23. Bölüm: "İki ben; biri ben, diğeri sen."

175 22 64
                                    


hello.. biraz geç geldim biliyorum ama ben baştan uyarmıştım sizi. Dersler ve kişisel sorunlarım vardı.. demiştim..

Her neyse uzatmayacağım sadece bölüm sonunda yazdığım kısmı okumanızı istiyorum sizden..

Biraz merak uyandırıcı ve farklı ve uzuun bir bölümle geldim size.
Umarım beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmazsınız..
ay lav yu.

💚




"benim de sen de, ben de sendeyim." derdi.
Dışarıdan odun yığını gibi görünen ama içerinden bana çiçek açıp, meyve veren.



(konser günü)
Mark Tuan

"Day6 sahnede. Sahnenin ışıklarını kontrol edin. Merdivenleri de kontrol edin. Dönüşte bir kaza çıksın istemiyorum hadi!" Son son görevlilere söylendikten sonra kontrol amaçlı JJ Project'in odasına ilerliyordum. Artık Jinyoung'u kaçtığı için dövmeme çok az kalmıştı. Provalarda ikisinin de çok iyi anlaşıyor görünmesi ama sahne bitince uzaklaştıklarını görüyordum. Kör değildim. Jaebeom sahneyi hızla terk ediyordu işi bitince. Jinyoung'da  arkasından başka bir köşeye fırladığı için ikisiyle de konuşmak gibi bir zamanım olmamıştı hiç.

Yılbaşının haftasındaki izinden sonra full tempoyla aralıksız çalışmıştık. Üzerime düşen o kadar çok görev vardı ki artık cidden cesedimi merdivenlere bırakmak üzereydim.

Şirkette bulunan bütün idollerle ben ilgileniyordum.
"Mark bey arkadaki lambalardan birisi patlamış." ben kapıya yaklaşırken yanıma doğru koştu bir görevli. Gerçekten ne yapmamı istiyordu yani? "Ne yapayım şimdi de lamba mı olayım istiyorsunuz? Arkadaşlar böyle basit sorunları da mı ben halledeyim yani? Lütfen basit konuları aranızda halledin. O lamba Jackson sahneye çıkmadan takılmalı. Merdivenleri ekstra ışıklandırmalı istiyorum. Zemini de sabitleyin. Bir kaza çıkarsa cesedinizi alırsınız buradan. Hadi Marş marş!"

Son bir sinir patlamasından sonra odaya girdim. Jackson'ın ciddi bel ağrıları artmıştı. Ancak ne kadar uyarsakta dansına birkaç takla daha eklemişti. İlaçlar onu ne kadar ayakta tutabilirdi bilmiyordum. Şirketle konuşmama rağmen iptal olması imkansız gözüyle bakılmıştı bu yüzden ekstra endişeliydim.

Günlerdir en az ilgilendiğim kişi Jackson'dı. Birincisi uzak durmak istiyordum -o geceden sonra- ikicisi ise menajeri zaten benden daha da ilgiymiş gibi görünüyordu.

Bir ara yere dökülen suyu silerken Jackson arkamdan yaklaşıp "Mark ben de terledim beni de bir temizlesene." diye fısıldamıştı kulağıma. Ve ne zaman yanına gitmek zorunda kalsam böyle uğraşmalara devam etmişti.

Nadia elinde bir belgeyle bana yaklaştığında da aramızda oldukça soğuk bir konuşma geçmişti.
Jackson oldukça soğuk davrandığımı gördüğünde "Sorun benim burada olmam mı?" Diye sormuştu. Nadia'ya yardım etmeyeceğimi söylediğimde.

"Hayır." Onu oldukça sert bir şekilde reddettiğimde ise Nadia bu sefer aynı soruyu yöneltmişti bana.
"O zaman benim burada olmam?"

Ona da "Hayır." Demiştim ama aslında cevap evetti. Madem o kadar yetenekliydi neden hala Jackson'ın belgeleriyle ilgili benim yardımımı alıyordu? Gelip bana kendini övmeyi biliyordu. Yok şurada şunları okudum, yok Jackson'ın yemeklerinden uyku saatine kadar ben planlarım, yok çok kritik sözleşmeler benim sayemde ucundan döndü.. bik bik bik. Tonla şeyler anlatıyordu insanlarla.

Sonra da günün sonunda gelip benden yardım istiyordu. Nah. Verirdim. "Ee o zaman neden yardım etmiyorsun?" Vermemiştim de.

"Canım istemiyor." Diyerek reddetmiştim onu. O sinirle suratını asıp yanımdan gittiğinde ise Jackson'ın dudak altından güldüğünü görmüştüm.
"Kıskanıyor musun sen onu?" Demişti gülümsemesini saklamaya çalışarak ancak o kocaman sırıtışı engelleyememişti ve omzuna bir tane geçirmiştim ben de. "Neden kıskanayım? Ondan daha yetenekliyim diye egolanıyorum ben sadece." Ardından da dalga geçerek koltuktan kalkmıştım.

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum