Sezon 2 / 8. Bölüm: "Mor ışıklar altında, fanteziye doğru."

48 6 11
                                    








Pazartesi, ilk iş günü.

Mark Tuan



"Jackson daha gelmedi mi?" Günlerdir yok olmamla birlikte, döndüğüm ilk dakika da dosyalarca işin başıma kaldığını söylemek istiyorum. Masamın üzerindeki elliden fazla, en azı yüz elli sayfadan oluşan siyah dosyaları geldiğimden beri tek tek inceliyordum. Düzene sokuyordum, önemli olanları daha detaylıca incelemek için ayırıyor, gerekli imzaları atıyor, onayları veriyordum. Tabi, Jackson'ın imza atması gereken de onca dosya vardı. Bu günlerce şirketten çıkmamıştı hani, hayır anlamıyorum şirketteyken verseydiniz de imzalasaydı ne olurdu yani? Cezalandırdınız mı beni de gelir gelmez yığdınız başıma bu kadar dosyayı?

"Geç gelecektir bugün." diye mırıldandım kafamı kaldırıp kapıda bana bakan Jinyoung'a dönerken. Burnumun ucuna düşen gözlüğü de yukarıya ağır bir hareketle ittirmiştim. Yorgunluğumu fark ettiğinde, kapıda dikilmeyi bırakıp içeriye girmişti. "Kahve?"

"Çok iyi olur." Son zamanlarda aşırı derece kahve içer olmuştum. İçimdeki bazı istekleri sadece kafeinle susturabiliyordum. Kendimi ancak aşırı kafein ile dizginleyebiliyordum. Hala kahveyi pek sevmiyordum ancak muhtaçtım. Dinç durmak ve kendimi dizginlemek için bu kadarına da katlanabilirdim. Elimdeki dosyayı kenara bırakarak arkama yaslandım.

"Neden geç gelecekmiş? Herkesten önce gelirdi normalde? Şaşırdım."

"O zamanlar ben yoktum. Şimdi elinde olsa şirkete uğramaz." Bana uzattığı kahveyi elinden alarak yudumladım. O da geçip karşıma oturmuştu. "Kaçıyor yani senden.."

"Sanırım, biraz üzerine gitmiş olabilirim yılbaşında."

"Biraz?" İnanmayan bir ifadeyle kahve bardağını masaya koydu. "Ne yaptın da korkuttun?"

"Aklımdakilerin çeyreğini bile yapmadım... yapamadım yani. Gerçi yapmadığım halde böyleyse, eğer yapsaydım o gün kendini karın altına felan gömerdi heralde." Tam bir aptaldı. Ayaklarını kıçına vura vura Aimee'nin yanına gitmiş ve tüm gece de bir saniye olsun Aimee'nin yanından uzaklaşmamıştı.

"Jackson'a acımaya başlıyorum."

"Acımak yok Park Jinyoung, benim tarafımdasın unutma." Kalemimin ucuyla onu nişan aldığımda arkasına yaslanarak, "Ben tarafsızım." Diye söylenmişti. Şerefsizdi. Zor gün dostuyduk hani biz???

"Hainsin."

"Ben parama bakarım. Gelir kaynağım, canım patronum o benim." Kibirli ve gıcık bir ifadeyle bana bakmaya başladığında, masadaki kalemliği kafasına fırlatmaya kalkmıştım ki, o sırada içeriye en sevdiği koruması girdi ve buna engel oldı.

"Merak etme Markcığım ben sana bakarım," Jaebeom aralık kapıdan önce kafasını uzatmış ardından da gelip karşımıza yayılmıştı. "Ha Jinyoung'a da gözüm kayabilir arada ama olsun o kadar da," gözleri Jinyoung'a döndü ve sırıttı. "Yanıyoruz sonuçta."

Jinyoung'un yudumladığı kahvenin boğazında kalmasını salise salise izlemiştim. Bu çocuğun hala ona karşı panik butonu açık mıydı ya? Alışamamış mıydı, Jaebeom'un flörtleşmelerine.

Önce boğazını temizledi. Kulakları mı kızarmıştı onun? Çıldıracağım...

Oturduğu yerden doğrularak gözlerini ona dikti. "Senin işin yok muydu? Neden buradasın?"

"Var, hala var. Ancak gitmeden bir Jackson'a bakayım dedim. Ama yerinde yoktu sonrada buradan geçerken, kokunu aldım. Ve hemen dedim ki gitmeden bir göreyim de, enerji depolayayım."

"Hadi depoladığına göre git."

"Yoo, henüz depolamadım. Gel birlikte çıkalım da depolayayım. Karşı oda boş-" Pekala tamam, belki de önüme dönemliydim. "Öh-öm."

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα