32. Bölüm: "Artık ipleri boğazıma bağlıyorum."

109 20 74
                                    



Yeni bölümle size merhaba diyorum. Açıkcası bu bölüm hakkına konuşabileceğim pek bir şey yok. Okuyup görün modundayım şu an. Bir yandan da sizi merakta bırakmak istemiyorum.

Bu arada son bölümdeki kısımda gelen kişiyle ilgili tahminlerinizi de gördüm :):) bakalım doğru mu tahmin etmişsiniz! :):)

İyi okumalar!









•••


Yazardan




"Sen, neden buradasın?" Küçük kız ortamın gerginliğini hissetmesin diye genç adam Aimee'nin omzuna dokundu. "Sen biraz bizi içeride bekler misin Aimee?" Aimee itaatkar bir tavırla başını sallayarak içeriye doğru koştuğunda genç adam doğruldu.

Doğrulduğunda tekrardan göz göze gelmişlerdi.
"İçeri almayacak mısın beni?" Diye sordu her zaman ki tebessümüyle. Diz kapaklarına kadar gelen kabanının ceplerine ellerini sokarken sormuştu bu soruyu.

Jackson cevap alamadığı için aynı tavırla ona bakmayı sürdürmüştü. Sanki duymamış gibi ona hala sorusunun cevabını bekler gibi bakıyordu. Genç adam, yüzündeki tebessüme son vermeden derin bir nefes aldı. "Çünkü artık ipleri elime almam gerektiğini düşündüm." Bu cümlesinin hemen ardından karşısındaki kişinin kaşlarının çatıldığını görmüştü. Ne düşündüğünü bilmek istiyordu ama ona söylemeyeceğini çok iyi biliyordu bu yüzden soğuğu hisseden bedeniyle hafiften titreyerek tekrardan yineledi soruyu. "İçeri almayacak mısın beni?"

Jackson, kalbinin acıyla burkulduğunu hissediyordu. Bu yüzü yakından görmeyeli çok olmuştu. O ışıltıyı hissetmeyeli çok olmuştu. Yine de alışmak istemedi bu duruma. Çok yabancı bir histi çünkü bunlar ona. Bu yüzden duruşunu bozmamaya çalıştı. "Benim şu an seni içeri almamam hatta senin buraya hiç gelmemen gerekiyordu."

"Neden? Arkadaşımın evine gelmem yasak mı?"
Dedi Youngjae.

Evet, Youngjae'ydi gelen.

Krem rengi kazağının üzerine giydiği kabanı, klasik pantolonu ve siyah ayakkabıları vardı. Arada zıplıyordu üşüdüğü için ama yüzündeki o sıcacık neşe hiç gitmiyordu. Açık kahve saç tutamları oldukça tatlı bir halde iniyordu alnına. Onları geriye doğru savurdu.

"A-arkadaş?" Jackson, işte bu sefer sesinin titremesine engel olamamıştı. İçine dolan tuhaf bir duyguyla cebelleşiyordu o an. Bu his ona özlediği bir duyguyu hatırlatmıştı. Yine de içinde ondan daha da büyük olan bir his vardı. Suçluluk.

"Evet. En yakın arkadaşımın evine bir kere bile gelmedim. Çok ayıp değil mi?" Onun rahatlığı Jackson'ı daha da zora sokuyor gibiydi. Dudaklarının arasından o isim döküldü zorlukla.
"Youngjae-"

Onun aksine Youngjae neşeyle andı onun ismini. "Jacksonnn!?"

"Lütfen, beni zorlama." Demişti çaresizlikle. Onun bu üzgün tavrı işte o an Youngjae'nin neşesini azalttı. Omuzları düşerken güvenilir bir tavırla; "Ben seni zorlamaya gelmedim buraya Jiaer. Sana nasıl hissettiğimi göstermeye geldim." demişti.

Jackson'ın ürkek bakışlarının üzerinde dolandığını fark eden Youngjae kendi etrafında döndü. Ama farkındaydı. Jackson onun görünüşünün değil, kişiliğinin nasıl değiştiğini sorguluyordu o sırada. Şu an Youngjae ile mi konuşuyordu? Bu gerçek miydi? O Youngjae miydi? Konuştuğu kişi, eskiden arkadaşı olan Youngjae miydi?

"Çok değişmişim değil mi?" diye sorduğunda önce cevap alamadı. Hafif bir baş sallama hissetti sadece ve tekrardan konuşmaya başladı. "Sen de çok değiştin Jackson. Hepimiz büyüdük ve artık çocukça hataların peşinde takılıp durarak, yıllarımızı mahvedeceğimiz yaşları geçtik. Ben artık âna odaklanıyorum, lütfen sen de öyle ol." Youngjae arkadaşının kollarından tutarak tekrardan tebessüm ettiğinde Jackson'ın gözleri dolmak için adeta yalvardı kendisine. Keskin bir yanma hissi vardı gözlerinde. Dolmak istiyorlardı ama izin vermiyordu Jackson. O sıcak gülüşü özlemişti. Ama buna hakkı yoktu ona göre. O hak etmiyordu Youngjae'yi. Onu buradan göndermeliydi. Onunla konuşmamalıydı. Yan yana bile durmamalıydı. Onun gülümsemelerini hak etmiyordu.

FOREVER: Manager | JARK (2. sezonu eklendi)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant