Karaca ve Barış (Tutku ve Teh...

By casablanca94

941K 57.3K 18.5K

(FİNAL YAPILDI)Hiçbir aşk bu kadar zor olmamış hiç kimse aşkı bu kadar çok istememişti. Aşktan dili yanmış bi... More

KARACA
Rekabet ve Ödül
Ses
Baran ve Karaca
Yangın
Tartışma
Hemşire
Trajedi
İyi Değilim
Sahip Çıkmak
Yardım Part-1
Yardım Part-2
Kısa Yol
Keşke
Baran
Ateşle Oynuyorsun
Akın Karakurt
Dans
Mutluluk
DUYURU+YB'DEN KESIT
Anı yaşamak
Yük
Deniz
Sezen
Gerçek ve Yalan
Sınav
Adaleti Sağlamak
Gerçek Aşk Ölümsüzdür ve Utanç
Vazife
Tek Gerçeğim
Çok Amaçlı
Gizli Birliktelik
Gözü Yaşlı
Zaaf
Saf
İntikam
İki Seçenek
Geri Geleceğim
Karaca'nın korkusu
Kahredici
Avlanmak
Mezar
Umut
Başka bir dönem
Paris
25.08.2016
Evet
Kutlama
Cennet
Barış'ın yanı
Eğlenceli gece
Amerika
Las Vegas
Merhaba Barış
Doğru Olan
Yol
Masum Değiliz
Kutlama
Hisse
Arkadaşlar İyidir
İyi bir adam
Beklenti
İnsan olmak
Tebrik ederim
Duyuru+Finalden KESİTLER
FİNAL-1
FİNAL-2
YENİ HİKAYE TANITIMI
YENİ HİKAYEMİZ YAYINLANDI

Hayal kırıklığı

11.4K 792 233
By casablanca94

Canlarım uzun bir zaman sonra geldim ve sizlere çok güzel bir bölümle beraber güzel de bir haber getirdim. :)

DUYURU: Bölümlerimiz artık 2 haftada 1 gelecek.:) Eminim bu sizi epey mutlu eder.

Kpss ise berbat geçti. O kadar emeğime yazık oldu diyebilirim, çünkü hiç bu kadar zor beklemiyordum. Bu arada merak edenler için ben GKGY ve Alan sınavlarına (toplam 4 tane) girdim. Yani basit türkçe matematik çözmedim. Keşke sadece onlara girseydim diyorum.Açıkçası bölümümüzün adı gibi derin bir hayal kırıklığı hissediyorum. Neyse, kısmet. Neyse ki tatilim çok güzel geçti de biraz moral buldum. :)

Gerçekten bayağı olaylı bir bölüm oldu, eminim çok beğeneceksiniz.OYLARINIZI bekliyorum

Diğer YB de 29 AĞUSTOS'ta GELECEK.:) Keyifli okumalar.

*-*-*-*-*

"Bunu yapanı bulacağım. Bulacağım ve-"

"Ne yapacaksın?" dedi Karaca da şaşkın bir vaziyette. Annesinden gelen çağrıyı cevaplamak istemiyordu. Lanet olsun bunu kim yapmışsa her şeyi mahvetmişti. Barış'ın onun elinden gazeteyi alıp buruşturmasına izin verdi. 

"Hiçbir şey yapamazsın bu saatten sonra."

"Kahretsin."

Karaca sakinleşmeliydi. Başı dönüyordu gerginlikten. Sandalyesine oturarak annesinin ikinci aramasını da cevaplamadı. Nereye kadar kaçabilirdi ki? Bu vakte kadar beklemekle bile büyük hata etmişti. 

"Herkes öğrendi. Bunu saklamak hataydı zaten. Başından beri seni dinlemeliydim. Başında seni dinleseydim böyle olmayacaktı. Böyle sanki aşağılık bir ilişkiymiş gibi lanse edilmeyecekti. Ben de ailemin karşısında-"

"Hey, hey. Kendine gel Karaca." dedi Barış da onun yanına eğilerek. Genç kızın başına götürdüğü elleri kendi avcunun içine aldı. Sakinleşmeye ihtiyacı vardı. "Bütün bunlar senin suçunmuş gibi davranamazsın. O haberi sen çıkarmadın, çıkaranı bulacağım ve cezasını kendi ellerimle vereceğim."

"Benim suçum. Anlamıyorsun. Ailem bizi böyle ulu orta bir haber malzemesi yapılarak öğrenmemeliydi. Annem zaten hissediyordu, babam söylemese de biliyordu, diğerleri, hepsi.. Onlara bunu başında açık açık söyleseydim bu haberin çıkmasını umursamayacaklardı. Ya baksana annem dördüncüye arıyor. Çıldırmış olmalı."

"Annenin ne düşündüğü umrumda değil. Diğerlerinin de. Beni sen ilgilendiriyorsun. Bunu kendine yapma."

"Barış.. Anlamıyorsun. Bak, bak benim gitmem lazım."

Bir an da yerinden fırlaması Barış'ın beklemediği bir şeydi. Ayağa kalkıp onu tutarak engel olmak istedi. "Şu an çok gerginsin, ailenin karşısına çıkman seni daha kötü yapacak, gitmene izin vermem."

"Gitmek zorundayım. Ya ne yapacağım, saklanacak mıyım? Şuraya bak hala arıyor!"

Telefonunu ittirdi. Kırmak istiyordu şu an onu. Hiç bu kadar duygu değişimini bir arada yaşadığı olmamıştı doğrusu. Barış'ın onu ikna etme çabalarını ise geri püskürttü. En sonunda genç adam onu ikna edemeyeceğini anlayınca geri adım attı.

"Tamam, tamam git ama yalnız değil. Ben de geleceğim."

"Hayır."

"Evet geleceğim. Seni yalnız bırakmam. Hiçbir şeyi tek başına yaşamayacaksın bundan sonra. "

Karaca onu ikna etmenin zor olacağını anlamıştı. Elleriyle onun yüzünü kavrayıp dudağına küçük bir öpücük kondurdu. "Bu ailemle benim aramda olacak. Bu kez dışarıda kalmak zorundasın. "

"Hayır."

"Evet. Lütfen. Bak onlarla kendim yüzleşeceğim."

"Seni üzecekler Karaca. Bunu bile bile izin veremem."

"Üzmelerine izin vermeyeceğim. Karşılarında dün ki küçük kız yok. Yetişkin bir kadınım ben. Hepsiyle başa çıkabilirim.. Lütfen Barış." 

Genç adam bunu hiçbir şekilde onaylamıyordu ama Karaca'yı da ikna edemeyeceği bir gerçekti. İçi hiç rahat değildi. Gerçekten de bu haberi kim yaptırdıysa onu bulacak ve canına ot tıkayacaktı. 

Karaca telefonunu açmadı ancak eve geleceğine dair bir mesaj bıraktı annesine. Aldığı mesajın karşılığında bile öfke bağırıyordu sanki. Bir de bunun eve gidince olacak olan yüzleşmesi vardı. Eşyalarını toparlayarak Barış'tan çıktı. Eve hiç gitmek istemiyordu ancak yüzleşmek zorundaydı. 

Onun tek gitmesinden fazlasıyla rahatsız olan Barış ise ilk iş olarak o gazeteyi aradı. Karşısına çıkan herkesi bir güzel kalaylayıp haberi kimin yaptırdığını öğrenene kadar öfkeden deliye dönmüştü. En az 7-8 görüşme yaparak öğrenmişti kimin olduğunu. Herkesin ağzı sımsıkıydı ancak Barış o ağızları açıp ardından mühürlemesini bilen adamdı. Ancak öğrendiği isimle şu hayatta yaşamadığı kadar büyük bir şok yaşamıştı doğrusu. Tek bildiği bunu Karaca'ya nasıl söyleyeceğiydi. 

Can Bayraktar'ın bu ihanetinin sebebini ise bizzat kendisi öğrenecekti. Telefonunu alıp evinden çıktı. 

*-*-*-*

Eve girmeden önce sıkı bir nefes aldı. Telefonunda ki aramayı görse de açmadı. Güneş'le sonrasında konuşacaktı. Önce ailesiyle yüzleşmeliydi. Eve girdiğinde tam da beklediği bir manzarayla karşılaştı. Annesi salonda kendi köşesinde oturuyor elindeki gazeteyi okuyordu. Yüzündeki memnuniyetsizlik tam da görmeyi beklediği şeydi. 

Kadın başını kaldırıp onu gördüğü sırada ise öfkesi yanaklarına derin bir kırmızılık bıraktı. Gerçekten hiddetli görünüyordu. "Daha ne kadar aptal olabilirdin?"

"Daha büyük bir öfke girişi bekliyordum açıkçası."

"Aptal, yaptığın bir hatanın seni getirdiği noktayı göremiyor musun? Bu kadar mı acizsin sen, bu kadar mı düştün? "

"Neye kızıyorsun anne, Barış'la olmama mı yoksa çıkan habere mi? İlk defa karmaşık sinyaller veriyorsun." Çantasını koltuğa bırakıp ayakta dikildi. Açıkçası söyleyeceği her şeye karşı bir cevabı olacaktı. Kendini buna hazırlamıştı. 

"Aptallığına kızıyorum. Merhametinin başına daha ne kadar büyük işler açacağına kızıyorum. Ne çabuk unuttun geçen seneyi? O hastane odasında seni terk ettiğini başından beridir biliyorum, bir anne olarak yaşadığın şeye elimden geldiğince saygı duymaya çalıştım ancak sen burnunun dikine gittin küçük hanım. Sen seni zerre umursamayan bir adamın peşinde gezmeye devam ettin. Kendine saygın yoktu biliyorum ama ailene de mi saygın yok? Bu haberin bize ne yaptığını biliyor musun? Etkilerini biraz olsun tahmin edebildin mi, yoksa buraya gelene kadar bana neler söyleyeceğini mi ezberledin? "

"Daha saçmasını duyamazdım. "

"Alaycı tavrını kendine kalkan olarak kullanabilirsin Karaca Bayraktar ancak sen bu ailenin yüz karasısın. Bize varlığının dışında hiçbir şey bu kadar zarar veremez."

Çivi yutmuşa döndü genç kız. Gözleri kocaman açılmış, öfke ve hayal kırıklığı kanında bir zehir gibi akmaya başlamıştı. Yutkunamadı. Duyduğu sözleri hiç duymamış olmayı dilerdi ancak ne geçmişi geri alabilirdi ne de annesinin acımasızlığını yok sayabilirdi. Ağzını açıp ona cevap vermeyi istese de kadın onu durdurdu. 

"Sakın bana aşktan söz etme. Bu aşağılık ilişki tamamen bir gençlik hatası ve ne yazık ki etkilerini geri alamayacak kadar kaybetmişsin kendini. Aşk sandığın şey sonun olacak. Tıpkı onun gibi.."

"Sakın, sakın ola ki ne benim ne de teyzemin aşkını küçümse. Onun başına gelenler onun hatasıydı evet, bedelini canıyla da ödedi ancak senin gibi sevgisiz bir ömür geçirmektense sevilerek öldü. Ama sen.." dedi acınası bir tebessümle. " Sen kıskanç bir kadınsın anne. Sen ölmüş kız kardeşin kadar sevilmediğin için, benim sevildiğim kadar sevilmediğin için kıskançsın. Kıskançlığın pençesinde o kadar kavrulup o kadar yanıyorsun ki gördüğün her mutluluğun yok olmasını istiyorsun. Adım kadar eminim babamın sana verdiği tüm bu serveti gerçek bir sevgi için çöpe atarsın. Ama yazık ki Işıl Bayraktar sen de bu ailenin en acınası kadınısın. Hiçbir zaman sevilmedin, hiçbir zaman da bizim gibi sevilmeyeceksin.."

Annesinin gözlerinden ateş çıktığına yemin edebilirdi Karaca. Onun bam teline hiç bu kadar basmamış, hiç bu kadar acıtmamıştı canını. Elindeki gazeteyi buruşturup onun yüzüne fırlatmasıyla da öfkesinden nasibini alıyordu. 

"Haddini bil! Teyzen hayatı boyunca sahip olamayacağı bir şey uğruna öldü. Bir hiç uğruna! Senin de sonun o olacak. Ona o kadar çok benziyorsun ki. Bu gazete de çıkan şey daha bir başlangıç, yarın öbür gün onun gibi başka haberlerle gazetelere düştüğünde ardına bile bakmadan kaçıp gideceksin ama nereye gidersen git onlar hep seninle. Ne sen unutacaksın, ne unutmak istediklerin. Tek arzum o adam için ölmemen. Ancak sen onu da başaramayacaksın."

"Belki de ama en azından senin gibi para için kimsenin koynuna girmeden onurumla ölürüm. "

Yüzünde patlayan tokadın etkisi bir ömür unutulmayacaktı ancak Karaca ona bu zevki şimdi yaşatmayacaktı. Ona acıdığını belli edercesine baktı. "Senin kızın olmaktan utandığım kadar hiçbir şeyden utanmadım. Senin Karaca adında bir kızın yok bundan sonra. Sevgisiz krallığının tadını çıkar Işıl Hanım, ben artık yokum."

Arkasını dönüp gidecekti ki babasını görmesiyle neye uğradığını şaşırdı. Ne zamandır oradaydı, konuşmalarının ne kadarını duymuştu bilmiyordu ancak üzülmüştü. Babasını üzdüğü için üzülmüştü. Adam gerçekten de hayal kırıklığıyla bakıyordu onlara. Hiçbir şey demeden yanından geçip gitmek istese de onun tarafından durduruldu. "Baba lütfen, buraya ne olacağını bilerek geldim ama ben artık daha fazla dayanamıyorum. Her zaman senin için katlandım ona ama sen de biliyorsun ki beni hiç sevmedi. Hep benim kötülüğümü istedi. Hep kötü olmamı istedi."

"Biliyorum ama bu, şu an beni ne kadar üzdüğünü haklı çıkarmıyor. Neden bana açıklamadın? Seni biliyorum ama onu bir kez ikaz ettim. Bu rezilliğin yaşanmasının sebebi ikinizsiniz. "

"Sen de sadece kendini düşünüyorsun. İnanmıyorum baba, sen, sen sadece kendini düşünüyorsun. Herkese rezil olduğunu düşünüyorsun."

"Yalnızca seni düşünüyorum Karaca. Bana gözümün içine baka baka yalan söyleyen kızımı düşünüyorum. Haber umrumda mı sanıyorsun, üç gün sonra unutulup gidecek. Fakat sen kızım, babasına karşı dürüst olamayacak kadar küçük bir çocuksun hala daha. Senin için düşündüğüm iyi niyetli şeylerin hepsinin üzerine bir çizik attın. Bundan daha büyük bir üzüntü olamaz benim için."

Gözleri doldu genç kızın. Ağzını açıp konuşmak istedi ancak yutkunmakla yetindi. Başka hiçbir şey söylemedi. Çantasını alıp evden çıkarken düşünebildiği tek şey Barış'a gitmekti. Artık geriye yalnızca o kalmıştı. 

*-*-*-*-*-*-*

Barış ise karşısında duran adamın ne kadar aşağılık olduğunu görüyordu şimdi. Bir insan kardeşine bunu nasıl yapabilirdi? Bu düpedüz bir ihanetti. Ama o karşısında hiçbir şey olmamış gibi duruyordu. Onu tam burada gebertecekti. 

"Demek öğrendin."

Tek adımda onu tuttuğu gibi arkasındaki duvara yapıştırdı Barış. Yakasını sıkıp nefesini keserken "Benden hiçbir zaman haz etmedin farkındayım ama Karaca senin kardeşin. Ona bunu nasıl yaparsın?" derken gözünün dönmesinden biraz uzaktı. 

"Hak ettiğini verdim."

Aşağılık.

Barış ona sert bir yumruk geçirirken adamın uluduğuna yemin edebilirdi. Onu burada gebertmek istiyordu. Karaca'nın üzüldüğü her an için ona derin acılar çektirmek istiyordu. Onu vahşi bir hayvanın avına saldırdığı gibi döverken Can ise son an da onu kendi üzerinden ittirdi. Barış'ın yüzüne attığı yumruk onu uzaklaştırmaya yetmese de biraz olsun kendinden uzaklaştırıp nefes almasına yetmişti. 

"Şerefsiz! Ona ne yaptığını biliyor musun ha? "

"Başından beridir sizi biliyordum.  Kardeşimle yattığını biliyorum aşağılık herif. Ne olacağını zannediyordun, buna izin vereceğimi mi? Herkes öğrendi. Bundan sonra ne olacak sence? Babam senin gibi adama değil kızını kapısının önündeki taşı emanet etmez."

Barış onun boğazını tutup sıkarken gözü dönmüş gibiydi. Sanırım onu burada öldürecekti. Adamın gözlerinin içindeki gülen ifadeden tiksinmişti. Onu duvara ittirdi. Geri çekilip tepeden  bakarken "Karaca bir daha senin yüzünden üzülürse şayet.." dedi öfkeyle. "Seni öldürürüm. Gözümü bile kırpmadan tek nefeste alırım canını."

Can Bayraktar'ı bu sözler hiç ama hiç korkutmamıştı doğrusu. Kanlı yüzündeki pis gülüşüyle duvarın dibinde kalakalmıştı. Barış odadan çıkmadan önce ona tiksinerek baksa da bu adama ne yaparsa yapsın bozuk olduğunu anlamıştı. Şirketten çekip giderken telefonundaki 2 aramayı gördü. İkisi de Karaca'dandı. Merak ederek onu aradı. Sesi kötü geliyordu. Ancak sanırım ağlamıştı da. Şimdi geri dönüp o herifi öldürse anca soğurdu. 

"Bana gel." dedi. O, Karaca'dan daha önce evinde olurdu. Ona bu durumu nasıl anlatacağını da bilmiyordu gerçi. Abisinin ikisini haber yaptırıp onları zor durumda bırakmasını nasıl açıklayacaktı ona o da merak ediyordu. Ne aşağılıkçaydı. Ancak en çok kızdığı kısım ise herkesin ilişkilerini kötü görmesiydi. Geçmişte her ikisinin de birbirlerine karşı hataları olmuştu ancak onların yaşadıkları gerçekti. Ve bu gerçek için kimse Karaca'yı üzemezdi. 

*-*-*-*-*

"Güneş, lütfen daha sonra konuşalım olur mu? Şu an bunu yapmak için güç bulamıyorum kendimde. Beni merak etme diye aradım seni." 

"Tamam canım sen nasıl istersen ama lütfen kendini yıpratma. Hoşça kal."

Telefonu kapattığında kapının önündeydi. Öylece durdu. O zili çalmadan önce kapıyı açtı ona Barış. Tek bir sarışta onu kolunun altına alırken Karaca dünyanın tüm yükünü omzunda taşıyormuş gibi hissediyordu. Ona sarıldı. Ağlamamak için kendine söz verse de tutamadı kendini. Birlikte içeri geçtiklerinde Barış onun bu kadar üzülmesini kaldıramıyordu. 

"Ağlama."

"Sinirlerim bozuldu. Söz vermiştim bir de kendime. Of, kendime ne diyorsam tam tersini yapıyorum. Ne istiyorsam hep aksini yaşıyorum. Neden ya, kime ne yaptım da bunları hak ettim?"

"Yapma. Sen bunları hak edecek ne yapmış olabilirsin?"

"Bilmiyorum. Her şey berbat hale gelmeye başladı. Beni mahvettiler."

"Ailele ne konuştun?"

"Konuşmadım, kavga ettim." 

"Annen mi?"

"O..Babam."

"Çok üzgünüm."

"Benim kadar olamazsın. O kadın bana varlığımın bile ailemize zarar verdiğini, yüz karası olduğumu söyledi. Kendisi ak kaşıkmış gibi! Aşağılık. Bana dediklerini duysan öfkeden delirirdin. Beni hiçbir zaman sevmedi, bunu çocukluğumdan beridir hissediyordum ama bugün bunun nedenini söyledi bana. "

Barış ona cevabı beklercesine bakarken ufak üzücü bir tebessüm etti Karaca. Bu bir kız çocuğu için çok üzücüydü.

"Hayatında benzemesini istemediği tek insana benziyorum çünkü. Onun gibi olamadığı, onun kadar şanslı olamadığı için nefret ettiği, kıskandığı tek kadına benziyorum. Kız kardeşine. Babamla aşk evliliği yapmadığını biliyordum, hiçbir zaman sevilmedi ama babam ona hep saygı duydu. O da ona 3 evlat verdi. Her şey bu kadar basitti ama o hiçbir zaman bununla yetinmedi. Sevgisizliğinin acısını benden çıkardı. Teyzemin intihar etmesiyse üzerine tuz biber oldu. Onun yaşadığı aşk yüzünden ölmesine üzüldüğünü bir kere bile düşünmedim. Şöyle bir geçmişe dönüp bakınca hiçbir zaman anlaşamadıklarını hatırlıyorum. Her şey artık o kadar anlamlı geliyor ki.. Onu hep kıskandı. O sevildi, ondan daha mutlu oldu diye, sırf ondan daha cesur diye onu kıskandı. Onun gibi parayı tercih etmemişti çünkü. O aşk onun sonu olsa da yaşadığı kısacık mutluluğu o koca bir ömür yaşamadığı için nefret etti ondan. Çocukluğumdan beridir teyzeme hayrandım. Cesurdu, deli doluydu ve mutlu bir kadındı. " Başından beridir ilk defa gülmüştü genç kız. Teyzesi onun için özeldi. "O adamla birlikteyken ne kadar mutlu olduğunu da hatırlıyorum, ayakları yerden kesiliyordu sanki. Hep onun sevildiği kadar sevilmek istedim. Benim anne ve babam arasında böyle bir sevgi yoktu çünkü. Tamamen saygı. Annem o ilişkiye hep karşı çıktı, o zaman anlamıyordum ama şimdi mantıklı geliyor. Sonrasında da onun ekmeğine yağ sürüldü zaten. Teyzem öldü, ortada kıskanılacak bir aşk kalmadı ve ben de kendi kabuğuma çekildim. "

"Annenin bu kadar acımasız olduğuna-"

"İnanmak istemiyorsun evet ama o zannettiğinden de acımasız ve kötü bir kadın. Bugün bunu ona da söyledim. Aldığım karşılık ise ne kadar haklı olduğumu doğrular nitelikteydi. Bu gazete haberi ona benim tıpkı kız kardeşi gibi olduğumu gösterdi. Sevilen, seven ve aşkı için cesur davranan bir kadın. Onun olamadığı tek şey. "

Yine de onu bunlardan da çok üzen şey varlığının bile onlara zarar verdiği düşüncesiydi. Bunun gerçekliğinin olmadığını biliyordu ancak bir kız çocuğu için annesi tarafından onun varlığına katlanılmayacak kadar acı verici bir durumda olması kötüydü. 

"O neyse de babam.. Babam için hayal kırıklığı olmak çok dokundu bana Barış." Gözlerinden yaşlar süzülürken Barış'ın içinin çekildiğine yemin edebilirdi. Onu bu kadar mutsuzken görmek onu derinden üzüyor, gidip abisini öldürmek hiç olmadığı kadar cazip geliyordu. 

"O ne söyledi?"

"Bir şey söylemesine bile gerek yoktu aslında biliyor musun, bakışları yeterdi. Bizim kavgamızı duymuş, arkam ona dönüktü. Ona ilişkimizi açıklamadığım için, cesur davranamadığım için çocuk gibi korkak olduğumu düşünüyor. Hakkımda ne düşünüyorsa hepsini yok etmişim. Hayatında ki en büyük hayal kırıklığı olduğuma yemin edebilirim. Bana o kadar..o kadar üzülerek baktı ki."

Hıçkırarak ağlarken Barış hiçbir şey diyemedi. Çareyi yalnızca ona sarılmakta buldu. Sımsıkı sararak ona güç vermeye çalıştı. Küçük sevgilisinin neye niçin üzüldüğünü anlıyordu. Annesinin laflarından ziyade babasının üzülmesine üzülmüştü ancak bunun sorumlusu yalnızca o değildi.

"Babanın karşısına çıkıp onunla açık açık konuşmalıydım. Yalnızca sen kabahatli değilsin."

"Seni hep engelledim. Sen benden her daim daha cesurdun ama seni de ben durdurdum. Keşke yapmasaydım. Senle yaşadığım ilişki hayatta başıma gelen en güzel şey. Hiç olmadığım kadar sevildiğimi hissediyorum, seni seviyorum. Biz bu hayatta herkese bahşedilmeyen çok özel bir şey yaşıyoruz ama ben bunun tadını bir türlü çıkaramıyorum. Geçen yıl o adi adam yüzünden bu yıl ise ailem.. Biz ne zaman ikimiz için suçluluk hissetmeyeceğiz Barış?"

"Yüzüme bak Karaca." dedi genç adam, kız ondan gözlerini kaçırdığında. "Bu ilişki hiçbir zaman utanılacak ya da insanlardan kaçıracağımız bir ilişki olmadı. Ben seninle olduğum hiçbir zaman için suçluluk hissetmedim. Sana zamanında çok haksızlık ettim kabul ediyorum ancak hepsinin acısını da çektim. Sen de çektin. Birbirimizi affedip artık geleceğe emin adımlarla yürüyorsak bizim kimseden sakınacak bir şeyimiz kalmamış demektir. Bu ilişki için ne sen ne de ben suçluluk hissetmiyoruz küçüğüm. Biz yalnızca bu ilişki için gurur duyarız, kimse bize kötülüğünü bulaştıramaz. "

"Seni çok seviyorum ben."

"Ben de seni çok seviyorum."

Karaca sıkı sıkı sarıldı sevgilisine. Bu adamı gerçekten de çok seviyordu. O unutmuştu belki ama bu ilişki için yalnızca gurur duyarlardı. Barış haklıydı. Kimse onlara bu saatten sonra kötülüğünü, çamurunu bulaştıramazdı. 

"Abimi unuttum." dedi birdenbire genç kız.Barış istemsizce gerilmişti. Daha ona bu durumdan bahsedecekti. Daha da üzülecekti kahretsin.   "O da öğrenmiştir kesin.Gerçi şaşıracağını zannetmiyorum, o da içten içe aramızda bir şey olduğunu biliyordu ama ne o kadın ne de babam kadar kızacağını zannetmiyorum. "

"Karaca abinden bahsediyoruz."

"Evet ama sen onu tanımıyorsun. Evet sinirli ve tezcanlı birisidir ama bana karşı hep ilgilidir de. Seni sevmiyordu, geçen sene olanlardan sonra beni hep senden korumak istedi. Senle olmamı hiç istemiyordu çünkü beni üzmenden korkuyordu. Bunu bana da ima ederdi zaten. Belki yine kızmıştır bu haberi görünce ama diğerleri kadar tepki vereceğini sanmıyorum. İnsan kardeşine karşı her daim daha merhametli oluyor. "

Ah Karaca.. diye düşündü Barış. Ne kadar masum ve iyi niyetliydi. Abisi denen o alçağın o haberi yaptırdığını bilse kahrolurdu. Hiçbir şey söyleyemedi bu yüzden. Abisininde hayal kırıklığı olmasını istemiyordu. Anne ve babası onu haddinden fazla üzmüştü, daha fazla üzülmesine gerek yoktu. 

"Haberi yaptıran kimmiş öğrendin mi?"

"Evet." dedi birden. "O gece salona birkaç gazeteci farklı bir kimlikle girmiş. Onlardan biri. Ama ben bu durumla ilgileneceğim."

"Hiçbir şey yapma. Eğer işinden olursa ya da bir şekilde onu döversen bu sefer daha büyük haber oluruz. Allah'ından bulsun." 

Hiçbir şey demedi genç adam. Karaca'ya karşı yalan söylemekten nefret ediyordu. Ona bunu yapmak istemezdi ama abisinin bu haltı yediğini de söyleyemeyecekti. Bir müddet sessiz sessiz oturmaya devam ettiler. Karaca daha sakin daha iyi görünüyordu şimdi. Ah güzel kız, nasıl da canı yanmıştı. Ona hüzün hiç yakışmıyordu. O yeşil güzel gözler her daim parlamayı hak ediyordu. Yüzünün solgunluğuna ise dayanamazdı Barış. Bu yüzden ona yemek yemeyi teklif edecekti ancak telefonu çalınca bakmak zorunda kaldı. Ancak Karaca'nın anladığı üzere iyi bir görüşme değildi.

"Anladım. "

Telefonu kapatıp öğrendiği şeyi sindirmeye çalışsa da üzgündü. Bu çok  kötü olmuştu. 

"Ne oldu?" derken kötü bir şey duymayı bekliyordu genç kız ancak duyacağı şey beklediği hiçbir şeye benzemiyordu ve artık arkadaşı için yolun sonunu ilk defa göremiyordu..

"İdil, ölmüş." 

*-*-*-*-*

Canlarım nasıl beğendiniz mi? Beğendiysek OYlarınızı bekliyorum o zaman.:) Sorularıma geçiyorum.

//Karaca ailesiyle tek başına yüzleşti, iyi mi oldu yoksa Barış da gitmeli miydi?

//Annesi ise çok ağır konuştu,hep öyleydi ve bu kez sebebini öğrendik.Kızını tıpkı kardeşi gibi gerçekten seviliyor diye kıskanıyormuş. Bu nasıl bir kötülüktür aklınız alıyor mu?

//Sizin anneniz size böyle davransa sizin tepkiniz nasıl olurdu? Karaca'nın halini düşünebiliyor musunuz?

//Babası ise ilişkilerinden ziyade bunu gazeteden herkese duyurulmasına kızdı.Biliyordu aralarındakini ama ona gidip açık açık söylememek hata oldu sanki?

//Babası ise tepkisinde haklı mıydı ve sizce yumuşar mı?

//Haberi yaptıran da Can Bayraktar yani abisi.Şaşırdınız mı? 

//Barış, Can'la yüzleşti ama o adama ne yaparsa yapsın fayda etmezdi.Sizce Can kardeşine haberi kendisinin yaptırdığını söyler mi?

//Karaca Barış'a gidip her şeyi anlattı ona.Aslında ne kadar üzgün ve mutsuzmuş meğerse değil mi?Barış'ın sevgisine aslında ne kadar da ihtiyacı varmış...

//Barış da ona en son söylediklerine katılıyorsunuzdur sanırım.Onların ilişkilerinde utanmak yok, gurur duymak var. İkisinin kat ettiği yola,Barış'ın sevgilisine verdiği desteğe bakar mısınız?

//Karaca, bir tek abisinin anne ve babası kadar canını yakmayacağını söyledi Barış'a ama her şeyden habersiz. Barış da üzüldü söyleyemedi. Sizce bu durum onun başına iş açar mı?

//Ve İdil öldü. Bu kez gerçekten öldü. Baran ne yapar sizce bu saatten sonra ve bizim çiftimize neler olacak?

OYLARINIZI bekliyorum canlarım. Diğer YB de görüşmek üzere. xoxo! :)



Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 121K 67
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
9.2K 406 100
"Unutma bayım, biz aynı kaderin yazılmayan dizeleri, aynı şehrin uyuşmayan semtleriyiz. ve sen bayım, kalbimdeki çıkmazın; devrim kısımı...
53.7K 3.4K 48
Ömre bedel di onların hikayesi Zinar Miran , "Sen benim Ronim din Roni gün ışığı demek ama sen Roni Miran sen benim gün ışığımı söndürdün sen beni...
856K 41.6K 39
Babasının iflas etmesi sonucu Elde kalan Çiftliği kurtarmak için Mardin'de yaşamaya karar veren Azra'nın, Babasının düşmanı olarak bilinen Yusuf At...