♣ 15.Bölüm ♣

437 58 5
                                    

Müdürün o sözleri halen aklımdaydı. Her şey beni buluyordu zaten, öyle değil mi? Olanlardan dolayı zaten üzgündüm. Üzüntüm iki katına çıkmıştı. Gerçekten ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Müdür neden bu şekil davranıyordu? Böyle kötü davranmaktan zevk mi alıyordu? 

***

"Geç Aselciğim, " dedi.
Hocaya izin kağıdını bırakarak yeni gelen çocuğun yanına geçtim. Tek boş yer orasıydı. Dersin bitimine on dakika vardı. Ve hoca serbest bırakmıştı sınıfı.
"Selam Asel," dedi Eren.
"Selam, " dedim bıkkın bir şekilde.
"İyi misin? " diye sordu.
"İyiyim ya. Sorun yok sadece yoruldum. "
"Tanıştığıma memnun oldum Asel, " elini bana doğru uzattı. Tokalaştık.
Gözlerine bakmak istemiyordum. Gözleri çok farklıydı. Rengini çözmeye çalışıyordum.
Sarı. Yok ya, bal rengi. İç sesimle tartışıyordum resmen. Çok iyi birisine benziyordu. Ama belki de yine ön yargım ileride beni yanıltacaktı. Muamma.
"Bu okula neden geldin ki? Burada okunulur mu be kardeşim, " dedim Eren'e. Harbiden de merak ediyordum.
" Ya hiç sorma iş- ''
"Arkadaşlar çok gürültü ediyorsunuz. Açın kitapları! " Herkes oflayarak kitapları açtı ve o anda zil çaldı. Kendimi direkt bahçeye atmak istiyordum. Hava almaya çok ihtiyacım vardı. Erva'nın yanına gittim. O da yalnız oturuyordu.

"Selam biriciğim, " dedi.
"Selam aşk. Nasılsın? "
"İyi ya ne olsun. Sizin sınıfa meteor düşmüş diye duydum." Eliyle karşı bankı gösterdi.
Eren'in çevresini kızlar sarmıştı

Ben kızları kız olduğum halde anlamıyorum. Erkekler ağızlarına sıçıyor. Sonra yemin ediyorlar bir daha erkeklere güvenmeyeceğim diye. Ama sonuç?

Bende kazık yedim. Hemde kısa sürede bağlandığım kişiden. Meriç'ten. 4 yıllık sevgilim İbrahim'i sırf onun için hiçe saydım. Ona ihanet ettim. İbrahim'in yanımda olmaması ayrılırken birbirimize 'asla ayrılmayacağız' diye söz vermiş olduğumuz gerçeğini değiştiremezdi.

Çok yanlış bir düşüncenin içerisine atmıştı Meriç beni, bilmeden. Çünkü Meriç'in bana yaptığı hatanın ardından İbrahim aklıma düşüvermişti. İbrahim'i özlediğimi fark ettirmişti bana.

 Biri aklımdan düşmüş, biri de aklımdan düşenin sayesinde aklıma düşmüştü. 


"Oha! Yeni çocuk yanımıza geliyor. " Erva heyecandan deliye dönmüştü. Güldürdü beni.

"Zor kurtuldum ya. Yanınızda bana da var mı yer? "
"Tabii. Tanrı misafirine kapımız açıktır her zaman için, " dedim ve ardından orta kısmı boşlukta bıraktık Erva ve ben.
Öyle birbirimize hayatımızı kabataslak anlattık. Zil çaldı.
"Ben spor salonuna gidiyorum. Hadi sizde sınıfa ders işlemeye, " dedi ve spor salonuna doğru koştu Erva.
"Meriç ve sen... Siz çıkıyor- ''
"Hayır. Öyle bir şey yok, " dedim. Çok anlamsız bir şekilde Eren'e çıkışmıştım. Çocuk neye uğradığını şaşırmıştı. Meriç'e olan öfkemi ondan çıkarmıştım. Sözünü dahi tamamlayamamıştı. 

"Ne oldu böyle bir anda? Sadece bir soru soracaktım, " dedi gülerek.

"Of biraz aptalım. Alışmalısın. Özür dilerim, " dedim geveleyerek.
"Önemli değil Asel, " dedi.

Asansöre bindik. Meriç ve Meryem asansördeydi.

Meriç bana nefret ve öfkeyle bakıyordu. Çok kötüydü gerçekten. Göz göze gelmekten korkar olmuştum. Eren'e de kötü kötü bakıyordu. Kıskanıyordu beni. 

***

Günüm sona ermişti sonunda. 

Servise bindim ve başımı cama yasladım. Filmlerde dram sahneleri olduğunda hep böyle yapardı başrol oyuncular. Sadece tek fark bir fark vardı. Benim kafam her dakika cama çarpıp duruyordu.
"Yeni çocuk nasıl? " Ses arkadan gelmişti.
"Kes sesini Meryem! '' dedim sinirle.

''Şimdi buna da kuyruk sallarsın, '' dedi gülerek. Haddini aşıyordu!

"Karışma Asel'e. '' Ses yine arkadan gelmişti. Meriç'ten. Ne işi vardı şu piçin serviste?

Evet, ''siktir edin'' diyenle ''karışma Asel'e'' diyen kişi aynıydı. Sessiz kalmakla yetinmiştim. Belki de diyecek sözüm fazlaca vardı. Sadece susuyordum ama. Susuyordum çünkü konuşacak halim yoktu.

Eve varmıştım. Yemeğimi yeyip odama çıktım. Biraz kitap okuyup ardından araştırma ödevlerimi yaptım. İşim bittikten sonra perdemi yana sıyırıp yatağıma uzandım. Pencereden yıldızları izledim.

Aklımdan çıkmıyordu. Bana tokat atışını bir türlü kafamdan atamıyordum. Gerçekten çok kötüydüm. Sanki her şey üstüme üstüme geliyordu. Kimse beni sevmiyordu sanki. Sanki yalnızdım. Kimseye ihtiyaç duymak istemiyordum. Ama çok yalnız hissediyordum.

Yaradan? O kimseyi yalnız bırakmaz hiçbir zaman. Sevmese yaratır mıydı beni? Demek ki, darda kaldığında seni yalnız bırakmayan o. O hep bizi izliyor, her şeyi görüyor. 

Gözlerimi kapatacaktım. O esnada bir yıldız kaydı gökyüzünde. Dilek dilemedim ben. Dileği hayatı mükemmelliğe yakın bir kişi dilerdi mükemmel, kusursuz hayat isterlerdi. Bunun için. Ama ben? Ne gerek vardı dileğe? Onca şey berbatken.

Orda Kal Portakal  Where stories live. Discover now