no more secret

2.4K 137 99
                                    

Sabah gözlerimi zorla açıp uykumdan ayılmaya çalışınca, yavaşça doğruldum ve saate baktım. Saat sabahın 10'unu gösteriyordu ve benim pazar günü bu kadar erken uyanmam imkansızdı. Bacaklarımı yataktan sallandırıp peluş terliklerimi ayağıma geçirdiğim zaman ilk olarak lavaboya gittim ve ihtiyaçlarımı hallettikten sonra lavabodan çıkarak mutfağa doğru adımladım. Bugün kendimi düne nazaran daha iyi hissediyordum ve bunun bozulmaması için elimden geleni yapacaktım.

Mutfağa gidip bir bardağa süt koydum ve içine birkaç kaşık bal ekleyerek karıştırdım. Sütümü yudumlarken aynı zamanda dolaptan bir şeyler ağzıma atıp anlık karın guruldamamı dindirmeye çalışıyordum.

Sütü yarılamışken çalan bir telefon sesi irkilmeme ve telefona doğru adımlamama sebep olmuştu. Ses salondan geldiği için salona gittim ve çalan telefonun Zayn'in olduğunu farkederek elime aldım. Arayan Utah'dı. Telefonu elime alır almaz arama sonlandı, sanırım açmak için ya da Zayn'e götürmek için geç kalmıştım. Arama sonlanınca ekrandaki bildirim panelinden Utah'ın attığı mesajları görebildim.

Utah: hallettin mi

Utah: umarım sorun çıkmamıştır

Kapıdan kimsenin gelmediğine emin olarak Zayn'in tuş kilidini açmaya çalıştım ve şifresini girdim.

Telefon açılmadı ve şifresini yanlış girdiğime dair şeyler zırvalamaya başladı. Bu sefer daha dikkatlice şifresini tuşlarken telefon tekrar yanlış şifre olduğunu belirtti. Tam sövecekken Utah yeniden aramaya başladı, ben de zaten gizli bir iş yaptığım için birden bangır bangır telefonun çalmasıyla birden irkilerek altıma sıçacak hale geldim.

Yavaş adımlarla bir elimde süt, diğer elimde Zayn'in telefonunu alarak Zayn'in odasına doğru yürüdüm. Kapıyı yavaşça açtım ve odaya girdim.

Gördüğüm ilk şey, çıplak olan iki beden ve bedenleri üzerine tutulan ince beyaz bir çarşaftı.

Zayn kolunu Elicia'nın çıplak göğüslerinin üzerine atmış, Elicia'da bir bacağıyla Zayn'in kasıklarını sarmış vaziyette uyuyorlardı. Etrafa saçılan kıyafetler ve oldukça dağılan oda içimi titretiyor ve Zayn'e olan her bakışımda gözyaşlarım alevleniyordu.

Elimde çalan telefon sustu ve öbür elimdeki süt dolu bardak terli parmaklarım arasından kayarak büyük bir gürültüyle yere düşüp paramparça oldu.

Bu sese uyanan Zayn, karşısında ağlamaklı olan beni görünce gözlerini kıstı ve neler olduğunu, ne gördüğümü idrak edince bir hışımla ilk önce kendi üzerine, sonra yanında uyuyan Elicia'ya baktı. "Siktir, siktir.." Hemen doğrulup üzerine bir şey geçirmeye başladı

Gözlerimden akan yaşı umursamadan odadan çıktım ve kendi odama gittim. Arkamdan bağırışları duyabiliyordum. "Juliet, bekle! Siktir.."

Artık bu evde kalamazdım. Geçirdiğim her gün, her saat, her dakika bana zehir oluyor, zaten çok da iyi olmayan psikolojimi tamamen yıpratıyordu.

Yaşlı gözlerim görüşümü bulanıklaştırırken gardrobun üst rafındaki küçük valizi aldım ve içine elime geçen kıyafetlerimi tıkmaya başladım. Cüzdanımla temel eşyalarımı da valize koyduğum an odama biri geldi ve elleriyle kollarını tutup valize bir şeyler koymamı engelledi. Zayn'in yüzüne bile bakmadım. "Bırak!"

"Juliet, gitme. Lütfen bir dinle." Nefes nefeseydi.

Kollarımı hışımla ondan kurtardım ve valizi alarak girişe gittim. Beni engellemeye çalışmasına rağmen ayakkabılarımı giydim ve kapıyı açarak dışarı çıktım. Asansör beklemeye vaktim yoktu, merdivenlerden aşağıya indim ve sonunda siktiğimin apartmanından dışarı çıktım. Hala arkamdan geliyordu.

in love w you//zmWhere stories live. Discover now