ok. i'll be right there

510 61 45
                                    

Karşımda şaşkınlıktan dolayı kıpırdayamadığını fark etmiştim. Düz bir suratla bana bakıyordu ama gözlerinin en dibindeki dehşet parıltılarını görmemek için aptal olmak gerekirdi.

Az önce kurduğum cümleyi hiç söylememem mi gerekirdi? Ama son günlerde düşündüğüm tek şey buyken ve ben bunu herkese karşı gizlemekten yorulmuşken, neden daha fazla saklamalıydım ki?

Aradan birkaç dakika geçti. En sonunda adem elmasının yukarı-aşağı oynadığını gördüm. "Ne demek oluyor bu?" dedi sessizce. Bu cümlenin içindeki gizli kırgınlık benim tarafımdan anlaşılıyordu.

Gözlerimi onun gözlerinin içinden çektim. "Ben...bilmiyorum."

"Benimle evlenmek istemediğini mi söylüyorsun?"

Hayır, onunla evlenmekte hiçbir sorun yoktu. Sorun evlenmekteydi. Bütün bu telaş, stres, yorgunluk bünyeme iyi değildi ve en azından bu kadar çaba sarfederken hayallerimdeki düğünü yapma gayem kadar doğal bir şey yoktu. Ama o konuda bile Zayn'in ailesiyle asla anlaşamıyorduk. Ve her şey, ben ne istediysem, onun tam tersi şekilde ilerliyordu.

Benden cevap beklediğini farkedince, diğer herkesin de aynı şaşkınlıkla bizi izlediğini gördüm. "Baş başa konuşabilir miyiz?"

"Hayır, konuşamayız." dedi. Sesi sert ve keskindi. Ellerini sıkmış, boğumlarını bembeyaz yapmıştı. "Soruma cevap ver."

"Evlenmek istememekle alakası yok. Sadece stres-"

"Şımarıklık yapıyorsun yani, öyle mi?"

"Ne?"

"Her şey istediğin gibi gitmiyor mu, Juliet? Herhangi bir lafın ikiletilmiyor bile! Neyden rahatsızsın anlamıyorum gerçekten. Düğün öncesi stres bahanesinin altına sığınma."

"Her şey istediğim gibi mi gidiyor?" Birazdan kahkaha atacaktım.

"Evet! Sırf senin istediğin her şey olsun diye düğün hakkında zerre fikir bile belirtmiyorum. Sadece senin zevkinle döşenmesini, bu konulardaki hevesinin sürmesini ve mutlu olmanı istediğim için. Ve sen şimdi karşıma geçmiş, evlenmek istemediğini mi söylüyorsun?"

Ne diyebilirdim ki şimdi? Yaşadığım sorunlardan nasıl bahsedebilirdim? Bana hak verecek miydi? Vermeyecekti. Yalan söylediğimi, bugün yaşadığım olaydan dolayı ailesine sinirlendiğimi ve bu yüzden onları kötülediğimi söyleyecekti. Ve benim bunları duymaya tahammülüm yoktu.

Bir an önce bu konuşmanın bitmesini ve yatağımın içine girip uyumayı istemiştim. "Evet, evlenmek istemiyorum." dedim kesin bir tavırla. "Şimdi çıkar mısın evimden?"

Kocaman bir kahkaha attı. "Sen şu an ne dediğinin farkında değilsin. Bunun bir geri dönüşü olmaz."

"Olmasın. Çık evimden."

Kalakaldı. Ve aklına bambaşka bir fikir geldi. Bunu büyüyen gözbebeklerinden anlayabilmiştim. "Bana karşı," Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. "Bana karşı olan hislerin..." devam edememişti.

Ama olanların ona karşı duyduğum hisle hiçbir alakası yoktu.

Ağzıma açıp düşüncelerimi söyleyecekken, Waliyha vereceğim cevaptan korktu ve cevap vermemi beklemeyerek araya girdi. "Sakin olur musunuz? İkiniz de mantıklı şeyler düşünemiyorsunuz. Sakın," dedi bize bakıp, sesini yükselterek. "Sakın bu laflara dayanıp düğünü iptal etme aptallığında bulunmayın. İkiniz de şu an öfkenizden böyle konuşuyorsunuz."

"Git Zayn," dedi Leon. "Şimdi konuşmanın sırası değil. Düğün de iptal falan olmayacak. Sorununuz neyse çözersiniz, şimdilik sadece siniriniz yatışsın."

in love w you//zmWhere stories live. Discover now