19. Bölüm: "Hoşgeldin, güle güle."

183 22 105
                                    


Anyeoooonnnng! Ben geldim.
Bu yeni bölümü size getirdim ama bu bölüm size bahsettiğim yılbaşı bölümü değil. O yılbaşı bölümü bir sonraki bölüm olacak. Aslında yılbaşına ikisini de yetiştirmeyi düşünüyordum ancak ev taşımam gereken bir takım sorunlar çıktı ve bu yüzden her şey karman çorman oldu. Bu bölümü bile çok yorgun bile olsam geç saatlere kadar yazıp bir an önce bitirmek istedim.

En en en kısa zamanda da yılbaşı temalı bölümümüz de gelecek ve o zaman 2021'e kucak açacağız.

Umarım gerçekten de iyi bir yıl olur.
Açıkcası bu yıl için pek ümitli değilim sanki her geçen yıla güzel geçsin diyerek girsekte geçmediğini anladım biraz. Her yıl daha da büyüyorum. Her büyümem de daha da zor şeylerle karşılaşıyorum.

Dünya desen iyi bir yere gitmiyor. Hepimiz gitmesini umuyoruz ama o umutlarımız dönüp dolaşıp bize giriyor. Ah yine karamsarlığımla doldurdum bakın satırları yine..

Sorry sorry.
Salıyorum şimdi sizi.
İyi okumalar.

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

💚




Mark Tuan



"Mark hyung biliyor musun çok önemli bir şeyi fark ettim evinle ilgili." Yugyeom, kucağında Dalkyum ile veterinere girdiğinde bende arkasından girdim. "Ne fark ettin?" Etrafa göz atıyordum o sırada. Oldukça şirin bir yerdi.

"salonunun, tavanın yüksekliğini yanlış yapmışlar." Dalkyum'u tanıdığını düşündüğüm bir görevlinin kucağına bıraktı. Sağlık kontrolü için getirmişti onu. Beni de zorla çıkartmıştı alışveriş yapalım diye. "Ne?" diye sordum kafam ona dönerken.

"Televizyonunun olduğu tavan var ya.. hah o işte. Soldan sağa doğru giderken onun yüksekliği artıyor." Evet tavanım eğimliydi, pencereye doğru tavanın yerden yüksekliği artıyordu. Böyle tasarlayarak içeriye daha çok ışık girmesi sağlamışlardı. "Yanlış yapma felan yok Yugyeom. Ayrıca bunu niye bu kadar geç fark ettin. Bilerek seçmiştim o evi, hatırlamıyor musun? Ah.. gerçi sen ilk önce odalara bakmıştın, ne de olsa orada yatacağım diye." Gözlerimi devirip tekrardan önüme döndüğümde gülerek kolunu görevlinin masasına koydu.

"Ah.. en çok kıçımı düşünürüm bilirsin."

"Bilirim. Bu arada o tavan bilerek öyle dizayn edilmiş, o binanın bütün evleri o şekilde. Pencere kısmı ekstra büyük olsun, içerisinin aydınlanması daha iyi olsun diye." Neden böyle bir konuşmayı yapıyorduk, neden böyle bir şeyi merak ediyordu anlamıyordum. Ancak Yugyeom'un boş yapması için bir nedene ihtiyacı olmadığını biliyordum. Bu yüzden çok zorlamadım beynimi. Zaten ölmüştü zihnimin içi, biraz farklı şeylerle meşgul olmam gerekti. Zaten sırf bu yüzden evden çıkmayı kabul etmiştim.

"Ee yukardakiler nasıl yaşıyor o zaman kaymıyorlar mı? O yamuk evde?" Sorduğu soru kulaklarımın içinden geçtiği an beynim acıyla kıvrandı. Hata yapmıştım. Bu çocukla dışarı çıkmakla cidden. Dakikasında pişman etmişti beni.

Oldukça sabırlı bir şekilde, bütün ciddiyetimle ona döndüm. "Yugyeom cidden ciddi bir soru soracağım. Benim yanıma gelirken, beynini nerede bırakıyorsun canım kardeşim? Ha ağırlık yapmasın diye bırakıyorsan bana bırak ben taşırım. Cidden, tek bir çizik bile olmaz üzerinde. Sözüm söz."

"Kalbimi kırıyorsun." dudaklarını büzerek önündeki formu doldurmaya başladığında söylenerek üzerimde ki montun ceplerine ellerimi soktum. Buz gibiydiler. "Kafanı kırmadığıma dua et. Günlerdir aynı koltukta yiyip içip sıçıyoruz ve şu dışarıya çıktığım nadir günlerden birinde benim kafamı dağıtacağına, kafamı daha da sikiyorsun*" Bu cümleyi sadece onun duyabileceği seste söylemiştim. "Ayıp ayıp. Soru sormakta suç sana." Kalemi ve formu önündeki görevliye verdikten sonra bana dönmüştü.

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt