what the hell are you doing?!

2.2K 135 34
                                    

Gecenin ikisinde, Elicia'yı gövdesinden sarmış bir şekilde kavrarken, boşta kalan diğer elimle evin kapısını açmaya çalışıyordum. Juliet'i o halde bıraktığım için aklım kalmıştı ama, ona bir sorun olursa beni arayacağına dair söz almıştım ve o beni aramamıştı. Bu bir sorun olmadığını gösterir, değil mi? Her şey yolundaydı.
Sessizce girip Juliet'in uyumuş olma ihtimalini göze alarak Elicia'yı dürttüm. "Sessiz ol."

O bana kıkırdayarak cevap verirken fısıldamıştı. "Neden Juliet'le aynı evde kalıyorsun anlamıyorum."

"Çünkü o benim ev arkadaşım, Elicia. Ondan dolayı olabilir mi?"

Elicia gülmeye devam edip adımlarını sertçe atınca, hızlıca kendi odama geçerek bir daha uyardım. "Şş.. Sessiz olabilir misin?"

Elicia düz saçlarının bir tutamını alıp onunla oynarken karşıma geçti ve dudaklarını ısırdı. Ve bütün dikkatim dudağına kaydı.

Odamın ışığını açmadığımız gibi, Elicia perdeleri çekti ve dışarıdan gelen ufak ışık süzmesini de yok ederek, karşımda sadece siyah bir silüet gibi belirdi. "Böyle daha iyi."

Sırıttım. "Ne o, utanıyor musun yoksa?"

"Biraz," sırıtan o olmuştu. Nefes alış verişlerini duyarken bana daha da yaklaştı ve nane kokan nefesiyle fısıldadı. "Unutamayacağın bir gece yaşayacaksın."

Sikeyim. Bu kız beni delirtmek üzereydi.

Alt tarafımda olan etkileşimleri hissedebiliyordum. Tanrım, eve randevu getirmeyecektik, ama bu ilk ve sondu. Yani, umarım öyle olurdu.

Bir elimde belini kavrayıp kendime çektim ve dudağımı dudağına değdirerek, boğuk sesimle konuşmaya başladım. Her kelimemde dudaklarımız sürtüyordu. "Çok iddialısın."

"Öyleyimdir." Paltosunu yatağımın üzerine attıktan sonra yine bana baktı. "Makyajımı tazeleyip geliyorum," Gözlerini odamın köşesindeki içkilerin üzerinde gezdirdi. Bu karanlıkta nasıl görebildiği merak konusuydu tabi. "Belki o sırada bana bir şeyler hazırlamak istersin."

Arsızca sırıtarak "Tamamdır," dedim ve onun gidişini izledikten sonra arkamı döndüm, telefonumun flaşını açıp içkilere tuttum ve bir şeyler hazırlamaya başladım.

Evden gelen takırtılarla yatağımdan doğrularak kalktım ve saate bakmak için telefon ekranımı kendime çevirdim. Ama telefonum bir türlü açılmadı, şarja takmam gerektiğini farkettim. Şarj aletimi en son Zayn'in kullandığını hatırlayınca, terliklerimi ayağıma geçirim onun odasına geçmek için ayağa kalktım.
Odalarımızın arasında çok bir mesafe yoktu, bu yüzden çabucak onun odasına ulaştığımda çok az aralık olan kapıdan içeri girdim ve etrafıma baktım. Telefonunun flaşıyla kendine bir şeyler hazırlayan Zayn'i görünce fısıldadım. "Zayn?"

Zayn flaşı kapatıp telefonu cebine koyunca bana döndü. Ama flaşsız oda o kadar karanlıktı ki, bir an için irkildim ve ışığı açmak için atakta bulundum. Elimin düğmeye değeceği an, Zayn kolumdan tutup beni kendine çekti ve fısıltıyla karşılık verdi. "Bu kadar erken gelmeni beklemiyordum."

"Ne?"

"Bir şey yok, güzelim." Zayn, beni iyice kendine çektikten sonra çok yakınlaştı.

Haddinden fazla çok.

"Zayn," dedim neler olup bittiğini anlamaya çalışırken.

"Söyle, güzelim?" dedi ve kalbimi göğsümden sökecek bir şey yaptı.

in love w you//zmWhere stories live. Discover now