Karaca ve Barış (Tutku ve Teh...

By casablanca94

941K 57.3K 18.5K

(FİNAL YAPILDI)Hiçbir aşk bu kadar zor olmamış hiç kimse aşkı bu kadar çok istememişti. Aşktan dili yanmış bi... More

KARACA
Rekabet ve Ödül
Ses
Baran ve Karaca
Yangın
Tartışma
Hemşire
Trajedi
İyi Değilim
Sahip Çıkmak
Yardım Part-1
Yardım Part-2
Kısa Yol
Keşke
Baran
Ateşle Oynuyorsun
Akın Karakurt
Mutluluk
DUYURU+YB'DEN KESIT
Anı yaşamak
Yük
Deniz
Sezen
Gerçek ve Yalan
Sınav
Adaleti Sağlamak
Gerçek Aşk Ölümsüzdür ve Utanç
Vazife
Tek Gerçeğim
Çok Amaçlı
Gizli Birliktelik
Hayal kırıklığı
Gözü Yaşlı
Zaaf
Saf
İntikam
İki Seçenek
Geri Geleceğim
Karaca'nın korkusu
Kahredici
Avlanmak
Mezar
Umut
Başka bir dönem
Paris
25.08.2016
Evet
Kutlama
Cennet
Barış'ın yanı
Eğlenceli gece
Amerika
Las Vegas
Merhaba Barış
Doğru Olan
Yol
Masum Değiliz
Kutlama
Hisse
Arkadaşlar İyidir
İyi bir adam
Beklenti
İnsan olmak
Tebrik ederim
Duyuru+Finalden KESİTLER
FİNAL-1
FİNAL-2
YENİ HİKAYE TANITIMI
YENİ HİKAYEMİZ YAYINLANDI

Dans

14.4K 1K 358
By casablanca94

Canlarım sizlere güzel ve tam isteyeceğiniz bir bölüm getirdim ancak kısa oldu. Biraz grip oldum sanırım, bugünlerde de halim ve hiçbir şey için isteğim yok maalesef. DİĞER YB HAFTAYA CUMA.

Ama OYLARINIZI BEKLİYORUM. Keyifli okumalar. 

/*/*/*/*/*/

"Adamdan ayıramıyorsun gözünü." 

"Ne oldu, kıskandın mı?"

Sezen aynı Sezen'di doğrusu. Karaca bunu şu dakikalarda anlıyordu. Evet Akın Karakurt hoş bir adamdı ve arkadaşı da gözünü ondan ayıramıyordu. 

"Seni bilemem gerçi de Barış çok fena bakıyor."

Karaca'nın bakışları ona çevrildiği sırada o bakışı gördü. Kaşları çatıldı, başını çevirdi hemen. Sezen ise bu konu hakkında bir şey demedi ancak susmadı da. "Bu adamın ederinin iyi olduğu belli. Tüm iş adamları onunla konuşmak için sıraya girdi resmen."

"Gücü seviyorsun."

"Kim sevmez?"

"Haklısın tabi."

"Acaba sosyal medyası var mı? Dur bir bakayım. "

Telefonunu çantasının ufak gözünden çıkardı. Bu adamı daha yakından tanımak istiyordu ama bunun için önünde ufak bir engel vardı. İdil'den gelen mesaj..

"Umarım uyumuyorsundur. "

"Ne oldu?"

"Hiç.. Hiçbir şey. Bir arkadaşım mesaj atmış da." diyerek telefonunda ki mesajı sildi hemen. Ama yüzünün değişen ifadesinden Karaca bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. 

"Bir şey olmadığına emin misin, yüzün düştü?"

"Evet. Her zamanki işler işte. "

"Ben o kadar emin değilim. Konuşmadık ama o vurulmadan sonra pek kendinde değil gibisin."

"İyiyim. Sadece sarsıldım ve biraz korktum. Hala daha korkuyorum gerçi. "

Bu kinayeli bir cevaptı ve Karaca'nın pek hoşuna gittiği söylenemezdi. Üstelemeyerek sohbeti bitirdi. Öte yandan Baran ise oldukça sıkılmıştı ancak iş ile ilgili iyi sohbetler dönüyordu doğrusu. Bırakıp gidemiyor, canı da sıkıldıkça sıkılıyordu. Tam bir çaresizlikti. Barış'a baktı, ondan çare bekledi ancak onun kendine faydası yoktu. İş adamlarıyla öylesine konuşuyor, gözü sürekli Karaca'nın üzerinde geziyordu. Az önceki Akın Karakurt yenilgisinden sonra da düzeleceğe benzemiyordu. 

Sonra da onu gördü. Sezen'i. Gecenin başından beri durgun duruyordu. Bu kızda onu rahatsız eden bir şeyler vardı. Gerçekten Karaca'nın yakın bir arkadaşı mıydı yoksa zor anında hayatına girerek kendine güven verdiren bir kadın mıydı? Nedense güvenemiyordu. Yine de kendisi için kurşun yemesinden ötürü ona sabredebiliyordu. O gün ki küstah konuşmasını unutmamıştı ve biraz aklı varsa ondan uzak dururdu. 

"Baran."

Barış'ın seslenmesiyle onun yanına ilerledi. İsmet Kebir ile hoş bir sohbet ediyorlardı ancak Barış biraz sıkılmıştı. Açık artırma bitmişti az önce ve o aldığı yenilgiden sonra devamına katılmamıştı. Açıkçası her türlü olumsuzluğu bir arada yaşamaya alışmış bir adam olarak bu gecenin de altından kalkacaktı. Telefonuna gelen Hayri Gencer'i buldum mesajından sonra adamıyla görüşmüş, onun nerede olduğunu kesin olarak öğrenmişti. Bir anlık dikkatinin dağılması sonucunda da şaraptan olmuştu. Kızgındı. O şerefsiz herifin hala daha Karaca'yla arasına girmesine de, Akın Karakurt'a o şarabı verdiğine de. 

Karaca ile olan bakışması ise gözünün önünden gitmiyordu. Gerçekten çok sinir bozucuydu. Her ne kadar burada bu adamlarla uğraşsa da bir gözü hep ondaydı. Onun ise onu görmezden gelişi öfkesini daha da artırıyordu. 

*-*-*-*-*

"Şimdi diyelim ki Baran efendi bu adamı buldu, ona ne yapacak?" 

"Bilmiyorum. " derken yüzü asıldı. Bu işin en sevmediği kısmı buydu. Bu adamlar özlerinde iyi insanlardı ama birileri canlarını yaktıklarında alabildiğine kötü olabiliyorlardı. Hele ki Barış.. Onun tek bir sert bakışının bile ne kadar etkili olduğunu biliyordu. Ona anlatmadığı çok şeyi vardı, askerken neler yaptığını bilmiyordu ama birilerini öldürdüğünü biliyor ve kesinlikle işkence ettiğine dair ciddi şüpheleri vardı. Gözü dönüyordu ve bunu kabullenmek Karaca gibi biri için çok zordu. Baran ve Ateş'in de ondan bir farkı yoktu. Güneş, Ateş'in böyle bir hayat yaşadığını bilerek evlenmeye nasıl cesaret etmişti anlamıyordu. 

Gerçi, Ateş'in uzun zamandır o taraklarda bezi olmadığını biliyordu, bir keresinde Güneş'le bu konuyu konuşurlarken Ateş'in artık geçmişte yaşamadığını söylemişti. Ve aşk her şeyden üstün geliyordu demek ki. 

"Hey, daldın gittin."

"Af edersin."

"Bilmiyor musun gerçekten peki? Bence o da onu vurur ya da öldürür."

"Bu kadar memnun değilsen neden dibinde olmaya çalışıyorsun Sezen?"

"Seni o ikisiyle yalnız bırakmak istemiyorum çünkü."

"Bak bunu daha kaç kere konuşmam gerektiğini bilmiyorum ama sıkıldım. Lütfen son konuşmamız olsun. "

Omuz silkti genç kız. Ona kalsa o da bu iş için eskisi kadar hevesli değildi ama İdil'i kıramıyordu. İşin aslı İdil de hayır cevabını kabul eden bir kadın değildi. Onu hiç anlamıyordu. Bir insan birini bu kadar severken ondan nasıl uzak dururdu? Onun hayatına felaket getirdiği için uzak kalmak istediğini söylemişti Sezen'e ama işin yalnızca o kadarla kalmadığından emindi. 

Barış, yanındaki adamlardan kurtulduğu sırada içinden derin bir nefes aldı. Bu tarz gecelerin perde arkasını iş görüşmeleri oluştururdu, verimli gecelerdi ancak sıkılmıştı doğrusu. Şimdi ise uzakta, orada tüm güzelliğiyle duran şeye gidecekti. Bunu Baran'a da söyledi ancak gitmesi o kadar kolay olmadı. Bir an da yanında bitiveren Akın Karakurt onu şaşırtsa da belli etmedi. Adamın uzattığı eli sıktı.

"Ben de restleştiğim bu adamla tanışmak istiyordum. Nihayet.  Akın Karakurt."

"Barış Ataman." 

"Tanıştığıma memnun oldum."

"Ben de öyle."

İki genç adamın yan yana gelişini uzaktan izledi Karaca ve Sezen. 

Sezen bunu gülerek izlerken Karaca gergindi. İkisinin az önce bir şarabı paylaşamadığını unutmamıştı. Ama Barış'ı da biliyordu, bir gerginlik çıkmasından endişelendi.

Barış da onu beklemiyordu. Ancak bunu söylemedi. Belli etmeden adamı inceledi. 1.90 boylarında olduğundan emindi, kendinden uzundu çünkü ve daha yapılıydı. El sıkışması da olabildiğine sıkıydı. 

"Güzel bir rekabetti doğrusu. Ancak ben biraz daha sürer sanıyordum."

Samimi olmayan bir tebessüm etti Barış. "Tebrik ederim." 

"Bu şarabı severim, en sevdiklerimden diyebilirim hatta. Sanırım siz de seviyorsunuz." 

"Sayılır."

Baran, Barış'ın her an adama saldıracağını düşünüyordu, içten içe bundan keyif alırken Akın Karakurt'un kaşlarının kısacık bir an çatıldığını gördü. 

"Uzun zamandır yurt dışındaydım, şirketimle diğer ortaklarım ilgilendi ama bu beni uzakta tutmaya yetmedi. Geri dönmeden önce detaylı bir inceleme yaptım. Suroğlu Şirketler Grubu oldukça dikkatimi çekti. Adı yıllardır iyi anılan, iyi projelere el atan bir şirketsiniz."

"Teşekkür ederim. "

"Sanırım pek kayda değer bir şey söylemediğimi düşünüyorsunuz. İlginizi çekemedim." derken Akın Karakurt gülümsüyordu. 

"Benim ilgimi çekmek oldukça zordur, Akın Bey. Kişisel algılamayın. Şirketimizle ilgilendiğiniz için ise teşekkür ederim. Detaylı bir görüşme yapmak istiyorsanız eğer, Ateş Suroğlu'nun gelmesini beklemek durumundasınız."

"Pekala. Asistanıma söyleyeceğim. İyi eğlenceler. Tekrardan ttanıştığıma memnun oldum." 

Akın Karakurt giderken Baran muzır bir tonlamayla Barış'a doğru konuştu. "Ne adam ama. Bence kaybetmiş sayılmazsın, ayağına kadar geldi." 

Barış hiçbir şey demedi. Onu ters bir bakışla ödüllendirerek Karaca'nın yanına doğru adımladı. Bu sırada onun gözünün de kendi üzerinde olduğunu görünce içten içe tebessüm etti. Biraz gergin görünüyordu. Ne sanmıştı, adamı cidden döveceğini mi? Bir parça komik sayılabilirdi. Ailesinden kimse yanında değildi, annesi ve babası uzakta bir kaç iş adamıyla görüşüyordu. Onlar olsa da dert etmezdi gerçi. 

Karaca ise o yaklaştıkça tedirginleşiyordu. Ciddi ciddi ona doğru geliyordu ve birkaç göz çoktan onları izlemeye başlamıştı. 

"Her zaman ki gibi şahane görünüyorsun." diyerek elini dudaklarına götürdü. Bu ufak ama yakıcı temas teninde rüzgarlar estirip bütün hücrelerini ayağa kaldırmıştı. 

"Çok kibarsın, teşekkür ederim."

"Sezen Hanım." Barış ona ufak bir hareketle başını eğerek selam verdi. Karşılığını da yine aynı şekilde aldı. Gözlerini tekrardan karşısındaki bu şahane kadına çevirdiği sırada da konuşmaya başladı.

"Biraz gergin görünüyorsun. "

"Söz konusu sen olunca alıştım denebilir." 

"Bu sefer ki sebep Akın Karakurt mu?"

"Sen sağı solu belli olmayan bir adamsın aslında ama evet. Ona pek dostça bakmıyordun."

"Ondan hoşlanmadım."

"İşte buna hiç şaşırmadım." 

Karaca annesiyle babasını kontrol ediyordu bir yandan da. Tedirgindi. Barış'ın yanında olmasını babası değil de annesinin kötü karşılayacağından emindi. Bunu fark eden Barış "Seni tedirgin mi ediyorum?" diye sordu. 

"Hayır, sadece insanların içinde konuşmak beni biraz geriyor."

"Baş başayken mi konuşmayı tercih ederdin?" derken ufak ama terbiyesizce bir tebessüm etti Barış. Genç kızın gözü açılırken hemen yanlarında duran Sezen'den utandı. Boynundan bir alev topu çıkarken kızgın bakışlarını karşısındaki adama sundu ama bu onun daha çok hoşuna gitmişti anlaşılan.

"Herkes bize bakıyor, rahatsız oluyorum." 

Çevrelerindeki kimseye aldırış etmedi Barış. O sırada da çalan şarkı o kadar güzeldi ki, müziğin tadını uzun zamandır alamayan bir adam olarak bu onu gülümsetti. Birkaç kişinin dans etmeye başladığını gördüğünde ise karşısındaki şahane varlığın gözlerinin içine bakarak "Dans et benimle." diye elini uzattı. 

Kendine uzanan ele bakan Karaca ise yutkundu. Ne yapması gerektiğinden emin değildi. Onun beklentiyle bakan gözlerine kıyamıyordu ama çevrede ki herkesin ona bakmasıyla da endişelendi. Öyle ki annesiyle kesişen bakışlar ise alev alıyordu sanki. Annesi kızgınlığını belli etmemeye çalışarak baksa da beceremiyor, başını olumsuz anlamında sallıyordu. Hatta bir an o kadar ileri gitti ki onlara doğru bir adım attığında babası onu tuttu. Kolunu ondan kibar bir hareketle kurtararak "Karaca sakın." diye dudaklarını oynattı ama artık çok geçti.

Karaca da tam o an vermişti kararını. Elini onun güçlü ve sıcak avcuna bırakıp onu kendine çekmesine izin verdi. Neredeyse herkesin onlara baktığını hissedebiliyordu. Bedeninin gerginliğini hisseden Barış onu biraz daha çekti. Kulağına doğru "Onları unut, bırak bedenin dans etsin." dedi yumuşak bir tonda. 

"Bu o kadar kolay değil." Sesi o kadar ince çıkmıştı ki Barış biraz zor işitti onu. Ellerinden birini onun sırtına nazikçe yerleştirip çıplak deriyle karşılaşınca içinden bir küfür savurdu. Sıcaklığı tüm parmaklarından akıp bedenine sızmıştı sanki. Parmaklarını kıpırdatmamak için kendini güçle tuttu. Diğer eli ise onun küçük elini tutuyordu. O parmakları tek tek öpme isteğiyle doldu içi. Ama burada değil..

Onu biraz daha çekti kendine. Göğsü göğsünde, güzel yüzünü ise rahatça görüyordu. Onu hissedecek kadar yakındı. Onlara bakan meraklı gözleri ise umursamadan bu güzel anın tadını çıkartacaktı. Bakışları onunla kesişince gülümsedi. Bu bir çocuğun ilk gülümseyişi gibi sevimli ancak kanı kaynayan bir erkeğin gülüşü gibi de yaramazdı. 

"Bana öyle bakma."

"Nasıl?"

"Böyle işte. Sevimli misin yoksa.."

"Yoksa?" 

"Tehlikeli misin anlamıyorum. Seni zaten anlamıyorum, bakışlarını nasıl anlayabilirim?"

Onu biraz serbest bırakıp kollarının arasında döndürdü Barış. Ufak bir sertlikle onu kendine çektiğinde yüzleri birbirine değecekti neredeyse. Yumuşak göğüslerinin kendi göğsüne çarpması kabul etmeliydi ki çok hoş olmuştu. Saçlarından gelen koku ise kanını kaynatmaya yeterdi. 

"Farklı kokuyorsun. Parfümünü değiştirmişsin."

"Ben değiştim. Tamamen."

"Onu görüyorum."  

Aralarında kısa bir sessizlik oldu. Kollarındaki kızın gergin bedeninin biraz olsun gevşediğini hissedince mutlu oldu genç adam. Bu dudaklarına da yansırken insan içinde olduklarını umursamadan yüzünü onun saçlarına doğru eğdi. Bu pek çok kişi için farklı bir anken Karaca kızması gereken yer de mest olmuştu. Onun saçlarını kokladığını, birbirlerine değen bedenlerinin uyumlu sıcaklıklarının tadını çıkarmakla meşguldü. 

"Birkaç dakikalığına herkesi unut. Geriye bir tek ikimiz kalalım."

Öyle de oldu. Karaca gözlerini yumup kendini onun ellerine bıraktı. Özlediği, onun için ağladığı bedenin sahibinin kollarında bir senenin ardından huzuru buldu. Birkaç dakika için bile olsa sadece kendisi ve onun varlığını bildi. Müziğin ritmine kendini kaptırmışken onun kollarında olmanın keyfini sürdü. 

Barış, dünya üzerinde aşık olduğu tek kadını kollarının arasında her şeyden uzak tutarak severken ondan mutlusu yoktu. Şu an anlıyordu ki bir sene boyunca o denli büyük bir hata etmişti ki.. Bunun adı huzurdu. Bir müddet konuşmadı, ikisinin nefes alışverişlerinin ve müziğin sesinin dışında hiçbir şey duyulmuyordu. İkisinin de yüzünde ufak ama tatlı bir tebessüm mevcuttu. 

Onlar huzurun tadını çıkarırken şarkı yavaş yavaş sona yaklaştı. İkisi için de bir asırmış gibi gelen bu bir kaç dakika bitti nihayet. Birbirlerinden uzaklaştıkları sırada Barış bir şeyler için daha fazla geç kalma niyetinde değildi. 

"20 dakika sonra benimle üst katta buluş." 

Elini öperek geldiği gibi geri gitti Barış. Karaca onun ardından bakarken yarım bırakılmış gibi hissediyordu ancak içi huzur doluydu. Onun Baran'ın yanına gidişini ve birkaç iş adamıyla konuşmasını izleyerek kendi masasına geri döndü. 

"Vay canına! O da neydi?"

"Lütfen bir şey söyleme."

Sezen gülerek "Ben bir şey söylemem ama o ne dedi? Benden kurtulamazsın giderken bir şey dedi ve sen de irkildin." diye konuştu.

"20 dakika sonra onunla üst katta buluşmamı istedi."

"Sen ne dedin?"

"Hiçbir şey."

"Ee peki gidecek misin?"

Kendisine beklentiyle bakan arkadaşına verecek bir cevabı yoktu maalesef. Sanki kalbini ortadan ikiye ayırmışlardı da o önce hangisini tutacağını bilmiyordu. Uzun zaman sonra kendini eski günlerde ki gibi mutlu hissetse dahi buna verebileceği bir cevabı yoktu. Tıpkı ona umutla bakan Barış'a da ne demesi gerektiğinden emin olamadığı gibi..

*-*-*-*

Canlarım umarım bölümümüzü beğenmiş ve OY vermişsinizdir. :) Sorularıma geçiyorum. 

//Sezen'i vuran adamı Baran bulursa ne yapacağını iki kızımız da bilmiyor ama Karaca tahmin ediyor.Onların nasıl bir hayat yaşadığını da biliyor.Sanırım hayatı boyunca bu tarz bir hayatı kabullenemeyecek?

//Akın Karakurt-Barış Ataman tanışması?

//Karaca ve Barış'ın konuşması, dansı, bu sahneler de ne düşündünüz?

//Annesi ne fena kadın bir ara ben bile yanlarına gidecek sandım.:D

//Sizce Karaca, Barış'ın yanına gidecek mi

Görüşürüz haftaya CUMA! xoxo

Continue Reading

You'll Also Like

5.1M 281K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
9.2K 406 100
"Unutma bayım, biz aynı kaderin yazılmayan dizeleri, aynı şehrin uyuşmayan semtleriyiz. ve sen bayım, kalbimdeki çıkmazın; devrim kısımı...
1.1M 46.1K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
324K 5.5K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...