8. Bölüm: "Gerçek mutluluklar."

166 25 28
                                    










Mark Tuan


"O zaman yeniden alıp bir daha yiyeceğim." Anna kapıyı açtığında kucağımdaki ufaklıkla içeriye girmiştik. İnatçı cümlesine karşılık ona dönüp alaylı bir bakış attım.

"O zaman kocaman bir fıçı ile sana o yeşil iğrenç tavuklu suyundan içirmemiz gerekecek Jackson. Bunu istediğine emin misin?" Yanılgıya düşer gibi saçlarını karıştırdı. Ardından yenilmiş gibi görünmemek için "5 dakika dolmadı." Diyerek salon olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerledi. Arkasından gülerek içeri girdiğimde Aimee'yi kucağımdan indirmiştim. Küçük kız kucağımdan indiği gibi annesine dönerek "artık hazırlanabilir miyim?" Diye sormuştu. Anna arkamızdan kapıyı kapatarak yanımıza geldi.

Aimee'nin saçlarını okşayarak "Imm.. bir düşüneyim.. Jackson saat kaç?" Jackson kendini koltuğa atmıştı. Kolundaki saate bakarak "10.40" Woah. O kadar geçmiş miydi gerçekten? Biz tam olarak ne kadar oyalanmıştık deniz kenarında?

Anna yüzündeki gülümsesini hiç silmeden önce Aimee'ye döndü: "O zaman izin veriyorum artık hazırlanabilirsin. Hey! Aimee her yeri dağıtacaksın bekle beni geliyorum." Ardından merdivene doğru Aimee'nin arkasından koşmadan önce bize döndü. "Gelecek kişilere 12 gibi kutlamanın başlayacağını söylemiştim. Dışarıda kutlamak için bütün alan süslendi zaten. Her neyse siz istediğiniz gibi takılın ben hazırlanıp geliyorum." Merdivenleri çıkmaya başladıktan bir iki saniye sonra tekrardan bana doğru döndü. "Ah bu arada Mark çatı katında ki solda ki oda sana ait. İstediğin gibi kullanabilirsin."

"teşekkür ederim, Anna."

***

Yavaş yavaş bahçe doluyordu. Evin bahçesinde ki denize bakan yerinde, hamakta oturuyordum. Anna gelen misafirlerle ilgileniyordu. Aimee ise yaşıtı olan arkadaşlarıyla bahçede koşuşturuyordu. Bahçe oldukça güzel bir şekilde süslenmişti. Jackson üzerini değişmek için odaya çıkmıştı. Bense üçüncü telefon görüşmemi gerçekleştiriyordum. Altıma siyah şortumu giymiştim. Üzerime ise beyaz bol bir tişört. Ayaklarımda beyaz spor ayakkabılarım vardı.

"Son olarak hangi şarkıları söyleyeceğini bildirmemiz gerektiğini söyledikler. Kararlaştırıp bana iletirsen en kısa zamanda onlara ulaştırırım. Onların da bu şarkıların üzerinde günlerce prova yapması gerekiyor biliyorsun." İsminin Yung-hee olduğunu bildiğim şirket görevlilerinden bir kızla konuşuyordum. Jackson'ın kısa bir zaman sonra gerçekleştireceği sahne için detayları halletmemiz gerekiyordu. Anladığıma dair bir sesle ona karşılık verdikten sonra "Şu an biraz meşgul ancak en kısa zamanda ben o listeyi sana atacağım." Etrafta göz gezdirdim.

Sonunda evin bahçe kapısından elinde iki içecekle çıkmıştı. Oldukça farklı gelmişti o an gözüme bu yüzden iki kere bakmak zorunda kalmıştım ve dikkatim dağılmıştı. "Hey Mark, orada mısın?" Yung-hee bana seslendiğinde gözlerimi ondan çekerek önüme döndüm. "Ah, kusura bakma. Ne demiştin?"

"O zaman haberleşiriz demiştim. Benim kapatmam lazım. Toplantıya geçeceğim de."

"tamam o zaman sonra konuşuruz. Teşekkürler." Yanıma bir beden kendini attığında telefonu kapatarak ona döndüm. Elinde ki soğuk içeceği bana uzattı. "Şirketten mi?" kafamı sallayarak arkama yaslandım ve pipeti de dudaklarıma götürüp tadına baktım. Meyveli soda hissi veriyordu. Tadı kötü değildi. "Tatildeyken bile rahatını bozuyorlar değil mi?" dedi hafiften bir gülümsemeyle. O da gözlerini denize dikmiş hafiften bacağını hareket ettirerek sallanmamızı sağlıyordu. "Tatilde olan sensin Jack. Ben hala görevimdeyim biliyorsun. Sen rahat olabil diye ben rahat olamıyorum." Bakışlarımı ondan çekmiştim ama böyle dediğimde bu sefer o bana dönmüştü.

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora