u and everything that belongs to u

2.5K 133 68
                                    

"Ne?" dedim, dehşet içinde ona bakarak. Her şeyi bekliyordum. Bana kızmasını, kızmamasını, arkadaşlıktan silmesini, silmemesini, acımasını, acımamasını..

Ama beni sevmesini bir gün bile aklıma getirmemiştim.

Bu imkansız bir şeydi gözümde. Asla olmayacak yegâne şeylerden biriydi.

Şimdiyse bana öyle bir cümle kurmuştu ki, ne diyeceğimi bilemez hale gelmiştim. Dalga mı geçiriyordu? Eğer dalga geçiyor ve ben bunu ciddiye alıp tepki vermiş oluyorsam, bu hem gülünç, hem de acınası bir şey olurdu.

O yüzden bana arabada söylediği şeyi ben de ona söyledim. "Ben bir şeyler anlıyorum ama yanlış anlamıyorum, değil mi?"

Gülüşünü derinleştirerek bana baktı. Kafasını sağa sola sallayarak, anlamıyorsun, demek istemişti. Yani, sanırım.

Kalbimin ağzına geldiğini hissederek hızlıca yerimde doğruldum. "Zayn," dedim, şaşkınlıkla. "Nasıl yani? Sen?" Devamını getirmeye kelime haznem izin vermemişti.

O ise buna gerek duymayarak sırıtmaya başladı ve bu sefer kafasını aşağı yukarı salladı.

Gözlerimi kapatıp, "Siktiğimin kelimeleriyle kendini ifade eder misin?!" dedim.

Bu davranışıma kahkaha attı ve yavaşça bana sarıldı. Kalp atışlarımız birbirine karışıyor, ellerimiz terliyordu. Dudağını kulağımın hizasına getirerek bütün tüylerimi diken diken olduracak şekilde konuşmaya başladı. "Kelimelerle aramın çok iyi olmadığını biliyorsun." Kafasını kulak hizamdan uzaklaştırdı ve tam karşıma geçti. Bakışlarımız birbirimizin içine işlerken bana daha da yakınlaştı ve gözlerini kapatarak dudağıma ufak bir öpücük kondurdu.

Daha sonra elektrik çarpmış gibi geri çekildi ve bu yaptığına kendisi de inanamazmış gibi bana baktı. "Seni ve sana ait her şeyi," dedi. "Sabah kalkınca oldukça huysuz oluşunu, ballı süt içmeden güne başlamayaşını, çorap giymekten nefret edişini, gittiğin filmlerin biletlerini atmayıp biriktirişini, en sevdiğin mevsimin yaz oluşunu ve soğuk her şeyden nefret edişini, yatağında 3 yastıkla yatışını, en sevdiğin parfümünün zambak kokuşunu ve şekerli parfümlerden nefret edişini, en sevdiğin çiçeğin gül oluşunu, çilek sevmeyişini, buna rağmen her akşam yatmadan önce çilekli krem sürüşünü.." Gülümsemesi büyürken devam etti. "Büyüyüp bir iş kadını da olsan, içindeki çocuktan hiçbir zaman vazgeçmeyişini, işten yorgun argın gelip ölü gibi yatışını, şu sıralar tek istediğin şeyin sırt masajı oluşunu-"

"Bunu nereden biliyorsun?" dedim, gözlerim dolu bir şekilde sırıtarak.

"Sus bakayım, dedi. "Duygusal bir konuşma yapıyorum." Gülümseyip devam etti. "Olaylardan kaçmaya çalışınca enseni kaşıyışını, köşeye sıkışıp edecek iki kelime bulamadığında görünmez olmak için kıyafetlerinin kenarlarıyla oynayışını, sana her yakınlaşmamda heyecanlanıp elini kolunu nereye koyacağını bilemeyişini, bana içten içe böyle hisler beslerken, benim bütün davarlıklarıma katlanışını.." Önüme düşen saçımı geriye attı. "Ve beni sevişini. Seni ve sana ait her şeyi seviyorum, Juliet."

Gözümden akan bir damla yaş çok şeyi barındırıyordu içinde. Mutluluğu, heyecanı, sevinci, endişeyi, korkuyu..
Doğum günlerimde dilediğim tek dilek gerçek olmuştu.

"Oh be," dedi tavana bakıp rahatlamaya çalışarak. "Söyledim sonunda."

Bu davranışına güldüm. "Ne zamandır böylesin?"

"Hislerimi ne zaman farkettiğimi mi soruyorsun?" dedi, sessizce. Başımı salladım.

"Luke'u sevdiğini söylediğin günün ertesi sabahı, sana, beni çekici buluyor musun, diye sormuştum, hatırladın mı? O gün evden çıktıktan sonra Utah'la bir kafede oturup konuştuk. O benim seni sevdiğimi söyledi, bense bunun saçmalık olduğunu söylemiştim çünkü böyle bir şey aklımın ucunda bile yoktu. Ama daha sonra tek başıma bunu düşünmek için çok fazla zamanım oldu, Juliet. Seni sevdiğimi kendime kabullendirtmek benim için çok zordu çünkü beni sevip sevmediğini bilmiyordum. Özellikle Luke'u sevdiğini söyledikten sonra."

in love w you//zmTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang