13.BÖLÜM: Zehir..

489 327 13
                                    

Yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayalım ^^

(UZAY'IN ANLATIMINDAN)

Birden fazla duyguyu aynı anda yaşamak tuhaf gelirdi bana oysa şuan tam olarak o tuhaflığın içindeyim. Dakikalar önce dizlerimiz titreyerek, ağlayarak girdiğimiz yerden az da olsa rahatlamış bir şekilde çıkıyoruz ama yine de kötü hissediyoruz.

Dakikalar önce morgta yatan genç kızın Mehir olmadığını görünce sevinç çığlıkları atacaktım ama bunun kadar yanlış ve kötü bir şey yokmuş gibime geliyordu. O ceset Mehir'e ait değil evet, kime ait olduğunu bilmesek bile o genç kız öldü, sonsuz bir uykuya daldı. Belki de ailesi evlerinde kızlarından gelecek ufacık bir umut ışığına muhtaçken onlara gidecek haberin, gerçeğin bu olması..

O genç kız belki de evden çıkarken ailesine yarın yapacaklarını anlatarak çıkmıştı..

Çok zor, çok. Sevdiğin insanı bir daha görememek, sesini duyamamak çok zor..

Dışarıya çıktığımızda arabaların önünde durmuş birbirimize bakıyorduk. Hiç birimiz konuşmuyorduk, ne diyecektik ki, ne diyebilirdik.

Aramızda ilk sinir boşalması yaşayan kişi Mehir'in annesi oldu..
Sema onu sakinleştirirken Mustafa abi örnekleri hastaneye vermiş yanımıza gelmişti, geldiğinde koluma dokundu.

-"İyi misin delikanlı?"

Yüzüne bakmadan cevap verdim.

-"Değilim."

Mustafa abi etrafa bakarken bir anda bağırdı.

-"Sinyal var bakın, bilgisiyarın ekranına bakın."

Herkes büyük bir heyecanla arabanın üzerinde duran bilgisiyarın yanına gittiğinde en arkada kalmış yavaş yavaş yürüyordum.

Kalan son umutlarımı, tekme atıp girdiğim boş odalarda bırakmıştım..

Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım ve gözyaşlarımın düşmesine izin verdim.

-"Özür dilerim Mehir, burda olsaydın eminim bana çok kızardın, umutsuzluğa kapıldığım için.
Seni çok özledim Mehir, nerdesin?"

Derin bir nefes alıp yanlarına gittiğimde Mustafa abi bilgisiyarı bana vermiş şoför koltuğuna oturmuştu. Hareket ettiğimizde Mustafa abi yolun neredeyse üç, dört saat süreceğini söyledi. Ben gözümü sinyalden ayırmıyordum.

-"Hareket ettiğimizden beri sinyal aynı yerde."

Mustafa abiye döndüğümde bana gülümsedi.

-"Sanırım bu sefer bulduk delikanlı."

Umut etmek için tek bir cümle yetiyordu ışte..Tek bir cümle.

Biz sinyalin gösterdiği yere yaklaştıkça hem korkuyor hem seviniyordum. Bu hislere sebep olan iki durum vardı; hayal kırıklığı ve umut..

Orman yolundan geçerken havada bir şey dikkatimi çekti. Başımı camdan dışarıya çıkardığımda bir dron olduğunu gördüm.

-"Tam tepemizde bir dron var."

Mustafa abi başını öne doğru eğip drona baktı ve vitesi değiştirip daha da hızlandı.

-"Doğru yoldayız delikanlı."

Anlayaman gözlerle ona bakıyordum.

-"Ne yani, Mehir'i kaçıranların işi mi diyorsun?"

Başını bilmiş bir eda ile salladı.

RUHUMUN GÜNAHIOnde histórias criam vida. Descubra agora