** 41.Bölüm **

175 23 20
                                    

Yorgundum. Bitkin. Kaygısız hatalarıma rağmen uzun süredir delicesine sevdiğim insanı; beni terk etmesinden dolayı birkaç saat içerisinde unutmak istemem, geçmişi çöpe atmak istemek zorunda kalmam acıydı. Unutmak istememin nedeni, tarif edilemeyecek derecede acılar çekmemdi. Ama unutmak isterken onu unutmak düşüncesi daha da canımı yakıyordu. Duygu karmaşasına kapılmıştı beynim.
Nasıl kurtulacaktı bunca düşünceden, nasıl sıyrılacaktı beynim? Ayrılık sonrası yakacağı o kıvılcımı bekledim. Bana karşı halen bir şeyler hissettiğini, hislerini bana belli etmesini istiyordum. Bekliyordum. Bekledim ama nafile. Mutluluğu dışında bir şeyler yansıtmıyordu bana.

Acayip derecede bitkindim. Beni bitirmişti. Demek ki çok seven de bitirebiliyormuş meğer. Ama bir tarafımda inanmıyordu. Bu mutluluğu tamamen beni cezalandırmak amacıyla üzerine giymiş olduğu bir elbise olarak nitelendiriyordum. Belki de bir nevi kendi kendimi avutma şekliydi bu. 

Okulda mutlu görünüyordu, uzaklardan. Gülüyordu, başkalarına. Göz göze gelmek istiyordum, olmuyordu. Belki göz göze geldiğimizde onun benden sakladığı hisleri varsa şayet, anlardım. Ama resmen benimle göz göze gelmemek için savaşıyordu sanki.
Ayrılığın ardından daha sosyal bir insan olmuştu sanki. Sanki mi? Mutluydu işte, ne sankisi?
Bana değil de, o kızlara gülüyordu. Nasıl koyuyordu bu bir bilseniz.

Bir zamanlar sizin yanınızda, yalnız size mutluluk saçan bir insanın şimdilerde tüm çevresine mutluluk saçıp da sizin mutsuzluğunuzdan bir haber olması. Sizin ciğerinizi yakması, hiçbir dilde tarifi olmayan sızı.


Dün okuldayken; Belin, Sebuhan'a mesaj attı, yanımıza gelmesi için.
"Ne yapıyorsun Belin? " diye sordum merakla. Benim soruma cevap vermesine vakit kalmadan Sebuhan yanımızda belirdi.
"Ne oldu aşkım? " diye sordu. Beni görmemezlikten geliyordu.
"Artık buna son vermenin zamanı gelmedi mi? Daha ne kadar acı çekmelerini istiyorsun? Sana bin defa  Meriç'le konuşman gerektiğini söyledim. Ne kadar daha kaygısız kalacaksın Asel'in sızılarına? "              
Sebuhan diliyle dudağını ıslattı ve bana dönerek konuşmaya başladı, "Sen bu acıları çoktan tatmalıydın. Hak etmediğin bir hayatı yaşamıyorsun şuan. Harfi harfine hak ettiğin acılar içinde kıvranıyorsun. Hayat böyle işte. Çektirirsin, çekmeyeceğini zannedersin. Çekeceğin günleri hesaba katmazsın. Unuttun be Asel. Eden bulur bu dünyada. Ben Meriç'in acılar içerisinde  kıvrandığı çok geceye şahit oldum. Erkekliğe sığmayacak derecede ateşlendiğini, ağladığını, adını sayıkladığı çok gecenin şahidiyim. Rahat bırakın da bu defa o unutan olsun. Rahat bırakın da bu defa o  birilerinin hayatından sıyrılsın. "
Ne anlamlı konuşmuştu öyle. Nasıl olmuştu da ait olduğum yere, yerin dibine sokmuştu beni. İçim daha da sızlamıştı. Bu defa farklıydı. Hak ettiğim için ağlıyordum.
Belin ağladığımı fark edince kollarını bana sımsıkı dolayıp, "Geçecek, " dedi.
Bu  saatten sonra güneşi önüme koyuverseler durdurmazdı ısısıyla içime akan gözyaşlarını. Bitirmezdi gözyaşlarımın akıp geçtiği hücrelerde bıraktığı sızılı acıyı.
Sebuhan benim ağlayışımı aldırış etmeden Meriç'in bulunduğu kamelyaya doğru umursamaz bir tavırla ilerledi. Ellerimin arasına aldığım başımı yere eğdim. O sırada  Belin, "Erkek değil misiniz! Hepiniz aynısınız! " diye bağırdı. O sırada başımı ürkerek kaldırdım. İşte o an, günler sonra göz göze geldik. Yaşlı gözlerle ona baktım. Sarılasım gelmişti. Ona koşup sımsıkı sarılasım. Gözlerini gözlerimden ayırıp karşısındaki kıza bakıp gülümsedi.
Şimdi de gözleri gözlerimden ayrılmıştı, hepten mi ayrılmıştık?
Gülüyordu.Ağlıyordum.Gülüyordu. Bilmiyordu, bitiyordum.

Dün yaşanan bu olay bazıları için normal gelebilir. Ama o nasıl bir acıydı, anlatılır gibi değil!

Düşünsene. Onun için ağlıyorsun, onun karşısında. Ve o gülüyor bir başkasının karşısında. Her zaman sana gülen, sana değil de bir başkasına. Sana değil lan. Bir başkasına!

İşkenceye yalnızca fiziksel olarak maruz kalınmazmış. Sen ağlarken sevdiğinin gülüyor olması işkencelerin en acılısıymış.

Orda Kal Portakal  Where stories live. Discover now