Salonda fink atarken sadece düşünüyordum. Kapıda kilitli değildi ama kaçamıyordum. Bir yanım onunla kalmak bir yanım gitmek istiyordu.
Ama gitsem bile nereye gidecektim ki?
Ne bir arkadaşım vardı ne de akrabam..
En iyiysi kalmaktı. Belki çalışırsam para kazanıp gidebilirdim buradan. Sanırım şimdilik en iyi planım buydu.
Göktuğ ben odadan çıktığımdan beri çıkmamıştı. Merak etmiştim ona tokat atmıştım. Üstelik şimdiye gelip bana bağırıp çağırması gerekirdi. Hatta öldürmesi...
Kendimi siyah koltuğa atıp gözlerimi kapattım. Ama benim gözlerimin kapanmasıyla kapının çalması bir oldu.
Oflayarak kalkıp kapıya yöneldim ve kapıyı açtım.
Oda neydi öyle!
Kapının önünde katologlardan fırlamış bir afet vardı. O kadar yakışıklıydı ki, yapılı saçları uzun boyu Göktuğa göre daha açık saçları vardı. Üstelik çokta sempatikti.
"Buyrun" diye fısıldadım. Resmen küçük dilimi yutmuştum. Üstelik bende bıraktığı etki çok farklıydı. Büyülenmiştim.
Beni görünce suratı birden asıldı ve içeriye bir adım attı. Korkmuştum bende bir adım geriye attım.
Duvara yapıştığımda elini yanağıma götürdü ve okşadı. "Seennn" diye fısıldadı.
Gözlerimi irice açıp "Evet ben" diyip kaşlarımı kaldırdım. "Senn çok güzelmişsin" dediğinde şoka uğramıştım.
Ne yani oda mı benden hoşlanmıştı? Ama farklı olan bir şey vardı. Dokunduğu yer Göktuğun ki gibi cayır cayır yanmıyordu. Üstelik heyecanlı da değildim. Sadece çok etkilenmiştim. Allah var yakışıklı bebeydi.
" Göktuğ nerede" diye soludu ve elini yanaklarımdan çekti. "Bilmiyorum" diye tısladım. Onun adını duymam bile sinirlenmeme neden oluyordu.
"Ne demek bilmiyorsun evde olduğunu söyledi sevimli kelebek" dedi ve elini bu sefer saçlarıma koydu. Uzaklaşan bedeni tekrar yaklaştı.
"Bilmiyorum dedim ya ben onun bekçisimiyim" diyip kaşlarımı kaldırdım. Zaten sempatik bir yüzü vardı birde dokunuşu değişikti.
İlk defa gördüğüm bu adamı sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Güvenli bir yanı vardı sanki. Göktuğ gibi ondan korkmamıştım.
"Pekala sevimli kelebek" diyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve masum bir öpücük kondurdu. Kaskatı kesilmiştim. Ne itebiliyordum ne de bir tepki veriyordum.
Göktuğun öptüğü gibi hissetmememiştim. Siktir et Göktuğu kızım Esila... diyip kendime geldim.
Sonra tam onu itecekken "Sanırım sana aşık oluyorum" dediğinde bir ses duyuldu. İkimizde kafamızı çevirdiğinde Göktuğ elindeki çerçeveyi yere düşürmüştü. Hangi ara gelmişti buraya.
Gözleri ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Ellerini ise yumruk yaşmıştı. "Heyy dostum" diyen yabancı elini Göktuğun omzuna indirdi. Göktuğ hala ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu.
"Sanırım buraya taşınacağım, sana çok teşekkür ederim dostum hayatımın aşkını buldun bana" diyince ağzımdan küçk bir "Nee!!" diye bir inilti çıktı.
Ne demekti bu şimdi hangi ara aşık olmuştu bu çocuk bana pes yani.
Yanıma tekrar gelip elimden tuttuğunda ona gözlerimi çevirip "Bırak beni" diyip elimi ondan kurtardım. Göktuğ sinirlenmişti ama bu sefer kendini toparladı ve önce yabancıya sonra bana baktı ve "Senindir Ege" diyip sırıttı.
Neeeeee!!!
"Onu mutlu edeceğime emin olabilirsin dostum" dedi ve bana döndü. İsmini öğrendiğim Ege ye bakıp sırıttım.
Madem kendi kafasına göre iş yapıyordu. O zaman bende onun kurallarına göre oynayacaktım.
Bende Esila isem senin bu yaptıklarına pişman ederim..
Göktuğun suratına bakıp "Sanırım bende sana aşık oluyorum" diyip kafamı Ege ye çevirip yanına bir adım attım.
"Kucağına al beni" diyip fısıldadım. O beni kalçalarımdan yakalayıp kaldırdığında bende bacaklarımı sırtına sardım ve gülümsedim.
Tek gözümle Göktuğa baktığımda hem şaşırmıştı hem de yüzünde ne olduğunu bilmediğim bir üzüntü vardı. Egeye çevirip gözlerimi ve elimle yüzünü avuçladım ve dudaklarına yapıştım.
Acemice onu yöpüyordum. O ise biran sırıtıp beni kendine bastırdı ve sertçe hatta şehvetle öpmeye başladı.
Yaptığım doğru değildi biliyorum ama bana başka yol bırakmamıştı. Geri çekilip derin bir nefes aldım ve kahkaha attım.
"Sevgilim" dedi ve burnunu boynuma eğdi. Evet resmen onun sevgilisi olmuştum Hemde ilk sevgilim, ne kadar bunun sevdiğim kişi olmasını istesemde olmamıştı.
Yerinde sendeleyen Göktuğa baktım. Mutfağa gitti ve "yemek yiyelim" dedi. Çok tuhaftı ama çözememiştim.
Bedenimi hemen ondan ayırıp yere usulca bıraktım kendimi "Ben Esila" diyip gözümü kırptım. Oda bana göz kırpıp mutfağa gitti.
Bende odama gidip yerdeki şeyleri toparladım. Ve kendimi yatağa attım. Anlamıyorum hem beni öpüyor hemde kolayca başkasına senindir diye biliyordu.
Beni sevmediğini hatta nefret ettiğini biliyordum ama neden beni yanında tutmuştu? Ege ye sevgili olmam için mi?
Olamazdı. Ege fazlasıyla yakışıklı cocuktu. bana kadar bir sürü kız vardı. Peki ben ne yapmıştım?
Sırf bir inat için az önce onunla sevgili olmuştum. Ellerimle saçlarımı çekiştirdim ve yatakta dönmeye başladım.
Nasıl bir hayatım vardı böyle. Hiç tanımadığım bu insanlara nasıl güveniyordum?
******
"Esilaaaa" diye bağıran sesle gözlerimi açtım. Uyuya kalmıştım demekki hızla yatağımdan doğruldum ve odadan çıktım. Hava karamıştı ve ben kaç saattir burada uyuduğumu bile bilmiyordum.
"Hadi yemeğini ye" diyen Egeye gülümseyip mutfağa gittim ve masanın üstünde duran yemeği kaşıkladım.
Nefistiii... Göktuğ gerçekten süper yemek yapıyordu. Acaba nerede öğrenmişti yapmasını.
Sahi o neredeydi. Yediğim yemeğin tabağını makineye koyup salona geri döndüm. Ege bacaklarını sehbaya uzatmış tv izliyordu.
"Göktuğ nerede?" diye fısıldadım. O ise bana kafasını döndürüp gülümsedi ve "Hazırlanmaya çıktı canım" dedi ve sonra tekrar "ha bu arada canım dışarı çıkıcaz ve sevgili olmamızı kutlayacağız kapının önünde poşetler var. hadi hazırlan" dedi gülümseyerek. Ne kadar da tatlı bir suratı vardı. Üstelik gülümsemesi o kadar çok yakışıyordu ki...
"Nereye gideceğiz"
"Gidince görürsün hadi hazırlan" dedi ve gözlerini rekrar televizyona çevirdi.
Heycanlanmıştım. Dışarı çıkacaktık, kesinlikle güzel bir akşam geçirmeliydim. Kapının önünde duran poşetleri alıp odama gittim ve hepsini yatağın üstüne boşalttım.
Aralarında gündüz sipariş ettiğim elbisem ve ayakkbılarımda vardı. Nasılda hemen gelebilmişti?
İçimdeki heyecanı bastırıp elbisemi üzerime geçirdim. Üstüme tam oturmuştu. Odadaki dolabın karşısına çekip kendimi süzdüm. İlk defa böyle bir şey giyiyordum. Ve ben bile kendime aşık olmuştum.
Saçlarımı tepeden bir topuz yaptım. Arkamı döndüğümde kapanmakta olan yarama baktım. Ama umrumda değildi. Bu gece bu elbiseyi giyecektim.
Yüzüme allık ve rimel sürüp ayağıma o meşhur ayakkabımı giydim. Biraz odanın içinde gezinip alıştıktan sonra odadan dışarıya çıktım.
Kapının önünde dikilen Ege ve Göktuğ gözlerini bana çevirdiğinde şok olmuş bir şekilde bana bakıyorlardı.
İçimdeki gülümsememi bastıramadım ve bir kıkırtı çıkarttım.
"Esila sana çok güzelsin demiştim o lafımı geri alıyorum sen bir meleksin" dedi Ege ve yanıma gelip yanağıma bir öpücük kondurdu.
Ona gülümseyip "Sende çok yakışıklısın" dedim ve gözlerimi Göktuğa çevirdim. Hala beni süzüyordu.
Ege elimi tuttuğunda Göktuğa "sende öylesin bay ego!" diyip omzuna bir yumruk attım.
Kendine gelip "Öyleyim" diyip sırıttı ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Bizde arkasından onu takip ederek arabaya yöneldik.
Umarım beğenmişsinizdir arkadaşlar..
Ayrıca resimde Ege var :)
Kendinize cici bakın, İyi Okumalar...