41.BÖLÜM: Kâbus.

76 47 226
                                    

(Uzay'ın Anlatımından)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Uzay'ın Anlatımından)

Mehir'in sesini duyma umuduyla başlattığım mesaj sessizliğin simgesiydi. Üst üste tekrarlatmama rağmen tek bir ses yoktu..Sesli mesaj yoktu.

Sessizlik, Mehir'in sesini içine hapsetmişti, biliyordum.

Mehir beni bırakmazdı. Bizi bırakmazdı. Her şey onun planıydı; Savaş Akan'ın..
Tamay'ı vurdurtup suçu benim üzerime attıktan sonra tüm delilleri yok etmiş, Mehir'i beni bırakması için zorlamıştı, biliyorum.

Ve ben ne olursa olsun Mehir'i..Aşkımı bulacaktım.

Kararan hava ile Savaş Akan'ın taş evine geldiğimde sadece bahçedeki turuncu ışıklar yanıyordu. "Savaş Akan!" Bahçede yankılanan sesim bana ulaşmadan eve yönelmiştim.

"Çık dışarı aşağılık herif!" Demir kapı açılmamayı sürdürürken sağa yönelmiş ve bahçeye girmiştim. Salondan verandaya açılın kapının açık olduğunu gördüm. Verandaya girdiğimde hiç düşünmeden demir sandalyeyi almış cama vurmuştum.

Büyük cam paramparça olurken etrafa saçılan cam kırıklarına basarak içeriye girdim.

"Nerdesin şerefsiz!" Adımlarım boş salondan ayrılıp merdivenlere yöneldi. Üst kattaki odaların kapılarını bir bir açıyordum ama yoktu. Allah'ın cezası herif hiçbir yerde yoktu!"

Nefeslerim düzensiz, kalp atışlarım fazlasıyla hızlıydı. Açtığım son kapı ile odasına girdiğimde açtığım ışık ile sağ duvardaki fotoğrafları gördüm.
Fotoğrafların önünde durduğumda haftalar önce onun evinden aldığım bebek fotoğrafının aynısı vardı. O bebeklerin Mehir ve ben olduğu gerçeği nişan gecemizde ortaya çıkmıştı. Nasıl yani..

Savaş Akan başından beri Mehir'in onun öz torunu olduğunu biliyor muydu?

Yok..Olamazdı..Bu olamazdı. Olmamalıydı. Hayatımızı ele geçiren karanlık bize kötü bir oyun oynuyor, evet..

Masasındaki dosyalar, kağıtlar hiçbir işime yaramayacaktı. Sinirim kat ve kat artarken çıktığım eve son kez baktım. Arkamı dönüp arabaya ilerlerken sesli mesajı tekrar açtım.

Bir yeni sesli mesajınız var.

Sekreterin sesinden sonra oluşan sessizlik normal değildi. Bu konuda bana yardımcı olacak birini biliyordum. Evden ayrılırken Can'ı aradım.

"Can, Tuğrul'u alıp bizim eve gelin."

"Tamam kardeşim." Telefonu kapattığımda dolu gözlerimi sildim. Gözyaşı denen şey şuan sinirlerimi bozuyordu.

"Nerdesin Mehir?..Nerdesin sevgilim?" Karanlık gökyüzüne sorduğum sorular cevapsız kalıyordu. Ay, bu gece bana yol göstermiyordu. Karanlık gökyüzünü aydınlatan şimşek ardından sağanak yağışı getirdiğinde yolu görmem zorlaşmıştı.

RUHUMUN GÜNAHIWhere stories live. Discover now