Tartışma

19.7K 1.1K 211
                                    

DUYURU: Yoğun bir dönemimdeyim. Tez çalışmam var ve Finallerim yaklaştı. Bu yüzden ders çalışmam ve tezimi yazmam lazım. Bölümü yazmak için ise hiç vaktim kalmıyor. Bu yüzden ara veriyorum ve ÖNÜMÜZDEKİ YENİ BÖLÜM 22 MAYIS Pazartesi  gelecek. Üzgünüm ancak son senem ve çok yoğunum.:(

Ama çok güzel bir bölüm oldu özellikle sonu. OYLarınızı istiyorum lütfen:)Keyifli okumalar!

*-*-*

Eve adım attığı andan beridir üzerinde bir tedirginlik vardı. Geleli çok olmamıştı ama üzerinden atsa iyi olurdu çünkü Barış'la olan tartışmasının etkileri hala devam ediyordu. Ah,ne küstah bir adamdı! Yüzüne neler neler söylemişti. Adı kadar emindi diyemedikleri de içinde kalmıştı. Güzel cevap vermişti ama o da ona. Altta kalmayacağını, o eski Karaca'nın gittiğini çok iyi biliyordu artık. Hiç değilse bunun için mutlu olabilirdi. 

"Çalışma odam üst katta."

Baran'la birlikte üst kata çıktılar. Buram buram erkek kokan bir çalışma odasıydı doğrusu. Karaca odaya ilk girdiği gibi bunu düşündü. Ahşap mobilyalarla çevrili büyük bir penceresi ve balkona açılan bir kapısı vardı. Evin en güzel manzarası olan yeri denilebilirdi belki de. Çünkü tam boğazı görüyordu. 

"Ulaşabildiğim her şey burada."

Bakışlarını odadan çekip Baran'a çevirdi. Masasının üstü az önce de boş sayılmazdı ama çıkardığı dosyalar ve fotoğraflarla şimdi tamamen dolmuştu. Çantasını odadaki koltuğa bırakırken saçlarını kulaklarının arkasına aldı ve Baran'ın yanına gitti.  Masanın üzerinde tonla kağıt, bilgi ve resim vardı. Neyse ki düzenlenmiş haldelerdi. 

"Ölüm raporu burada. Bu da zehirle ilgili bildiğim ne varsa. Doktor ve ameliyata giren herkesin kaydı. Sabıkaları, mal varlıkları her şeyi."

"Doktorun kocası?" 

"Burada." diyerek alttan bir dosya çıkardı Baran. Karaca onu da diğerlerinin yanına alıp hepsine teker teker bakmaya başladı. Evet Baran bir yerde haklıydı çünkü o zehrin dozu İdil'i öldürmeye yetmeyecek cinstendi. Üstelik bunlar laboratuvar ortamında denenmiş kanıtlanmış sonuçlardı. Ölüm raporunda yazanlar ve sonuçlarla bağdaştığı söylenemezdi. 

"Öncelikle şunu diyebilirim ki zehir konusunda haklısın. Bu doz çok ciddi zararlar verebilir ancak öldürmek için yeterli değil. "

"O halde ölmediği kesin."

"O konuda henüz net bir şey söyleyemem ama öldü denildikten sonra morga götürüldü değil mi sonuçta. Orada ne kadar kaldı, yani cenaze İdil'in ölümünden ne kadar sonra yapıldı?"

"Öldükten sonra hastaneden gittim ama cenaze bir gün sonra kalktı. Hastaneden çıkarılmadan önce onu morgda gördüm. "

O günler aklına gelirken içinden bir şeylerin koptuğuna yemin edebilirdi Baran. Yüzü düşmüş, bakışları değişmişti. Bunu anlayan Karaca araya girme ihtiyacı hissetti. " Şu raporları izin verirsen evime götürmek istiyorum. Onlar üzerinde akşam yoğunlaşacağım. Ama şu andan farklı bir şey bulacağımı sanmıyorum."

"Yani?"

"Yanisi şöyle; Bu raporda ki zehrin dozuna göre İdil ölmüş olamaz. Bu tamam. Fakat İdil'i ölmüş bir halde morgda gördün. Burada sorun var. İki seçeneğimiz doğuyor böylelikle. Ya İdil gerçekten öldü fakat ölüm sebebi burada gösterildiği gibi zehir değil, ya da ölmedi ve morgda ağır bir ilaç altında ölmüş izlenimi verilerek yattı. Dolayısıyla da cenaze ona ait değil."

Buna benzer şeyleri Baran da düşünmüş ve buna inanarak bugünlere gelmişti. Mutlu olabilirdi çünkü şu an kendi gibi düşünen birini bulmuş olabilirdi. Son bir senesinde ona kimse inanmamışken Karaca'nın ona yardım ediyor olması.. Bunu en yakınım dediği adam bile yapmazdı. 

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin