a perfect lover

428 43 39
                                    

Ertesi sabah, uzun zaman sonra ilk defa dinç bir şekilde kalktığımda, mutfaktan gelen güzel kokular uyanır uyanmaz karnımı guruldatmıştı. Günler sonra ilk defa iştahlı bir şekilde yemek yiyeceğim için mutlu olmuş, hızlıca yataktan kalkıp yüzümü yıkayarak mutfağa koşmuştum.
Masanın üzerinde birçok çeşit kahvaltılık ve ocağın başında yaptığı omleti ters çevirmeye çalışan bir adet Zayn görünce kendime engel olamayıp güldüm ve arkadan ona sarıldım. Beni hissedince ürperdi.
"Biraz daha uyursun diye düşünmüştüm." Elindeki tavanın sapını bırakıp bana döndü ve dudaklarımı öptü.

"Gelen kokular beni uyandırdı."

"O zaman hemen sandalyeye otur ve yemeye başla. Masadakilerin en az yarısı bitmezse seni vururum, kadın."

Bir masaya, bir de ona baktım. "Dalga mı geçiyorsun? Hepsini nasıl yiyebilirim?"

"Ben anlamam." Az önce bıraktığı tavayı tekrar kavradı ve tavadaki omleti usta bir aşçıymış gibi havaya atarak ters çevirdi. "Yiyeceksin."

"İyisin he," dedim sırtını sıvazlayarak. "Az önceki şovundan etkilendim doğrusu."

Gülüşü kulağıma doldu. "Başardım mı?"

"Evet." Önündeki şeylerle ilgilenirken yavaşça ensesinden öptüm. Buradan öpüldüğünde tüm bedeni ürperir, tüyleri dikenleşirdi. Yine aynısı oldu ve ben birkaç defa daha öptüm.

Kalçasını geriye itip, arkasındaki beni uzaklaştırdı. "Dikkatimi dağıtma. Masaya geç."

"Öpüyorum sadece."

"Juliet." dedi uyarırcasına. "Geçer misin masaya?"

Bu tavrı beni eğlendirirken ensesini bir daha öptüm. O ise hemen ocağın altını kapatıp bana döndü ve nasıl olduğunu anlamadığım bir çeviklikle beni tezgahla kendisi arasına aldı. "Bundan birkaç ay önce, düğüne kadar birlikte olmayalım, Zayn. Düğünün eğlencesi kaçar Zayn, diyen kimdi?" Benim sözlerimi tekrar ederken sesini inceltmişti.

Ufak bir kahkaha attım ancak yüzü benden çok kısa bir mesafelik uzağımdayken dikkatimi çeken tek şey güzel kokusu ve yumuşak dudakları olmuştu. O ise bunu farketti ve çenemden tutup yukarı kaldırdı. "Gözlerime baksana," bunu derken sırıtmamak için kendini zor tutuyordu.

"Tamam, teknik olarak ben demiş olabilirim. Ki, hala aynı fikirdeyim." Lafta öyleydim ama, onsuz geçen günlerimin sayısı arttıkça bu fikrim yavaş yavaş yok oluyordu.

"Aynı fikirdeysen benden uzaklaş, kadın. Yoksa elimden bir kaza çıkacak."

Bu cümlesi bende koca bir kahkahaya sebep olurken, onu da güldürdü. Bana fazla yakınlaşmadan ufakça dudağıma bir öpücük kondurup geri çekildi ve arkamdaki omleti bir tabağa alıp masaya koydu. Önündeki şişliği bir yandan gizlemeye çalışıyordu.

"Yuh," dedim dayanamayarak. "Sadece dokundum amına koyayım."

Önündeki şişliğe şaşırdığımı farkedince sırıttı. "Düşün artık ne kadar kötü bir durumdayım." Sırıtışını genişletti. "Zaten 8 gün sonra düğünümüz olacak. Sayılı gün çabuk geçer."

Söylediği bu cümle, gülüşümü soldurdu. Dün gece bana bunları açıkladığı zaman ona türlü aksilikler ve yapacağımız şeyin imkansızlığından bahsetmiştim ama beni susturup, benimle birlikte uyumak istediğini ve çok fazla konuşmamam gerektiğini söyleyip uyumuştu. Şimdiyse her şeyi konuşabilirdim.

in love w you//zmWhere stories live. Discover now