KARTAL TİMİ ( ASKIDA )

By lalipop123

390K 18.9K 3K

Her biri birbirinden cesur 6 asker. Edis Taner Yiğit Kutay Hazar Ve timde ki tek kadın asker Gökçe. Gökçe'nin... More

TANIŞMA
1.BÖLÜM:
2.BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9.BÖLÜM
10. Bölüm
11. BÖLÜM
12.BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18.BÖLÜM
19. BÖLÜM
20.BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
DUYURU
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. Bölüm
31.BÖLÜM
32. BÖLÜM:
33.Bölüm
34 : BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37 BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
DUYURU
42. BÖLÜM
43.BÖLÜM
44 . BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM

45. Bölüm

2.8K 199 56
By lalipop123

 Silah sesiyle birlikte yattığım yerden hemen kalkmıştım. Ediz beni beklemeden odadan çıkarken hemen arkasından ben ve Yavuz da çıktık. Koridorda ki insanlar koşarak odalarına girerken biz sese doğru ilerliyorduk.

Girişe geldiğimizde güvenlik görevlisinin yerde kıvrandığını görünce elim hemen belime gitse de Ediz elimi tutup silahımı çıkarmamı engelledi.

"Dur hemen kimliğimizi belli etmeyelim çok sivil var olası bir çatışmada yaralılarımız olabilir. Sessizce halletmek en iyisi. " dediğinde kafamla onaylayıp Yavuza döndüm.

"Yavuz sen bizimkilere haber ver." 

Yavuz yanımızdan ayrıldığında içeriye üç kişi daha girmişti. Hızlı hareketlerle kapıyı kapatıp kilitledi. 

"Şu dakikadan itibaren hepinizi rehin alıyorum" deyip büyük bir öz güven patlaması yaşarken Ediz ile aynı anda gülerek birbirimize baktık. Rehine mi? Hem de bizi. Bugün fazla mı eğlenecektik ya. 

"Gökçe burası sende içeriye giriyorum ben içeriye gelecekler kontrol için hallederim ben onları."

"Tamam Yavuz sende de birazcık silah varsa onları da getir" 

"En son sen almıştın ama bir bakayım "

"Kirli çıkısın sen Yavuz. Sende olmayacak da kimde olacak."

İkisi dikkat çekmeden içeriye girdiklerinde ben girişte diğerleri gibi korkmuş gibi etrafı inceliyordum. Ediz'in dediği gibi içeriye dört kişi girmişti. Yanımızda da üç tane vardı.

Acemi oldukları yüz kilometre öteden bile anlaşılıyordu. İşimiz kolaydı. Tek korkum onların korkup silahlarını sivillere kullanmasıydı ki gördüğümüz gibi güvenlik görevlisini vurmuşlardı bile. 

Girişte bulunan herkesi bir yere topladıklarında çevremde silahtan başka kullanacağım alet aradım. Çekmecelere ulaşabilirsem neşter ya da iğneyle işimi silah kullanmadan halledebilirdim. Yaralı olan güvenlik görevlisini de  bizimle birlikteydi. 

Bacağından vurulmuştu kurşunun çıkıp çıkmadığını da sadece kanayan bir bacaktan anlayamıyordum. Öldürücü bir yara olmasa da can acıttığı belliydi. Tecrübeyle sabit arkadaşlar. Acıtıyordu!

"Yaralıya bari bakın adam ölürse ne olacak" sesimi olabildiğince endişeli çıkardım. Terörist anında bana dönüp sonrada kararsızca görevliye baktı.

"İki hemşire ilgilensin en azından kanamasını durdururlar. İçeri gitmezler burada hallederler"

"Tamam siz ikiniz hemen ilgilenin adamla"

Hemşireler güvenlik görevlisi ile ilgilenirken ben de sesimi çıkarmayarak diğerlerinin yanına geçtim. 

"Bak görüyorsunuz değil mi şuan o adamı kurtarıyorum ama o çok sevdiğiniz askerleriniz sizin ne halde olduklarını bile bilmiyorlardır. Kahraman diye ortalıklarda geziyorlar birde."

"Şuan bu durumda olmamızın sebebi senken askerlerimize ne bok atıyorsun şerefsiz. Hem kahramanlar tabi, sizi gebertip leşlerinizi dağda bırakıyorlar. Bizi, milletimizi, devletimizi koruyorlar.  Sizin gibi kendilerine kahraman da demiyorlar " 

Arkalarda oturan genç bir çocuk konuşmuştu. Çocuğun karşısındakine meydan okuyarak bakması hoşuma gitmişti. Terörist çocuğa yaklaşınca bu sefer sağ da ki bir kadın konuştu. 

"Yaklaşma çocuğa doğrular acıtır tabi "

Terörist sinirle kadına yönelince çömeldiğim yerden ayağa kalktım. Kalktığımı  görünce bu sefer de sinirle bana dönmüştü.

"Lan sizde ki bu güven neden kaynaklanıyor. Hepinizi gebertirim otur lan yerine" silahı belinden çıkartınca gülümsedim. 

"Senin gibilerden korkan senin gibi olsun" dediğimde genç tekrardan konuştu. 

"Ah! Bu ağır oldu ama " dediğinde güldüm. 

"Doğru ağır oldu cidden." kafamı aynı anda sallayıp önüme döndüğümde sinirden deli olmuştu üçü de . 

Kudurtmak mı en alası be. Bu sefer üçü de üzerime gelirken birisi önüme geçip beni arkasına aldı. Bu hareket karşısında şaşırmıştım genelde birilerinin önüne geçen taraf hep ben olmuştum. Şimdi birinin önüme geçmesi garip gelmişti.

 "Yavaş lan. Aşağılıksınız da bunu bu kadar belli etmeyin bir kadının üzerine yürünür mü hem de hamile bir kadının üzerine hiç yürünmez."

"Çekil önümden sıkacağım şimdi kafana" 

"Sen kimin kafasına sıkıyorsun lan "

Gencin önüne bu sefer de diğer kadın geçti. Şuan en arkada ben önümde genç bir çocuk onun önünde de bir kadın üç teröriste kafa tutuyorlardı. Türk olmak buydu işte. Her ne olursa olsun kendi vatandaşını korumaktı. 

Gencin kolunu tutunca bana döndü. Güvence verircesine göz kırpıp önümden çektim. Kadın hala sinirle konuşuyordu. 

"Tamam sakin olalım öncelikle " deyip kadının önüne geçtim.

"Sen arkamıza geç canım hamilesin "

"Sizin canınız daha önemli lütfen "

"Olmaz öyle şey bu üç çapulcuya yem mi olacağız " diye sinirle konuşunca  terörist hızla kadına hareket yaparken kolunu tuttum. 

"Hop lan ağır ol." dememe kalmadan diğerleri de harekete geçmişti. Kolunu tuttuğum teröristi hızla tekme atarak uzağa fırlatmıştım. Arkamdan atak yapacak teröriste  ben bir şey yapmadan diğer erkekler üzerine atlayarak halletmişlerdi. Diğeri korkarak bize bakarken ben sadistçe gülerek ona yaklaşıyordum. 

Korksa da yine de  kendini korumak için bir yumruk savurdu. Yumruktan kurtulup bu sefer ben yumruk atınca yere düşmüştü. Kalkmaya çalışırken yüzüne sert bir tekme attım. Terörist bayılınca kafamı kaldırdım. İlk fırlattığım tekrardan üzerime gelince masadan bulduğum bir şırıngayı hızla boynuna saplayınca boş bakışlarla yere yığıldı. 

"İçinde ne olduğunu bilen var mı?" 

"Merak etmeyin sakinleştirici olmalı. Masalarda sakinleştirici ve ağrı kesici iğnelerden başka bir şey bırakmıyoruz" sesi heyecanlı çıkan hemşireye başımla teşekkür ettim. 

Etrafıma baktığımda hepsinin yüzünde heyecan ve korku vardı ki bu çok normaldi. Normal de hiç silah bile görmeyen insanlar birden böyle bir durum karşısında elbet korkardı.  Elimi karnımın üzerine koyarak gülümsedim. 

"Sakin olun ben Kıdemli Üsteğmen Gökçe merak etmeyin kılınıza zarar gelmeden buradan çıkacaksınız. " dedim gururla. 

"Allah sizi başımızdan eksik etmesin yavrum" 

"Sizi de öyle teyze. Merak etmeyin bir arkadaşım daha burada her şey yoluna girecek ama öncelikle şunları uzun süre uyutacak bir şey lazım. Bağlarsak kaçma riskleri var. " sonlara doğru hemşirelere bakarak konuştum. Hemşire beni onaylayıp hemen çekmeceleri karıştırdı. Kısa sürede hepsine iğne yaptı. 

Hala Ediz den ses soluk yoktu. Gidip baksam iyi olacaktı. Üç tane yetmemişti bana birini zaten ben halledememiştim bile. 

"Şimdi hepinizden sakin ve sessiz olmanızı isteyeceğim. Arkadaşım içeride ona yardım etmem gerek. Merak etmeyin kimseye bir şey olmayacak."

Endişeli yüzleri ile sessizce beni takip ettiler karşıma çıkan ilk odaya belimden çıkardığım silahım ile ben girmiştim. Odada kimse yoktu. 

Kapıyı tamamen açıp hepsinin içeri girdiğinden emin oldum. Oda küçük olduğundan yeterince yer olmasa da şu anlık idare ederdi. 

"Ben çıktıktan sonra kapıyı kilitleyin buraya gireceklerini zannetmiyorum ama ne olur ne olmaz tedbir alalım biz yine de"

"Hamilesin sen de bizimle kal"

"Arkadaşım içeride bunlar bize bir şey yapamaz merak etmeyin" diyerek ikna edici tonla konuştuğumda üstüne bir şey dememişlerdi. Son kez yüzlerine baktıktan sonra odadan çıktım. Arkamdan kilit sesini duyunca ben de silahımı çıkarmıştım. 

Merdivenlerden yukarı çıkarken etraftan bir ses gelmiyordu. Biraz daha ilerledikten sonra boğuşma seslerini duymam ile daha hızla çıkmaya başladım. Büyük bir sesle merdivenlerden birisi düşüyordu. Gülerek yoluma devam ettim.  Ediz küçük koridorda iki kişiyi hallederken yukarıdan yardıma geleni de ben vurmuştum. Silahımı bu seferde diğerlerine doğrulttum.

"Teslim olun tabi arkadaşlarınız gibi tahtalı köye gitmek istemiyorsanız"

"Teslim olursak bizi öldürmeyeceğiniz nereden belli "

"Biz söylediğimiz sözü tutarız sizin gibi kalleş miyiz lan biz çökün dizlerinizin üstüne" 

Ediz'in dediklerini yapmalarıyla silahımı belime yerleştirdim. Hastaneye neden geldiğimizi bile unutmuştum bu salaklar yüzünden.

Yavuz koridorda elinde ipler ile gözüktüğünde güldüm. Temkinli olmak eşittir Yavuz demekti.  Elinde ki iplerin birini Ediz'i uzatırken diğeriyle kendisi bir teröristin elini bağlıyordu.

"Ben time haber verdim gelmek üzeredirler. "

"Her işi de biz halledelim zaten ya "

"İsyan etme şükür et ey mümin kardeşim" dediğimde yüzünü buruşturmuştu.

"Yemin ediyorum yeğenlerim için korkuyorum. Sen ve Hazar karışımı çocuklar tüylerim ürperdi!"

"Boş konuşma zevzek. Abim ve biricik yengemden efsane yeğenler gelecek"  diyen Ömür yanıma gelerek konuşmuştu. 

"Sen çok konuşma bücür" 

"Dedi gerzek. Ya yenge sen bununla kaç yıl beraber kaldın bakıyorum da hiç bir yan etkisi yok şükürler olsun rabbime sana bir şey geçmemiş."

"Allah'ım bunlarla uğraştığım yetmiyor bir de bu cadaloz ile uğraşıyorum sen bana akıl fikir ver yarabbim"

"Bol bol akıl versin lazım sonuçta" dediğinde Ediz sıkıntıyla Yavuza bakmıştı. Yavuz gayet keyifliydi.

"Sonunda benden başkalarıyla da uğraşıyor "

"Sizinle hiç uğraşamam gidiyorum ben yakışıklı askerler doluşur şimdi buraya onları keseyim azıcık. Gözüm gönlüm açılsın"

Söylene söylene yanımızdan giderken Ediz ve ben şaşkınlıkla arkasından bakıyorduk. 

"Her zamanki halleri zamanla alışıyor insan."dediğinde daha fazla bir şey dememiştik. Yerde ki ikiliyi kaldırıp aşağı indik. Merdivenlerin sonunda yatanı da bir hasta bakıcı yardımıyla girişe kadar getirmiştik. Girişin ortasında yedi baygın terörist yatıyordu. 

"Hemşireye söyleyelim de sana  bir serum bağlasınlar " 

"Gerek yok kendime geldim ben bana lazım olan tek şey biraz adrenalinmiş pek yetmedi ama olsun"

"Kızım sen ne istiyorsun ölmek filan mı?"

"Yok be böyle bir sürü terörist olsa biz de onların kafalarına sıksak pat pat diye. Ay aş erdim ben galiba." dediğimde ikili bana tuhaf bakışlar atsa da gerçekten şuan dağda olup teröristlerin kafalarını dağıtmak istiyordum.

"Bakmayın bana öyle bazı hamileler garip şeylere aş erebiliyormuş" dediğimde gülme sesleri ile arkamı döndüm. Tim gelmiş bile. Kime gülüyordu bunlar.

"Güzelim sen aş mı erdin " diye dalga edercesine konuşan Hazara kötü kötü baktım.

"Hepinizi itina ile döverim gülmeyi kesin "

"Tamam ya kızı rahat bırakın doğru söylüyor bazen hamileler garip şeyler aş erebiliyor." deyip beni savunan Yavuza öpücük attım.

"Ama terörist öldürmek isteyeni hiç duymamıştım. " deyip kahkaha atınca gülen yüzüm düşmüştü. 

Yavuzla birlikte diğerleri de ona katılırken Hazar kolunu omzuma atıp kendine çekti. Sen karına gül dalga et sonra sarıl oh ne ala memleket.

"Ben Tuna komutana iletirim güzelim sıkma canını sen" 

Gülerek bunu söylemesi pek inandırıcı olmasa da bir şey demedim. Siz gülün gençlik intikamım kötü olacak.

////////////////////////////////////////////////////////

Hastaneden serum yemeden çıkmama izin vermedikleri için herkes gitmiş geriye ben ve Hazar  kalmıştık. Serumumun bitmesini bekleyip öyle çıkmıştık hastaneden. Arada Ömür'ün yanıma gelip genç yakışıklı bir askere abayı yaktığını da söylemeden geçemeyeceğim. 

Söylediğine göre ilk görüşte aşktı. Tabi karşı taraf Ömür'ü görüp görmediği bile belli değildi. Aralarını yapmamı istiyordu benden ama asker  olduğu ve bizim karargahta olmasından başka elimizde herhangi başka bir bilgi yoktu. Neyse onu da hallederdik elbet. 

Eve gelene kadar Hazardan biraz akıl ve yanına sıkıştırılmış azar da yemedim değil. Ya anlıyoruz biraz aç kaldık ama abartma sende dimi canım. Biliyoruz hatamızı niye yüzüme yüzüme vuruyorsun. 

"Bugün bu yataktan kalkmak yok. Yavuz bir gün dinlenmeni söyledi. "

He birde bu vardı. Eve gelir gelmez beni yatağa yatırıp papağan gibi aynı kelimeleri söylüyordu.

"Anladın mı güzelim yataktan çıkmak yok"

" Anladım canım anladım da abartmıyor musun biraz? Hem Yavuz bu abartıyor işte tamam kendimi yorgun hissediyorum ama hep yatacak halim de yok yani" 

"Abarttığımız filan yok. Yatacaksın dedi mi yatacaksın.  Dinleneceksin yoksa Tuna komutandan yarın içinde izin isterim ki vereceğinden şüphen olmasın." yaptığı tehdit ile ellerimi bağlamıştı. Hain kostok.

"Tamam sen kazandın o zaman bize yemek yap acıktık biz" dediğimde yüzünü buruşturdu. Ne oldu Hazar beyefendi biraz önce yemek diye başımın etini yiyordun. Yap da yiyelim o zaman.

"Dışarıdan söyleseydik daha iyi olur. Sağlığınız için"

"Gerek yok ya bir makarna yap ama soslu olsun. Yanında da tavuk kızartırsan olur."

"Evde tavuk yok ki" dediğinde masumca gülümsedim.

"O zaman al benim yakışıklı koca yürekli sevdiğim. " dudaklarını kısa bir süre büzsede tabi ki kazanan biz olmuştuk. 

"Tamam ben hemen gelirim kapıyı kimseye açma "dediğinde  gözlerimi devirdim. Ciddi misin Hazar ya. Kaç yaşında olduğumu unutmuştu herhalde.

"Canım yabancılarla konuşmayayım istersen"

"Doğrusu bu ama "

"Hazar hadi canım git bana tavuk al şnitzel seviyorum  biliyorsun."

"Üç kilo alacağım anca yeter "dedi alayla, burada bana laf geliyordu ama bu tavuktu.

 En sevdiğim yemek. Üç kilo bize üç gün yeterdi işte buzluğa atar atar yerdik. Sorun yoktu.  Hazar istediği tepkiyi vermediğim için yanıma gelip saçlarımdan öpüp çıktı. Zaten kısa bir süre sonra dış kapının kilit sesi de gelince çıktığını üstüne üstelik beni eve kilitlediğini anlamıştım.

Allah'ım bütün deliler neden beni buluyordu. Mercimekler siz sakın babanıza benzeyeyim demeyin. Benim gibi akıllı azcık deli olun. Babanız gibi kafadan sıyrık değil tamam mı. Neyse bana benzemeseler bile daha üç buçuk aylık oldukları için ben onları yavaş yavaş kendimi benzetebilirdim. 

Canım yatmaktan sıkılmıştı telefon ile oynamak da yeterli gelmiyordu. Ne yapsam acaba makarnayı da ben mi yapsam. Gelince daha kolay olurdu hem. Üzerimde ki eşofmanı çıkarıp bir tane şort ve askılı bir badi giydim . Kafama da baş örtüsü taktığımda hazırdım. Bahar teyze öyle bir alıştırmıştı ki mutfağa girdiğin an o saçlarını örteceksin diye bu ne olursa olsun onun için öyleydi tabi artık benim içinde. Alt tarafı makarna suyu koymaya gidiyorum.

Mutfağa geçip hemen makarna suyunu koyup ocağı yaktım hızlı olması için tuzu attıktan sonra kapağını da kapattım. 

Hava kararmıştı bende karanlığı sevdiğim için ışığı açma gereği duymadan telefonum ile video izliyordum. Kapıdan sesler gelince hemen telefonu yastığın altına koyup gözlerimi kapattım. 

Hazar ayağa kalktığımı fark ederse yanardım ki ocakta ki sudan anlayacaktı. Bu yüzden uyuyormuş numarası yapmak en iyisi olacaktı. Kapıyı açmakta zorlanınca kaşlarımı çattım. Hazar akıllı sevdiğim anahtar ile kapıyı açmak ne kadar zor olabilirdi.Kapı açıldığında açtığım gözlerimi tekrardan kapattım.

Sessiz adımlarının sebebini anlayabiliyordum beni uyandırmak istememiş olabilirdi ama o zamanlar mutfağın ışığını yakardı. 

Yaklaşan adım sesleri ile ellerimi karnıma koyup bekledim. Ayak sesleri fazla geliyordu. Çatılan kaşlarımı hemen düzelttim.

"Abi burada bir kadın var hemen gitmemiz lazım" diyen yabancı ses ile bir an gözlerimi açmak istesem de açmadım. 

"Ne gideceğiz uyuyor işte sen alabildiklerini al hızlı olalım. Yatak odasına da iyice bak. "

"Abi kadın uyanırsa ne olacak."

"Tek bir kişiden mi korkacağız Necati hemde kadın icabına bakarız hızla ol sen. "

Sesler uzaklaşınca anında gözlerimi açıp derin bir nefes verdim. Benim  başım beladan neden kurtulmuyordu ya. Ellemesem mi diye düşünsem de bu düşünceden hemen sıyrılmıştım. Eğlence ikinci kez ayağıma kadar gelmişti kaçırır mıydım. Hem birazdan Hazar da gelirdi.  Zaten benim bir suçum yoktu bu sefer. Evim soyulurken ben uyuyayım mı canım.

Koltuktan yavaş hareketler ile kalkıp ilk Tuna amcayı  aradım. Hazar telefonunu evde unutmuştu. Birilerine haber vermezsem de kabak yine benim başıma patlardı. 

"Efendim"

"Komutanım nasılsınız? Bu saatte rahatsız ettim ama eve hırsız girdi de" olabildiğim kadar kısık sesle konuşmuştum ama Tuna amcanın çıkardığı ses sessiz olan evde yankı yapmıştı bile. Telefonu hemen kapatsam da buraya geldiklerini duyabiliyordum. 

Görüş alanıma iki siyahlar içinde girince hemen korkulu ifademi takındım.

"Siz de kimsiniz evimde ne işiniz var" 

"Misafirliğe gelmedik her halde. İlk girdiğimizde halledecektik bunu. Al şimdi ne yapacağız! " 

"Kocam birazdan eve gelir kaçsanız iyi olur"  gayet rahat konuşmama aldırmadan ne yapacakları hakkında konuşuyorlardı. Hey biz de buradayız niye bizi dışladınız. 

"Beni takar mısınız? Kocam gelecek diyorum kaçsanız mı artık."

"Kaçamayız bizim yüzümüzü gördü kadın direk ensemizden tuttukları gibi alır bizi askerler" 

"Ha onu bileydin " dediğimde yaşlı olan sinirle bana bakıp silahı yüzüme tuttu. Ay silah deyip kaçmam mı lazımdı.

"Kapa lan çeneni yoksa acımam sıkarım." 

"Sık lan sıkıyorsa " ben onu sinirlendikçe o yaklaşıyordu. Salak. 

Yeterli yakınlığa gelince hemen silahı ani bir manevrayla elinden aldım. Bana öküzün trene baktığı gibi bakınca gülümsedim. 

" Sen biraz uzaklaş sen de hemen ışıkları aç" dediğimde ikisi de korkudan dediklerimi anında yerine getirdi. Tek silahla geldiklerini anlamıştım diğerinin acemi olduğu belliydi zaten.

"Aferin size sen küçük olan ocakta makarna suyu var kaynamıştır su, hemen alt çekmecesinde de makarnalar var. Kelebek çekti canım. Kelebek makarnayı at içine biraz da yağ tuz. Hızlı ol mal mal bakma bana bekliyorum bir dakikan var "dediğimde ilk afallasa da hemen yanımızdan koşarak uzaklaştı. 

Büyük olanın şaşkınlığı geçmiş siniri yerini almıştı. Bana öyle bakıyordu ki sanki ben onların evini soymaya gelmiştim. 

"Ne bakıyorsun öyle ben mi dedim bizim eve girin diye. " 

"Hay aklıma sokayım buraya gireceğime çöp toplasaydım daha iyiydi " diyence bu sefer ben sinirlendim. O da ne demekti. Helal para ile haramı nasıl kıyaslardı. Alın teriyle kazanılmış parayı kötülüyordu piç.

"Ne diyorsun lan. Tabi ki de hırsızlık yapacağına kağıt topla daha iyi en azından hem alın terinle para kazanırsın hem de insanlığa bir faydan olur!" dediğimde yüzünde alaycıl bir ifade oluştu. 

"Siz ne anlayacaksınız otur evinde koca parası ye " dediğinde oturduğum yerden kalkıp silahın kabzasıyla bir tane çenesine geçirdim. Yerim lan istesem onu da yerim. 

Sizi ne ilgilendiriyor? Kadın çalışıp para kazansa hata evde otursa hata. Bu kadınlar sizi memnun etmek için mi geldiler dünyaya. Bunu bir türlü anlamıyorlardı ama tek tek de olsa çenelerine vura vura da olsa bir gün anlayacaklardı. 

Acıyla yere düşünce tekrar yerime geçtim. Küçük olan hemen yanına gidip kaldırdı. 

"Koydum abla makarnayı."

"Teşekkürler makarna sende sakın lapa olmasın ona göre. Salçalı olsun" dediğimde salak salak baksa da başıyla onayladı. 

Salonda ki çekmecelerden birisinde ip olacaktı. Kelepçelerim neredeydi benim ya. Neyse ip de işimizi görürdü. Kalın ipi büyük olanın üzerine atıp bekledim. 

"Neyi bekliyorsunuz bağlayın kendinizi işim gücüm yok bir de ben mi bağlayacağım" 

Bir kaç saniye duraksamanın ardından onları durdurdum. 

"Küçük sen kendini bağlama onu sıkı sıkı bağla senin işini unuttum ben ya."

"Ne işi abla"

"Ne unutkan çıktın sen ya makarna yapıyordun ya" 

Küçük olan artık alıştığı için mi bilmiyorum ama doğal karşılayıp hemen diğerini sıkı sıkı bağladı. Sandalyelerden  birini çekip bacak bacak üstüne atıp oturdum. Ah keşke bir de çayım olaydı o zaman değmeyin keyfime. 

"Abla makarna olmuştur gidiyim mi mutfağa"

"Git salçasını makarna suyu ile karıştır sos yap kuru olmasın bak ona göre " 

"Tamam abla"

Küçük olan mutfağa giderken ben alayla adama baktım. Kendisini beğenmiş birisi olduğu belliydi. 

"Ee kaç yıldır bu işi yapıyorsun " 

"Hiç saymadım ama ne kadar çalıştıysam bu salak kadar birisini yanıma hiç almamıştım." 

"Deme öyle ya. Pek becerikli belli" dedim alayla. Zaten sonrada konuşmamıştı. Atak yapamamasının sebebi silahı hala ona doğrultmamdı. Yoksa şimdiye kadar üzerime atlamıştı. Tabi öyle olsa da pek bir değişiklik olmazdı en azından benim açımdan. Ağzını burnunun kırıldığı ile kalırdı. 

"Abla hazırladım.  " Dediğinde gülümsedim. 

Hazar nerede kaldın ya. Ben eve gelen hırsızı halledip makarna bile yaptırmıştım ama hala beyefendi ortalıkta yoktu.  Siren seslerinin gelmesiyle hareketlenseler de silahı göstermem ile hemen yerlerine oturdular. 

"Oturun oturduğunuz yerde sıkmayayım ayaklarınıza. Hem gelen geldi nereye kaçmayı düşünüyorsunuz. Akıl var fikir var. Tövbe estağfurullah."

Küçük olan bembeyaz kesilmişti. Diğeri alışık olmalıydı ki ilk an hariç herhangi bir tepki vermemişti. Kapı bu sefer anahtar ile açıldığında gülümsedim. Hazar gelmişti. İçeriye koşarak gelen Hazara gülümseyerek silah olan elim ile selam verdim. 

"Hoş geldin hayatım. "

Arkasından askerler ve Ediz koşarak girince daha da gülümsedim. Ediz hala pijamalıydı. Askerler ikiliyi götürdüğünde Hazar hızla yanıma gelip sarıldı. Silahı elimden bırakamadığın için silah ile sarılmıştım. 

"Ben seni artık evde de tek bırakamayacak mıyım ya" 

"Oğlum bu saatte senin ne işin var dışarıda zaten hamile karın" 

"Lan zevkime çıktım sanki zibidiye bak birde akıl veriyor. Tavuk almaya çıktım" deyip ellerinde ki alış veriş poşetlerini gösterdi.

"Beyler beyler benim için kavga etmeyin lütfen akşam akşam keyfim yerine geldi. Seni yorduk ama Ediz. Bu halin ne ya "deyip en son gülmemi durduramamıştım. 

Üzerine bakıp suratını buruşturdu. 

"Sıçayım ya ne bileyim kızım eve gelince direk yattım babam kaldırınca üzerimi değiştirmemişim işte. "

"Tuna amca nerede "

"Evde " dediğinde ellerim ile yüzümü kapattım. Şimdi Bahar teyze ve Tuna amca bizi bekliyorlardır. 

"Anasını ya makarna yaptırmıştım boşa mı gidecek şimdi."

"Yaptırmıştım derken" Hazarın konuşması ile tatlı gülümsememi hemen suratıma koyarak başımı yan çevirdim. 

"Canım şimdi  ben acıktım bunlarda eve gelince küçük olana makarna yaptırdım inşallah güzel yapmıştır" dediğimde ikisi de bir an anlamsızca bana baktılar.

İçeriye koşarak tim girince onları unutup kahkaha attım. Hepsinin üzerinde pijama vardı ki Kutay'ın pijamaları kalpliydi. 

Ben gülmeyeyim de kim gülsün ahali.

///////////////////////////////////////////////////////////

Merhaba arkadaşlar. Evet biliyorum bölümü gerçekten geç yazdım. İş, finaller derken gerçekten bir an yazmayı mı unuttun dedim kendime. Yazamadım.

Yeni bölüm biraz geçiş bölümü olarak görün sonra ki bölümde artık başka olaylara geçiş yapacağız. 

Ömür kalbini bir askerimize kaptırdı gitti. Kim olmasını isterseniz benim aklımda bir isim var ama siz yine de kim olmasını istediğinizi yazın. 

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın yavrular.


Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 67.7K 51
"Zamanın gerisinde olanlar, zamanın ilerisinde olanlara ilelebet tutsak kalacaktır. Öyleyse çık ve göster onlara yaranı.Hâlâ kanayan taraflarını. Üst...
23.6K 1.1K 14
l Asker - Doktor l kurgusu ve aşk; Bazen nefes almak kadar kolay, bazen ise; sol göğüsüne saplanan kurşun kadar acıdır. Bu isimle yazılan tek kitap
219K 9.2K 25
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024
21.6K 1.3K 24
İlk askerî kurgum✨ Karanlıkla başlayan aydınlıkla son bulur mu?....... Cıvıl cıvıl bir kız çocuğundan yaşadığı şeylerden dolayı KARANLIK diye anılan...