Ses

20.6K 1.1K 211
                                    

Merhaba, kısa ama güzel bir bölüm oldu diyebilirim. Beğenirseniz OYLAMAYI unutmayın olur mu ?:) Onlara çok ihtiyacım var çünkü. 

DUYURU: 27 Martta Vizelerim başlıyor. Bu yüzden DİĞER YENİ BÖLÜM 6 NİSAN PERŞEMBE GELECEK. Ders çalışmak zorundayım. Son senem. Kendinize iyi bakın, keyifli okumalar. 

*-*-*

"O adamın sergide olduğundan neden bahsetmedin? "

"Kızacaktın."

"Peki şimdi ne yaptım?"

Karaca kollarını göğsünde kavuşturup ofladı. Kim ne derse desin abisine Barış'tan bahsedemezdi. O tam aksini söylese de önce söylemiş olsaydı çok daha büyük bir tepki verirdi. Ödü kopmuştu. Orada birbirlerine girip kavga edecekler diye aklı çıkmıştı ama neyse ki Barış bu kez geri adım atan taraf olmuştu. Bunun için minnettar olabilirdi. 

Hayır! Hayır kesinlikle değildi. Ona karşı hiçbir şey olamazdı. 

"Ona en son ne dedin?"

Can, ufak bir tebessüm etti. Çok yerine oturan bir laf etmişti doğrusu. Kardeşinin meraklı gözlerine baktı. Onun için her şeyi yapardı. 

"Ona asla ulaşamayacağı bir ödülden bahsettim. O ödüle hep uzaktan bakacağından."

O ödül kendisi olmalıydı. İçinde ufacık bir köşe sızlarken bu sızlama, Barış için bir ödül bile olamayacağını düşünmesindendi. Onun için bir kıymeti kalmadığına emindi. Karşılaştığı şu son iki günde ona öyle kırıcı laflar etmişti ki gözünde bir gram değeri olmadığını anlamıştı. Yanlış adamı mı sevmişti bilemese de bu gerçeği kabullenmek istemiyordu. 

"Ondan uzak dur Karaca. Zannettiğin gibi bir adam değil o." 

"Merak etme." dese de bu Can Bayraktar'a yetmemiş olacak ki durdukları kırmızı ışıkta kardeşine baktı. 

"Ordudan ihraç edilmiş. Sebebini az çok biliyorum, senin gönlünü eğlendireceğin bir adam değil o. Çok tehlikeli. Üstelik dengesiz ve de acımasız. Onun gibi adamları bilirim, bir kere estiğinde geriye hiçbir şey bırakmaz. "

"Abi, tamam dedim nesini anlamıyorsun?"

Hayır tamam değildi. Değildi işte. O ondan uzak durmaya çalışsa da kader onları bir şekilde bir araya getiriyordu. O da Barış'tan uzak durmak istiyor, çekiminden kurtulup kendi hayatına bakmak istiyordu ama bu bir şekilde engellenirse buna ne kadar dayanabilirdi emin değildi. Cevap bekleyen abisine gülümseyerek cevap verdi. Onu hoşnut etmiş olsa da içi rahat değildi. Dik duracak, karşısına çıkan Barış'a karşı gardını indirmeyecekti ama kimse içinde ne oluyor asla bilmeyecekti.

*-*-*

Barış, Şeyda'nın ona uzattığı evrakları imzalarken aklından geçenler çok başkaydı. Çok değil yarım saat kadar önce küstah Can Bayraktar'la yaptıkları söz dalaşı aklına takılmıştı. Üstelik sadece o da değil, Karaca da vardı. Gerçi o son iki gündür fazla mesai yapıyordu aklında ve durum hiç iyiye gitmiyordu. Ne onu ne de onun yüzünden abisini düşünmek istiyordu. 

Büyük bir hata yapmaktan o denli çekiniyordu ki sonunun küçücük bir hatadan gelmesini istemiyordu. Ama bu gidişle bu kaçınılmaz olabilirdi. Bu yüzden Karaca'dan mümkün olduğunca uzak durmayı aklına koydu. Hoş, o onunla aynı yerde bilerek bulunmuyordu ama kader denilen şey vardı ve ne yazık ki Barış'tan yana değildi. 

Şeyda ile el sıkışıp yanından ayrıldı. Temiz havayı ciğerlerine çekerken aklındaki tek düşünce Karaca'ydı. Kızı gördüğü anda tepki vermediğini söylese inkar etmiş olurdu.Bedeni iyi ya da kötü bir tepki veriyordu ve doğru değildi. Onu kıza çeken kimyadan nefret ediyordu. Aklını bulandırmanın ise sırası değildi. Üstelik ne laflar edilmişti. Karaca zannettiği Karaca olmaktan çıkalı çok olmuştu anlaşılan. Dili sert, gözleri alev alevdi. Ondan nefret ettiğini düşünmüyordu ama kırgınlığı ve öfkesi yerli yerindeydi. Barış da onun seslerini duymuştu işte. Onu anlayabiliyordu ama abisi denilen o aptal adamı değil. Küstah ve saygısızın önde gideniydi. Üzerine vazife olmayan işlere karışıyor, yarayı kaşıyordu ama bu gidişatın sonu da iyi değildi. Çok yakında onunla büyük bir tartışmanın içinde bulacaktı kendisini. Bir de Karaca'yı ima ederek kazanamayacağın tek ödül o, ona uzaktan bakıyorsun demişti. 

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin