11. Bölüm: "Geçmişin izleri, Gerçeğin rüyası."

188 23 64
                                    


Selam gençler. Geçiş bölümlerimizden birine hoşgeldiniz. Umarım bölümü beğenirsiniz. En kısa zamanda daha iyi bir bölümle yeniden buluşalım.

💚




Yugyeom


3 gün sonra
Saat: 16:57

"Efendim Jackson." İçeri girdikten sonra elimde ki dosyayı masaya fırlatmıştım. Ardından ise bunu fırlattığımı Bambam'in duysa kafamı patlatacağını hissederek geri döndüm ve okşayarak özür diledim dosyadan. Gece gündüz bu tasarımlar için çalışıyordu.

Emek kokuyordu emek.
Of canım istedi işte yemek.

"Mark'ın yanına gittin mi?" Bu gün içindeki 3. arayışıydı. İlki uyandı mı diye sormak, ikincisi doktor geldi mi diye üçüncüsü ise buydu. Gözlerimi devirerek Mark'ın odasına girdim. Bu çocuğun ölümlerden dönmek üzerinden olduğundan bile haberi yoktu. Tek yaptığı yüz üstü ölü gibi yatmaktı.

Sabaha doğru erken bir saatte geldiklerinde Mark'ın uykulu olduğunu düşünerek hiç sallamamıştım. Gözü kapalı sadece yatağını bulmuştu koklayarak. Jackson'da sen halledersin diyip gidince neyi halledeceğimi bilmeyerek öylece yatıp zırbarmış ardındansa hala uyuyor diye kalkıp gitmiştim evden. Bilseydim hasta olduğunu bırakır mıydım bu beyinsizi. 

Ta ki pazartesi günü yani bu olaydan tam olarak 36 saat sonra Jackson 'doktor çağırdı mı o' dediğinde fark etmiştim hasta olduğunu. O gün eve öyle bir gitmiştim ki o hızla kaptan americayla vs atsak ben yenerdim bence. Yakışıklılıkta da tek atardım zaten ona. Seulgi olsa kafama vurur sonrada zaten çarpılacaktın önce ben bir çarpayım dedim derdi.

Kapı çalmalarıma rağmen kapı açılmadığında artık cidden öldüğünü düşünmüştüm. Şifreyi girip odasına doğru da bir kaptan marvel gibi uçmuştum. Onu banyoda kustuktan sonra bayılmış halde bulmuştum. Aptal çocuk günlerdir bir şeyler mi yemiştin de kusmuştun bir de.

36 saattir evde tek başına ölmediği için cidden tanrıya şükretmesi gerekti. Ateşler içerisindeydi onu bulduğumda. Biraz onu soğuk su altında çin işkencesine maruz bıraktığımda ise tek yaptığı bir gözünü bile açmadan senin ben gelmişine geçmişine duş başlığı sokayım diye söylenmişti. Ardından ise elini vurmak için uzatırken yarı yolda tekrardan uyuyakalmıştı. Ya da bayılmıştı. Bilmiyorum bu aptal çocuk için ikiside aynı şeydi.

Bir şekilde zar zor da olsa yatağına yatırıp her zamanki doktorunu çağırmıştım. Doktor ona oldukça ağır bir serum vermişti. Yemek yedirmeye çalışmam gerektiğini söylememişti bile çünkü çok iyi biliyordu ki yediği ne varsa çıkartıyordu vücudu. Bu yüzden serumu oldukça ağırlaştırmış ve vücudunun besin ihtiyacını sağlamıştı.

Birkaç saat sonra ise Jackson çekimlerinden çıkıp gelmişti. Gelir gelmez elini Mark'ın tenine yerleştirmişti. Kendini suçlarcasına o gün onu götürmeliydim hastaneye işte. Aptal kafam. Sağlıktan daha önemlisi mi var diyerekten söylenip durmuştu. Ve şimdi üzerinden sadece iki gün geçmişti.

Şimdide onu kontrol etmeye gelmiştim. Mark'ın odasına girip başına elimi koyarken "Şimdi geldim. Hala uyuyor."

"Ölmüş olmasın o? Artık uyandır ve adam akıllı bir şeyler yemesini söyle. Eğer hala kalkmazsa da onu kovacağımı söyle."

"Tamam tamam ben halledeceğim. Sen gelecek misin?"

"Yeni işim bitti yoldayım."

"Anladım.. o zaman görüşürüz. Yani cenaze işlemlerini başlatacağım şimdi büyük ihtimal gömerken görüşürüz."

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Where stories live. Discover now