♣ 24.Bölüm ♣

433 40 14
                                    

Meriç'i sevgilisiyle görünce bir tuhaf hissetmiştim. Bu yaşadığım üzüntüyü dışarıya yansıttığımı da hissedebiliyordum. Ve hissedebiliyordum, onu sevdiğimi.

''Ne oldu Asel iyi misin? '' diye sordu Kutay. Yürümemi engelleyip önüme geçti.

''Canım sıkıldı. Bunaldım galiba. Bence artık eve gidelim. Lütfen. ''

''Yalan söylüyorsun. Doğruyu söyleyene kadar bir yere gitmeyeceğiz, '' dedi gözlerini ayırarak.

Ne söyleyecektim ona? Eski sevgilimi yeni sevgilisiyle gördüğümü mü? Hayır tabii ki. Ağzımdan çıkan tek laf ''gidelim'' olmalıydı.

''Gidelim, '' dedim.

''Hayır gitmiyoruz. Bence yemek yiyelim, '' dedi ısrar ederek. Gördüğüm manzara karşısında zaten küplere binmiştim. Bir de benim üzerime üzerime geliyordu. Kalbini kırmak istemiyordum ama bunu yapmaya beni zorluyordu.

'' Yemek yemeyelim. Sadece dondurma alıp şu lanet alışveriş merkezini terk edelim. '' Bu sefer az önce bıkkınlıkla söylediklerime kıyasla daha serttim.

''Ha, sen halen filmin etkisinden çıkamadın. Ya yerim seni. Ne kadar da korkak bir kedisin. ''

''Ha, evet işte. Filmden korktum. ''

''Gel. Dondurmamızı alıp çıkalım. ''

Alt kata inip dondurmamızı aldık ve dışarıya çıktık.

''Araba şu tarafta, '' dedi ben başımı alıp giderken.

Kendimi bir kamyonun altında kalmış gibi hissediyordum. Bir daha o piçin yüzünü görmek istemiyordum. Dayanılmazdı onu bir başkasıyla yan yana görmek. 

Kutayla beraber arabaya doğru dondurmamızı yiyerek ilerliyorduk.

''Asel, '' diye bağırdı arkadan gelen ses. Yüzünü görmeden tanımıştım, sesinden. Meriç'ti. Utanmadan bir de bana sesleniyordu, ha? Bu ne terbiyesizlikti? Sevgilisine beni ''okuldan bir arkadaş işte'' diye mi tanıtacaktı acaba?

Arkamı dönmemle beraber burunlarımız birbirine değdi. Altını çizerek söylüyorum ''burunlarımız'' Türk filmlerindeki gibi ''dudaklar'' değil. Nefesini hissedebiliyordum dudaklarımda. Nefesi nefesime karışıyordu. Ve ben onun nefesinde o an huzur bulmuştum. Yüzünü dahi görmek istemediğimin dudaklarından doyasıya öpmek istiyordum. Başımı yere eğdim. Kutay elimi tuttu ve kendi yanına çekti.

''Ne istiyorsun? '' dedim gözlerinin içine bakarak ama bir yandan da gözlerinde kaybolmaktan korkarak.

''Nasılsın? '' diye sordu.

''İyiyim ama görünüşe bakılırsa sen benden daha da iyisin, '' dedim. Kutay araya girdi.

''Asel bu kim? ''

''Öyle okuldan bir arkadaş, '' dedim elimi Kutay'ın elinden çekerek.

''Hayır. Öyle okuldan bir arkadaş değilim. Asel'in eski sevgilisi. Bıraktığı sevgilisi. Asıl sen kimsin? Ne işin var Asel'in yanında? '' diye sordu ve elimden tutup kendine çekti. Sevgilisi yanında değildi. Belki arabada oturuyordu. Meriç'in gelmesini bekliyordu. Belki de dayanamayıp gelecekti birazdan.

''Meriç ne yapıyorsun? '' dedim sinirle.

Kutay'a yaklaştı. Daha yaklaştı. 

''Bir daha sevdiğimin yanında görmeyeceğim seni, '' dedi çenesinden tutarak.

''Lan ne saçmalıyorsun? Asel ortağımızın kızı. Hem gezersem gezerim. Sana mı soracak bu kız kiminle gezeceğini? Seninde dediğin gibi, eski sevgilisisin. ''

Orda Kal Portakal  Where stories live. Discover now