a disgusting menu

1.6K 114 23
                                    

Zayn'in kuzeni gideli bir hafta olmuştu ve şu an başımda daha büyük bir sıkıntı vardı. Zayn'in ailesi bu akşam bize yemeğe geliyordu! Bu gerçek beni az kalsın kalpten götürecekti ama, dayanmaya çalışıyordum.

"Hayır, o oraya değil!" diye cırladım Zayn'e. Gün boyu yapacak bir şey bulamamıştık ve en azından masayı hazırlayalım diye ayaklanıp, bir şeyleri ayarlamaya çalışıyorduk işte.

Zayn sabahtan beri olan stresli tavırlarıma ve bağırışlarıma alışmış olacaktı ki, gözlerini devirip bana baktı. "Niye bu kadar büyütüyorsun? Kraliçe Elizabeth mi geliyor amına koyayım?" Son cümlesindeki küfürü biraz kısık sesle söyleyip önüne dönmüştü.

Oysa ki ben, her şeyin mükemmel olmasını istiyordum. Tamam, onun ailesiyle birlikte büyümüştüm, bu kadar stres yapmam çok gereksizdi ama Zayn'le sevgili olduktan sonra onun ailesini neredeyse ilk kez görüp yemeğe çağırıyordum. O yüzden her şey mükemmel olmalıydı. Yemekler, masa düzeni ve geriye ne kalıyorsa işte.. Bu konuda pek bir bilgim yoktu.

Ama stres yapmamı gerektiren bir şey daha vardı; ben yemek yapmayı bilmiyordum!

Aklıma bu gerçek tekrardan gelince, parmaklarımı kemirip masayı hazırlamaya çalışan Zayn'e döndüm. "Zayn! Ben yemek yapmayı bilmiyorum!"

Zayn belki de milyonuncu kez bana dönüp, omuzlarını sıkıntıyla indirdi. "Juliet.. Bunu bugün bin defa söylemenin dışında, yemek yapamadığını zaten biliyorum. Aynı evde yaşıyoruz, unuttun mu?"

Endişeyle ona baktım. "Ee, ne yapacağız o zaman?"

"Masayı kemirsinler."

Rahatça söylediği bu tavır, beni şaşırtmıştı. "Ne?"

"Gelmeselerdi amına koyayım. Yemek yok işte, bence arayıp iptal edelim."

Zayn, ailesinin yemeğe gelecek olmasını iki sebepten dolayı istemiyordu. Birinci sebep, bugünün stresiyle erkenden yataktan kalkıp onu sabah fantezilerinden mahrum bırakmış olmamdı. İkincisiyse, Waliyha bize gelirse Utah'da damlayacaktı ve Zayn, karşısında cilveleşen bir adet Waliyha ve bir adet Utah görmek istemiyordu.

Açıkçası onu ben de istemiyordum.. Çünkü Utah ilişkinin bokunu çıkaracak bir kapasitedeydi. Bir gün karşınıza geçip, Waliyha'nın yüzünün olduğu ve altına, 'Ya benimsin, ya kara toprağın,' yazan sevgili tişörtünü giymiş bir de üstüne üstlük alnına Waliyha yazan bandanayı bağlamış halde görseydiniz, asla şaşırmazdınız.

Ki bunu yapmıştı zaten. Geçen hafta.

Karşılığında Zayn'den yumruk bile yemişti.

Ama daha sonra yüzsüz gibi sırıtıp yanımızı tekrar gelmiş ve bizi sevdiğini söyleyip gitmişti.

Bu yüzden Zayn, Waliyha ve Utah'ı görmek istemiyordu işte. Haksız da sayılmazdı.

"Zayn, saçmalama. Bu saatten sonra arayıp iptal mi edelim yani?" Aslında bu fikir gözüme mantıklı görünmüştü. Sadece bir saniyeliğine.

"Evet, edebiliriz." dedi, çok normal bir şeymiş gibi.

"Ama etmeyeceğiz. Şimdi yemekler hakkında çözüm bulalım."

Zayn sıkıntıyla omuzlarını düşürüp bana baktı. "İlla gelecekler yani, değil mi?"

Gözüme çok tatlı göründüğü için gülümseyip dudaklarını ufaktan öptüm. "Maalesef. Ama yatıya kalmayacaklar, en azından buna sevinebiliriz."

Tüm ailesi bize yatıya kalmaya geliyordu -en azından Zayn'in kardeşleri- ama bu plan son dakika iptal olmuştu.

Zayn, bize yemeğe gelmelerinden daha kötü bir şeyin iptal olduğunu hatırlayınca, rahatlamışçasına nefes verdi. "Tanrıya şükür." Sonra bakışlarını bir bana, bir de yemek sofrasına çevirdi. "Tamam, yemekleri ben yaparım. Eksik kalan bir şey varsa da, sipariş veririz."

in love w you//zmWhere stories live. Discover now