♣20.Bölüm♣

453 48 1
                                    

Zilin çalmasıyla daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Evet onunla geçirdiğim o son günü hatırlamak beni çok derinden etkilemişti. Bir yandan da kendimi kötü hissetmeme neden olmuştu. Hiçbir zaman mesafelere rağmen birbirimizden kopmayacağız demiştik. Ama ne o arıyordu ne de ben kafama takıyordum bu durumu. Galiba ikimizde birbirimize ihanet etmekten çok, verdiğimiz söze ihanet etmiştik.

''İyi misin? '' diye sordu Belin.

''Evet iyiyim. ''

''O zaman hadi dışarıya çıkalım biraz temiz hava alırsın. ''

Belin'in teklifi üzerine sınıftan çıktık. Meriç görünmüyordu ortalıkta. Belki de görünmemesi çok daha iyiydi. Bana müdürün ne istediğini soracaktı ve bende ona ayrılmamız gerektiğini söyleyecektim. 

Bahçeye indik. Meriç, Sebuhan ve Cem'in oturduğu kamelyaya gittik. Meriç'in yanına oturdum. 

''Ne oldu? Müdür sana ne dedi ? '' diye sordu merakla.

''Öyle. Önemli bir şey değil, '' dedim. İç sesim ona her şeyi anlatmam gerektiğini bana hatırlatıp duruyordu. Ama olmuyordu. Yapamıyordum işte.

''Yalan söylüyorsun. Benden bir şey saklıyorsun. Anlat, '' dedi sinirlice.

Birkaç dakika yüzüne baktım. Yine gözlerinde kaybolup gidiyordum sanki. 

Onun gözleri tamamen sanat eseriydi. Onun gözüne bakan her inançsız Allah'ın varlığını kabullenirdi. Allah onu yaratırken artı bir zaman harcamış gibiydi.

Belin'e kaş göz işareti yaparak yanıma çağırdım. Onların yanından uzaklaştık. Karşıdaki banka oturduk.

''Belin, ben Meriç'ten ayrılmak istiyorum. ''

''Ne? Ne saçmalıyorsun? '' diye sordu.

Asla müdürün benden böyle bir şey istediğini dile getiremezdim. Zaten kulağa mantıksızca geliyordu. Müdür benden neden sevgilimden ayrılmam gerektiğini isteyebilirdi ki? Annem veya babam istediğinde bunu hoş karşılayabilirdim. İsteklerinin altında bir şey aramazdım. Ama müdürün böyle bir şey söylemesinin altında kesinlikle bir neden vardı.

''Öyle işte Belin. Onu üzdüğümü düşünüyorum. Belki de ikimiz için en iyisi bu olur, '' diyerek geveledim.

''Sen ne dediğinin farkında değilsin galiba. Onun seni ne kadar sevdiğini, senin onu ne kadar sevdiğini herkes biliyor. ''

''Evet biliyorum. Demiyorum sevmiyorum diye. Ne bileyim işte. Sanki ilişkimiz yürümeyecek. ''

Belin son söylediklerimden sonra bana çok kızdığını susarak belli ettirdi. Hak veriyordum ona. Ayrılmamız için bir neden olmadığı apaçık ortadaydı.

Meriç'in arkadaşlarının yanından ayrılıp bizim oturduğumuz banka gelişini seyrettim.

Geliyordu. Yaklaşıyordu. Ve ben ne diyeceğimi bilmiyordum.

Daha da yaklaştığında Belin sadece benim duyacağım ses tonuyla ''Sakın ona böyle bir şey deme. Senden tekrar ayrı düşmek onu deliye döndürecek. ''

''Neyse ya. Ben kantine gidiyorum, '' dedi ve ayağa kalktı.

Meriç yanıma oturdu.

''Müdür sana ne dedi? Ne konuştunuz? '' dedi hafif sitemle.

Beklediğim soruyu sormuştu. Ama ne cevap vereceğimi düşünmemiştim.

''Hiç öyle. ''

''Hiç öyle de ne demek? Benden ne sakladığını söyler misin? ''

Orda Kal Portakal  Onde as histórias ganham vida. Descobre agora