♣ 3.Bölüm ♣

En başından başla
                                    

''Belinay peygamber çiçeği. Annem ve babama her seferinde ismimin anlamından dolayı çok teşekkür ediyorum, '' deyip elini omzuma yerleştirdi. Aslında pek de hemen samimi olma niyetinde değildim. Ufaktan iyi bir arkadaşlığın temelini atabilirdik. Ama bu onunla benim ne kadar iyi ve ne kadar kafa olduğumuza bağlı olarak gelişebilecek bir şeydi. Açıkça söylemek gerekirse sadece yalnız kalmamak için ve zamanımı geçirmek için konuşuyordum.

Aynı zamanda geçmişte çok kez arkadaş kazığı yediğimden dolayı kendi kendime buraya gelmeden evvel kimseyle içli dışlı olmayacağıma söz vermiştim. 

Mesafe iyidir ne de olsa. Ne haddini aşan olur, ne de canını sıkan.

''Bir şey diyeceğim. Bu okulun kuralları neden bu kadar sert. Bir fikrin var mı? '' dedim. 

''Gerçekten bir fikrim yok. Ama emin ol buraya geldiğine pişman olanlardan olacaksın, '' diyerek merdivenleri işaret etti ve devam etti. ''Eğitim olarak filan. Öğretmen kadrosu aslında iyi fakat öğrenciler öğretmenlerin yetenekleri gözler önüne sermesine fırsat vermiyor. Özel okul işte. piçler ve kendini bilmez kızlarla dolu. ''

Sınıfa vardığımızda herkes yerine oturmuş hocanın gelmesini bekliyordu. Bizde en arkanın bir önüne oturduk. Arkamızda Meriç'le bir çocuk oturuyordu. 

Sınıfa göz gezdirdiğimde birçoğunun yakışıklı olduğunu fark ettim. Hepsi havalardaydı besbelli. Tıpkı filmlerdeki kolej züppeleri gibi. Belinay ve arkadakiler konuşurlarken bende boş boş oturmaktan sıkılıp arkamı dönerek onlara eşlik ettim. 

Meriç'in yanındaki çocuğun ismi Sebuhanmış. O da Belinay gibi sevecen ve sıcakkanlı görünüyordu. Hayatı umursamayıp hep olumlu tarafına bakıp gülenlerden. 

Ama Meriç onlara nazaran daha da farklı görünüyordu. Düşünceli gözlerle bakıyordu etrafına, sana. Gülümsemesi bile tamamen içten değildi sanki. 

Hocanın içeriye girmesiyle ayağa kalktık ve Belinay alttan beni dürttü.

''Ben Sebuhan'a uzun süredir ilgi duyuyorum. Sakın ona yavşama, '' dedi gülerek. Bu hafif bir uyarıydı. Ben de sessiz bir kahkaha attım ve olumlu bir şekilde başımı salladım. Oturduğumda felsefe hocasını süzmeye başladım. Normal bir kadındı. Müdürden sonra tüm öğretmenleri itici ve soğukkanlı hayal etmiştim.

''Arkadaşlar, sınıfımıza yeni gelen arkadaşınızla eminim çok iyi anlaşacaksınız, '' diyerek bana bakıp gülümsedi. Bende karşılıksız bırakmadım onu.

''İlkokul yıllarındaki gibi kalk tahtaya kendini anlat demeyeceğim herhalde. Ama kendin hakkında birkaç bir şey söyleyip bizi bilgilendir mesela, '' dedi ve yerine oturdu.

Evet, şimdi heyecanım devreye girmişti. Lanet olsun! Ayağa kalktım ve saçımla oynadım, bu heyecanımı her zaman yatıştırıyordu az da olsa.

''Şey.. Asel Tevren. Bazı nedenlerden dolayı İzmir'e taşınma kararı aldık ailemle. Bundan sonra burada yaşayacağız. Daha fazla anlatacak bir şey yok, '' diyerek gülümsedim ve yerime oturdum.

Herkes kendi arasında fısıldaşıyordu. Hepsi bana ismini söyleyip benimle konuşuyordu. Çok içtendi. Felsefeci de kitap okuyordu. Galiba bu dersi bize bırakmıştı.

''Nereden gelmiştin sen? '' diyerek tekrar bana döndü hoca.

''Şey.. Şanlıurfa, ''diyerek gülümsedim ve Belinay'a dönüp '' Şey kelimesi olmasa asla cümle kuramazdım, '' dedim. İkimizde kahkaha attık ve arkamıza dönüp Meriçler'le konuşmaya başladık. Ben bu okuldan korktuğumu dile getirdiğimde Belinay da bana hak vererek başını salladı.

Meriç ''Arkadaşlarını düzgün seçersen sorun yok. Önemli olan edineceğin çevren. Gerisi sıkıntı olmaz. Hatta istersen bizim gruba katılabilirsin, '' dedi ve gülümsedi.

Sebuhan, ''Oo, bu ne hız Meriç, '' dedi gülerek.

''Aptal olma Sebu, '' dedi Meriç ve elindeki kalemle Sebuhan'ın kafasına vurdu.

Öyle, böyle ilk gün bitmişti. İlk vakitlerde pek de günümün iyi geçeceğini sanmıyordum doğal olarak. Ama arkadaş edinince o kadar da kabus dolu bir gün geçirmemiştim. 

Çıkışta tüm sınıf beraber bir mekanda takılacaklardı. Birkaçı yanıma gelip onlara katılmam için ısrar ettiler. 

''Çok naziksiniz ama ben buraları tanımıyorum. Başka bir gün neden olmasın, '' deyip geçiştirdim. Hepsi ısrar edip duruyorlardı. Gerek yoktu bence ilk günden. 

Meriç yanıma geldi bu defa.

'' Lütfen. İlk günden bizi kırman çok üzer. Ben seni evine bırakırım, '' dedi ve kocaman gülümsedi. Hiçbiri umurum da değildi aslında. Çünkü, çok yorgundum.

Olmazdı. Halam ve amcam gelmiş olabilirdi.  Ve eve gidince okulum hakkında büyük araştırmalar yapıp bilgi edinecektim.

O sırada annem aradı. 

''Kusura bakmayın gerçekten üzgünüm. Benim servisi kaçırmamam lazım. Söz bir daha ki buluşmaya. ''

Hızlı adımlarla servise yetişmeye koyuldum.


Arkamı döndüğümde Meriç öylece yerinde duruyordu. 


Orda Kal Portakal  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin