16. Bölüm: "İçe dönüş, savaşa giriş."

146 21 91
                                    




ANNNNYEEEOOONNNNGGG
Bu kadar çabuk gelmemi beklemiyordumuz değil mi? Ben de beklemiyordum ancak bir önce ki bölüm sizi tatmin etmemiş gibi hissettim ve için hiç rahat etmedi.

Bu yüzden bu önemli bölüme bütün günümü yatırdım ve size bu bölümü getirdim.
İçsel savaşlara hoşgeldiniz gençler.

Yorumlarınıza ve beğenilerinize ihtiyacım olduğunu unutmayın tamam mı?

İyi okumalar.
İyi geceler.
💚




Mark Tuan

"Yugyeom ben çıkıyorum. Sen gidecek misin bir yere?" Yattığı odanın kapısını sessizce açıp ona seslendiğimde, "Bilmiyorum.. bilmekte istemiyorum. Uyumak istiyorum.. defol çık evden de ses yapma artık." uykulu bir şekilde kafasını yastığa bastırdığında gözlerimi devirerek odanın kapısını kapatmıştım. İnsan gibi soru sormuştum ve evimden kovuluyordum. Şaka gibi.

Zaten uykum vardı. Zaten kötü bir his ile uyanmıştım. Zaten sabahın körüydü. Bir de evden kovuluyordum.

Yine de ona çok takılmamalıydım bu konuya uyku önemliydi sonuçta. Ses yapmamam gerekirdi. O ses yaptığında cinayet işleniyordu bu evde o yüzden empati kurarsam o haklıydı biraz.

Bu yüzden evin ısısını biraz daha arttırdıktan sonra eşyalarımı da alarak daha fazla ses yapmadan  çıktım evden. Hava yağmurluydu. Soğukta biraz da. Üşütüp hasta olmasını istemezdim. Bu yüzden yükseltmiştim ısıyı.

Botlarımı da ayağıma geçirdikten sonra asansöre bindim. Şirkete gidiyordum. Bugün şirkete gittikten sonra Seulgi'yle buluşacaktım. Ardından da eve gelecektik ve sır gibi sakladığı şeyi artık öğrenecektim.

Jackson ise bugün serbestti. Tabii o boş gününde bile çalıştığı için evde ne tür toplantılarla gününü gün edecekti bilmiyordum. Sadece sabah görüntülü bir şekilde beni aradığında telefonu yüzüne kapattığımı hatırlıyordum. Alarm bile çalmamışken sabahın köründe aramakta neyin nesiydi. Bir de görüntülü aramıştı.

Ah.. aklıma gelmişken aramalı mıydım? Aramazsam bir kıyafet borcu daha çıkartırdı başıma ve bu sefer gerçekten bir daha üzerimden çıkarmamı öyle emrederse hiç iyi şeyler olmazdı o an. Bu yüzden aramalıydım. Hatta şimdi.

Garaja doğru ilerlerken telefonumun şifresini girip aramalara baktım. Son aramalardan üzerine tıkladım. Bir elimde telefon diğerinde belgeler ile kapıyı nasıl açacağımı sorgularken çok bekletmeden pat diye açtı telefonu.

Keşke AÇMASAYDIN BE ADAM! diye bağırsam çok yankılanır mıydı sesim?

Bu yüzden sessizce söyleyerek "Üzerine bir şey giy." Etrafta kimse var mı diye çevreyi gözetledim. Yoktu. Yine de kameralar vardı. Bu yüzden telefonu biraz yüzüme sokmuştum.

"Spor yapıyorum." Dedi. Bir baan doğru yükselip bir geri yatarak. Mekik çekiyordu ve telefonu da tam önünde bir noktaya sabitlemişti. Kısacası ağzıma ağzıma kaslarını sokuyordu. "Hava soğuk." diye ürettim sebeplerimi.

"Burası çok sıcak. Baksana terledim bile." Nefes nefese karnını işaret ettiğinde terlediğinden dolayı daha da görkemli görünen kaslarına baktım sadece bir iki saniyecik ama.

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Where stories live. Discover now