlerinde artık o ifade yoktu. Evlendiğini duymuştu. Demek ki ondandı. Öte yandan Barış ise aynıydı. Belki bir parça daha sakin olabilirdi ama gözlerinde ki soğukluk, intikam hırsı gitmemiş, aksine daha da kamçılanmış gibiydi. Altı yıl aradan sonra karşılaştıkları ilk anda beklediği muameleyi görmüştü. Pek değişmiş sayılmazdı bu yüzden. Yine de o kadar geçen zamandan sonra ne yaptıklarını merak etti. Onun ayrılmasından altı ay sonra Barış'ın da gitmek zorunda kaldığını biliyordu. Geri dönmek istemişti destek çıkmak için ama.. Hep bir aması vardı zaten. 

Barış başını kaldırdığında koridorun sonunda duran kadını gördü. Ne yüzle buraya gelmişti? Hareketlenip onu kovmak için gidecekti ki Ateş onu durdurdu. 

"Yeteri kadar konuştun zaten."

"Yeterli gelseydi buraya gelmeye yüzü olmazdı."

"Barış geç şuraya."

Ateş, onun gitmesini engelledi. Ahu'ya üzülmüyordu ama tamamen onun suçu değildi bunu ikisi de biliyordu. Barış'ın tek başına iş yapma sevgisi onu en az Ahu kadar suçlu yapıyordu. Yine de ikisi de böyle olmasını istemezdi. Barış'ın kendine olan kızgınlığını bastırmak için Ahu'nun üzerine gittiğini de biliyordu. Ahu'nun ise birdenbire ortaya çıkışı hiç iyi olmamıştı. Üstelik aynı adamın peşinde olmaları da. Ahu'yu biraz tanıyorsa başlarına bela olacaktı. 

Ameliyathanenin kapısı açıldığında ikisi de pür dikkat doktoru dinlediler. Baran'ın ameliyatı sıkıntılı geçmişti ve durumu belirsizdi. İlk yirmi dört saat çok önemliydi. Yirmi dört saatin sonunda bedeni bir reaksiyon göstermezse durum daha da kötü olacaktı. Onu yoğun bakıma götürmek için çıkardıklarında Barış bundan fazla üzülemezdi. Bu işin içinde tek olmak istemesinin sebebi buydu. Ne kadar az insan o kadar az kayıptı. Kendi başına bir iş gelse bu kadar üzülmezdi. 

Ateş onun omzuna dokundu. O da üzgündü, Baran onun kuzeniydi ve İdil'den sonra hayatı düzene girmemişti. Yaşadığı şeyleri göz önünde bulundurunca.. Gerçekten kahroldu.  Bu adamın hayata dönmesi ve yaşaması şarttı. 

*-*-*-*-*

Barış, onları ayıran camın ardından karşısında yatan arkadaşına bakıyordu. Omuzları düşük. Üzerinde bir masumun daha yükü vardı artık. Üzgün ve suçluydu. Gözünün önünden vurulduğu an gitmiyordu.

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin