♣ 4.Bölüm ♣

1K 107 14
                                    


Eve geldiğimde oldukça yorulmuştum. Salona girdiğimde halam ve amcamı karşımda görünce çok şaşırmıştım. Aslında geleceklerini biliyordum ama bu kadar erken geleceklerini tahmin etmemiştim.  Annem ve babamla oturmuş televizyon izleyip sohbet ediyorlardı.

Onlara görünmeden odama çıkmak için yavaş adımlarla ilerliyordum ki,

''Ah Asel de geldi. Hoş geldin bebeğim benim. Bak kimler gelmiş, '' dedi annem amcam ve halamı göstererek. Onların yanına doğru ilerledim.

''Hoş geldiniz! Sizi buralarda görmek büyük şeref vallahi, '' dedim gülerek ve sarıldım onlara.

Akrabaların geneli sevilmez, hele de benimkiler hiç sevilmez. Ama amcam ve halam akrabalarımın içinde sahip olduğum mücevherlerimdi. Buraya gelmememiz için ellerinden geleni yaptılar. Birkaç günde olsa evimizde kalacak olmaları harbiden sevindiriciydi. 

Bu arada onlarda beni aralarına alarak öpücüklere boğdular.

''Ben üzerimi değiştirip geliyorum, '' deyip salondan çıktım. Evi çok güzel yemek kokuları sarmıştı. Yine Sevde abla muhteşem yemekler yapıp marifetini döktürmüştü şüphesiz.

Duş alıp güzelce giyindikten sonra kendimi yatağıma attım. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı galiba. Daha sonra boş gözlerle odama göz gezdirmeye başladım. Odamın eşyalarını seçerken çok dikkat ettim renklerine. Pastel renkler tercihimdi her zaman. Morun ve mavinin açık renkleri ve beyaz renk hakimdi odama. Pastel renkler beni çok rahatlatıyordu.

Yarım saat dinlendikten sonra okulum hakkında araştırma yapmak için bilgisayar masasına geçtim. Gerçekten okulum hakkında bilgi edinmeye ihtiyacım vardı. Çok merak ediyordum. Tırsmıştım da doğrusu.

Babamın inada binip özel okulda okumamı istemesinden dolayı bu okuldaydım. Tabii ki daha bir çok özel okul vardı ama babam araştırmış olacak ki bu okulu seçti. Umarım araştırmıştır. 

Arama çubuğuna 'İzmir Özel Mary Shelley Lisesi vikipedi' yazıp ilk çıkan siteye girdim ve sitede yazanları dışa vuran sesle okudum kendi kendime.

''Özel Mary Shelley Lisesi 1954 yılında Vanuatu ülkesinde bir ormanın derinliklerinde açılmıştır. İlk açıldığı yıllarda okulun ormanın içinde bulunmasından dolayı birçok şikayete maruz kalmıştır. Çünkü öğrencilerin birçoğu ismi konulamayan psikolojik hastalıklar geçirmiştir. Orman da nasıl bir eğitim verildiği hakkında hiçbir bilgi yoktur. Ve müdüre birçok kez öğrencilerin aileleri tarafından dava açılmıştır. Müdür ceza evine girmiş ve devletin elinde delil olmadığından dolayı kısa süre sonra serbest bırakılmıştır. 1974 yılında ise okul devlet tarafından yıkılmıştır. Altı yıl sonra 1980'de Müdür Acrisius Ganymede Türkiye-İzmir'e yerleşip okulunu tekrardan inşa etme kararı almıştır. Ve yine aynı ismiyle okulunu açmıştır. Fakat, orman yerine şehirden çok az uzaklıkta bir yer tercih etmiştir. Şuan okul öğretimini sürdürüyor. Yalnız, yasa dışı. ''

Bilgisayarı hızlıca kapatıp kendi kendime düşünmeye başladım. Ne de korkutucu bir lisede okumaya başlamıştım böyle! Eğer bunları aileme anlatırsam İzmir'deki son günlerim olurdu ve tekrar memleketimize dönerdik. Çünkü babam başka özel liseye geçmemle eminim ki uğraşmayıp, memlekete dönmemizi teklif ederdi. Artık yavaş yavaş düzenim oturmaya başlamışken tekrardan düzenimin bozulmasını istemiyordum. 

Devlet birkaç kere babamın hakkını yemişti geçmişte. Ve bu yüzden özel okulda okumamı tercih ediyordu babam. Büyük sorunlar olmuştu. Ve o günden bu yana hep bu şekil özellerde alıyorduk soluğumuzu. Her ne kadar bu durumdan şikayetçi olsam da. 

Keşke araştırma yapmasaydım, diye iç geçirdim. Daha sonra aşağıya indim.

Yemek hazırdı. Çok geçmeden yemeğe oturduk. Ufak tefek sohbetlerle yemeği bitirdik. Masayı beraberce topladıktan sonra salona geçtik. Tatlımızı yerken yine amcam soğuk esprilerini yapıyordu. Halam babama ve anneme dönerek;

''Bence geri dönün. Gerçekten çok yanlış yapıyorsunuz. Gurbet zordur. Yengem sıkıldığında nereye gidecek? Tanımıyorsunuz buraları. Batıda yaşam zordur, '' dedi.

''Doğru söylüyorsun Asiye ama zamanla buraya da ısınırız. Ve Urfa'yı unutacağız diye de bir şey yok. Söz konusu dahi olamaz. Fırsat buldukça geleceğiz memleketimize, '' dedi annem. Babamda annemi onaylarcasına başını salladı. Amcamla bende oturmuş el kızartmaca oynuyorduk ama bir kulağımız onlardaydı. Biraz saçma gibi gelebilir kulağa. Evet çocuk gibi oyun oynuyorduk. Amcamla aramızda dört yaş vardı. Bu yüzden arkadaş gibiydik.

Annemler konuşmayı bitirmiş olacak ki ayağa kalktılar. Ve herkes odasına çekildi. Ben de dinlenme fırsatı buldum. Yatağıma uzanıp pencereden yıldızları seyrederek Miley Cyrus-Wrecking Ball açtım, kulaklığımı taktım.

Nedendir ki bilmem ama onu hayal ettim.

Meriç'i..

İçimden öyle geldi.

Bilmiyordum.

Bilmiyordum işte.

Onu hayal etmek gelmişti içimden..

Orda Kal Portakal  Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang