pizza? pizza.

2.2K 149 48
                                    

Yorucu bir iş gününün ardından, uykulu bir şekilde anahtarla kapıyı açıp eve girdim ve anahtarı gelişi güzel fırlattım. Gerçekten yorgundum, kendimi pis hissediyordum, uykum vardı ve yorgun hissediyordum, söylemiş miydim?
Bu sabah Bradford'a ters gelecek şekilde, güzel ve güneşli bir havayla karşılaşmama rağmen -gerçekten sıcaktı- sırtımı güneşten dolayı yakmış, bir de bunun derdiyle uğraşmak zorunda kalmıştım. Güneşi görür görmez askılıları giyince, böyle oluyordu tabi.

İş yerindeki arkadaştan sırtımı daha fazla yakmamak adına ödünç aldığım paltoyu çıkartıp vestiyere astığımda, içeriden iki erkeğin kahkaha sesi kulaklarıma doldu. Kaşlarımı kaldırıp, evde Zayn'den başka kimin olduğunu anlamak için kahkaha seslerinin bulunduğu odaya, salona doğru adımladım. Karşıma Zayn ve yanında buğday tenli, kıvırcık saçlı bir çocuk çıktı. Zayn beni görünce gülümsedi. "Hoşgeldin, Juli." Eliyle yakındaki çocuğu işaret etti. "Bu Matt."
Gülümseyerek çocuğa yaklaştığımda elimi uzatıp tokalaşmasına karşılık verdim. "Merhaba, ben Juliet."

"Tanıştığıma memnun oldum," dedi boğuk sesiyle.

Başımla onaylarken Zayn araya girdi. "Bize katılmak ister misin?"

Bakışlarımı ikisinin üzerinde gezdirerek kaşlarımı kaldırdım. "Çok yorgunum. İlk önce duşa gireceğim," dedim müsaade isteyerek. "Belki daha sonra."

"Tabi," dedi Matt. "Ev senin." Sırıttı.

Zayn'de gülümseyerek bakıp sırtıma pat pat vurduğunda acıyla inledim. "Zayn!"

Zayn telaşla bana baktı. "Sert vurmadım."

Kısık gözlerimi aralayıp ona baktım. "Sırtım yandı, acıyor," dedim. "Amele yanığı."

Matt gülmekle gülmemek arasındayken, suratından endişesini eksik etmeyen Zayn hızlıca beni döndürdü ve kırmızının birkaç tonunun bulunduğu sırtıma baktı. "Juliet!" dedi, boğuk aksanıyla. "Kaç defa başına geliyor bu, niye hala güneş kremini düzenli sürmüyorsun?"

"Unuttum," dedim mahcubiyetle. Hala arkam dönüktü.

Sırtıma değen parmak uçlarını çekip ufak bir öpücük kondurunca, buna anlam veremedim. Yani hissettiğim şey öpücüktü, ama Zayn'in bunu yapmayacağına adım gibi emindim. Arkamı dönüp Zayn'e baktım. "Az önce sırtımı mı öptün?"

"Evet?" dedi kaşlarını kaldırarak.

Şaşkınlığım biraz daha artınca, konuşmasına devam etti. "Duşta sırtına çok su değdirmemeye çalış. Duştan çıkınca haber ver, evdeki kremleri sürelim." Dudağını yaladı ve saçlarımı düzeltti. "Matt'le pizza siparişi verecektik, sana da sipariş veriyorum." dedi bakışlarıyla ikna edercesine. "Pizza?"

"Pizza."

"Belki de pizza bizim sonsuza dek'imiz olur." diyip sırıttı. Aynı yıldızın altında'ya gönderme yapması benim de sırıtmama sebep olmuştu.

Ve şey, ayrıca benimle böyle ilgilenmesi gerçekten çok güzeldi. Tanrım, sırtımı bile öpmüştü!

Luke'la geçirdiğim tüm günün hisleri, Zayn'in bir hareketiyle tuzla buz olmuştu. Böyleydim işte. Şıpsevdi gibi.

"Tamamdır," dedim. "Ben duşa gireyim o zaman."

O da sırıttı. "Tamamdır, sen duşa gir o zaman."

Salondan yavaşça çıkıp banyoya gideceğim zaman, ikisinin sohbeti kulağıma dolmuştu.

"Ben öldüm ve şu an cennetteyim," dedi Matt.

in love w you//zmWhere stories live. Discover now