Baran

13.9K 988 275
                                    

Bölümümüz çok heyecanlı oldu. Umarım beğenirsiniz ben şahsen çok beğendim. OY VERMEYİ unutmayalım ama olur mu? :) Sizleri seviyorum, keyifli okumalar..

DİĞER YB HAFTAYA CUMA. 

*-*-*-*

"İkna etmeye çalışman yersiz. Yapmayacağım."

Derin bir nefes aldı Karaca. Az önce Barış'la yaptıkları konuşmadan sonra zaten buna mecali yoktu. Bunu daha sonraya erteleyecekti. Aslında şimdi eve bile gitse iyi olurdu. Buraya da Barış'tan kaçmak için gelmişti. Kapının ağzında duruyordu. Kollarını göğsünde bağladı. 

"Ben gitsem iyi olacak. Sonra konuşuruz." 

"Bunu sonrada konuşmayacağız."

"Konuşmayacağımız şeyi sonra konuşuruz o zaman?"

Tek kaşını kaldırıp ona bakarken adamın kafasının karıştığını görebiliyordu. Ona cevap hakkı tanımadan odadan çıktı. Birkaç gün bu iki adamdan da uzak durmalıydı. Şimdi abisine ya da Sezen'e hak vermek istemiyordu ama onlardan etkilendiği açıktı. Başkalarını düşünürken kendini unutuyordu. Merdivenlerden inip salondaki çantasını eline aldı. Barış salonun ucunda duruyor camdan dışarı bakıyordu. Arkasından işittiği sesle o yöne baktığı sırada kızın ondan yana hiç bakmadığını fark etti. Öyle ki bir şey demeden de çekip gitti. Bu zorlu bir süreç olacaktı ama Barış vazgeçecek değildi. Ne istediğini biliyordu. Karaca'yı kendine istiyordu, bunun mücadelesini verecekti. 

*-*-*-*-*

Karaca'nın aklını karıştıran şeyler vardı. Sezen'i aklına takıyordu. Takılmayacak cisten değildi zaten. Baran konusunda fazla istekli tavırları, onu tehdit etmesi çok ilginçti. Üstelik gereğinden fazla şey biliyordu ve bu şeyleri bir telefonu karıştırmakla öğrenemezdi. Onunla yüz yüze görüşüp konuşacaktı. Kendisi neyse de Baran'ı Sezen'le muhattap edemezdi. 

"Haftaya pazar ... vakfının düzenlediği bir gece var. Bizimle beraber sen de geliyorsun. Planını ona göre yap, o gün başka bir işinin olmasını kabul etmiyorum."

"Gelmek istemiyorum dememin hiçbir etkisi yok sanırım?"

"Aksini düşündün mü gerçekten?"

Karaca ve annesi arasındaki soğuk bakışma masada ki herkesin alışık olduğu bir şeydi. Annesi Karaca'yı her daim bir davete, geceye, organizasyona zorla götürür ona tercih hakkı tanımazdı. Babası bu konuyla ilgili annesiyle defalarca kez zıt düşüp hayır dese de annesi bir şekilde onu ikna etmiş, Karaca'yı hep mecbur kılmıştı. Sonuç, Karaca'nın cemiyet hayatında tanınan biri olmasıydı. O bütün bu ilgiden hiçbir zaman hoşlanmamıştı. Aslında konu ilgi de değildi. İlgiyi herkes severdi. Sorun samimiyetsiz ilgiydi. Karaca tanınan bir kişilik olduğu için kız arkadaşlarıyla basit bir öğle yemeği bile yese magazin malzemesi olur, bu da onun canını sıkardı. Yine de buna alışmalıydı, bu saatten sonra değişecek bir durum değildi maalesef. 

"Gitmek zorunda değilsin kızım, istersen o gün başka bir program yapabilirsin."

Annesi babasına kızıp doğrudan cevap verecekken Karaca ondan önce davrandı. "Baba hiç bu topa girmeyelim olur mu, sen tamam diyorsun ama annem hayır demekte ısrarcı olunca konu hep hayır oluyor. Pazar günü mecburen geleceğim. Size afiyet olsun."

Masadan kalkacağı sırada yemeğin başından beridir sessiz olan abisi Can lafa girdi. "Nereye?"

"Odama. "

"Sezen'le artık dışarı çıkmıyorsunuz, aranız mı kötü?"

"Bu senin niye bu kadar umrunda?"

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin