Hemşire

19.3K 1.1K 246
                                    

Uzun bir aradan sonra MErhaba! Sizleri beklettiğimin farkındayım, YB 22 Mayıs'ta gelecekti ancak KPSS olduğundan ötürü yetişmedi ve aklımı bir türlü toparlayamadım. Gecikme için çok üzgünüm bu yüzden. Neyse ki bu sondu çünkü okulum bitti. Ara vermek yok artık! :) 

Sizleri özledim, yazmayı da özledim.Karaca ve Barış'ta sizleri çok özledi.Umarım sizlerde özlemişsinizdir. Sizlere güzel bir bölüm getirdim.Eee, artık bu bölümden sonra olacaklar konusunda merakınız daha da artacak bence. ;) 

O yüzden bölümümüzü LÜTFEN OYLAYALIM ve yorum yapalım olur mu?Uzun bir aradan sonra sizleri yeniden ilgili görmek beni çok mutlu eder. DİĞER YB PERŞEMBE gelecek. Keyifli okumalar.

*****

Vücudumuz sadece bacaklar, kollar gibi uzuvlardan oluşsaydı hayata tahammül etmek kolay olurdu. Ne yazık ki, içimizde kalp adını verdiğimiz o küçük organı da barındırırız..

Sabahattin Ali haklıydı. Kalp küçük bir organ olmasına rağmen insan hayatını ele geçiriyordu. Tüm kızgınlıkları, küslükleri silip süpürüyor yerini merhamete bırakıyordu. Karaca ve Barış içinde durum bundan daha azı değildi. Az önceki hararetli tartışma yerini korku ve endişeye bırakmış, kurşunlar kesilirken ikisinin de düşünebildiği tek şey birbirleri olmuştu.

Karaca böyle şeylere alışık değildi. En son bunları yaşadığında ona iyi gelmemişti ve bir yıl aradan sonra yeniden bu işlerin içine girmesi onu doğrudan şoka sokmuştu. Barış ise kendini düşünmeden Karaca'yı tutup üzerine baktı. Bir şeyi olup olmadığını kontrol ederken endişe yerini rahatlamaya bıraktı. Hiçbir şeyi yoktu. O an içinden bütün duaları etmiş olabilirdi.

Karaca ise girdiği şoktan çıkarken gözüne ilişen şey yüzünden aklını kaçırabilirdi. Barış'ın omzunda görünen kan onu korkuttu. Eliyle oraya dokunacağı sırada durdu ama dilinden "Omzundan vurulmuşsun." döküldü. Barış ise onun bunu demesiyle omzuna bakarken kurşunun sıyırmakla kalmadığını derine saplandığını hissedebiliyordu.

"Farkındayım."

Başını kaldırıp etrafı kolaçan ettiği sırada Baran'ın kapıyı açıp dışarı fırlamasıyla korktu Karaca. Baran da sesleri duyar duymaz harekete geçmişti. Doğrudan Karaca'ya koşarken Barış'ın kolunu son anda gördü. Karaca'yı bırakıp Barış'ı tuttu. Takım elbisesinden akan kandan anladığı kadarıyla sıradan bir kurşun yarası değildi. Barış itiraz edip etrafına baktı ama Baran "Kimse yok. Seni kaldıralım hadi." dedi.

Barış'ta kimsenin olmadığına ikna olsa da etrafı ve Karaca'yı kolaçan ediyordu. Baran Barış'ı tutarken Karaca ise ne yapması gerektiğini bilemedi. Diyebildiği tek şey "Hastaneye gidelim." oldu.

"Hayır, hastane yok. Serdar'ı ara."

"Serdar'ın yapabileceği bir şey değil. Sinirlerine denk gelmiş olabilir. Derine gitmişe benziyor."

Karaca, Baran'ın konuşmasıyla sussa da Barış itiraz ettiği takdirde lafını esirgemeyecekti. O yara küçük bir yara değildi ve Barış'ın yerinde bir başkası olsa çoktan yere serilmişti. Kalbinin ağzına geldiğine yemin edebilirdi ancak belli etmemeye çalışıyordu. Şu aptal gururundan nefret ediyordu. Gözleri bile dolmuştu ama kırpmadan yukarı bakıp geri gönderdi onları. Baran ise Barış'ı kendi arabasına bindirdi. Peşlerinden giderken arkaya Barış'ın yanına geçti. Baran ona torpidodan bir bez verip omzuna bastırmasını söylerken Karaca da harfi harfine uyuyordu.

Barış, eski bir asker olduğundan acıya oldukça dayanıklı bir adamdı. Canı yanıyor olsa da bunu o kadar da dert etmiyordu dolayısıyla. Ve işin aslı Karaca'ya bir şey olmadığı için memnun olduğundan kendi haline üzülmüyordu bile. O endişeli yeşil gözlerin arkasında nelerin saklı olduğunu görebiliyordu. Üzüldüğünün farkındaydı ve ilk kez kurşunlandığı için seviniyordu doğrusu. Bunu düşündüğü için kendine kızmalıydı belki de ancak bunu sonraya bırakacak şu anın biraz da olsa keyfini çıkaracaktı.

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin