suit up!

2.2K 129 35
                                    

İşten binbir güçlükle çıkıp eve geldiğim zaman, uykudan kısılan gözlerimle asansörün düğmesine bastım. Asansör gelmeye yakın, gözlerimi kapatıp başımı demire yasladığım an, asansörün geldiğini belli eden minik zil sesiyle gözümü açıp asansöre bindim. Elimle bizim evin bulunduğu kata basıp aynı anda kapı kapanma düğmesine basınca koridordan bir ses geldi. "Asansörü tutar mısınız?"

Panikle kapanma düğmesinin tersine bastığım zaman, kapıların henüz kapanmadığını görünce rahatladım. Ve daha sonra asansöre Luke bindi. Yüzüme bakmadan, "Tuttuğun için sağol," dedi ve gideceği katın basılı olduğunu görünce suratıma baktı. "Sevgili komşum."

Gülümsedim. "Merhaba."

"Nasılsın?" dedi yakasını düzelterek. Takım elbise giymişti, sanırım. Üzerinde beyaz gömlek, siyah kumaş pantolon vardı ve siyah ceketini eline almıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum ve gerçekten yakıştığını fark etmiştim. Haddinden fazla iyiydi.

"İyiyim," dedim. "Önemli bir gün herhalde." Gözlerimle takım elbisesini işaret etmiştim.

"Biraz öyle denebilir. Önemli bir toplantım vardı," dedi.

"İyi geçmiş anlaşılan, yüzünün güldüğüne göre."

"İnsanları incelemeyi seviyorsun," dedi sırıtarak. "Bunu beğendim."

Gülümsedim. "Aslında bunu anlamak için iyi analizci olmaya gerek yoktu."

Kahkahasının güzelliği asansörü doldurunca onu izledim. Yakışıklıdan ziyade, çok güzeldi. O kadar güzeldi ki, seyretmemek için bahane bulamazdım.

Onu izlediğimi fark edince kahkahasını arsız bir sırıtışa çevirdi, ben de başımı yere eğip ondan başka her yere bakmaya başlamıştım.
Salak gibi çocuğun ağzına düşecekmişçesine onu izliyordum ve bunu fark etmişti. Yanaklarımın alevlendiğini hissedebiliyordum.

"Sende işler nasıl?" diyerek sessizliği bozdu.

"Yorucu," dedim. "Hem de çok."

Bakışlarını yumuşattı. "Bunu duyduğuma üzüldüm."

Gülmeye çalışmıştım. "Üzülme. Pizza sipariş edeceğim. Pizzanın halledemeyeceği şey yoktur."

"Pizza her şeyi halleder," dedi kahkahayla.

Bu sefer kahkahasına ben de katılmıştım. "Ee," dedi. "Tam olarak taşındınız mı?"

"Nakliye bütün eşyaları taşıdı ama daha bir sürü açılmamış kutular var. Pek taşınmış sanmayız." dedim sıkıntıyla.

"Bir sorun olursa kapımı çal, küçük. Umarım evinde gibi hissedersin."

"Umarım," dedim. Asansörün benim katıma geldiğini görünce şirince gülümseyerek Luke'a döndüm. "Ben ineyim, burası benim katım."

Luke bu lafımın üzerine sırıttı. "Biliyorum, Juliet. Yan dairede kalıyorum, hatırlasana?"

Salaklığıma içimden küfür ederken, dışarıdan şirin gözükmeye devam etmeye çalışıyordum. "Ah," dedim. "Doğru. Bu aralar biraz fazla yorgunum da."

Asansörden ikimiz de çıkınca koridorda birbirimize dönük bir şekilde durmaya devam ettik. "Yorgun olmadığın bir zaman haber ver de, şu borcunu ödeyelim." dedi sıcak bir gülümsemeyle.

Geçen gün onu ektiğim aklıma gelince tekrardan mahçup olmuştum. "Tamam, haber veririm." dedim gülümsemeye çalışarak.

in love w you//zmΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα