39

172 13 1
                                    

multi ; Ayaz ve Yağız

İYİ OKUMALAR
UMARIM BEĞENİRSİNİZ
( Diğer bölümlere gelmeyi unutmayıııııııın 🌅)







Bilincim yerine geldiğinde burnuma yoğun bi hastane kokusu doldu. Gözlerimi açamıyordum ama kokuyu hissediyordum. Ellerimi kıpırtattım. Beyzanın heyecanlı sesi odayı doldurdu. " Elini oynattı." diye seslendi.

Odanın kapısı açılıp içeri biri girdi. Beyza tekrar " Elini oynattı." dedi. Sanırım ağlıyordu. Göz kapaklarım açılıp ışık tutuldu. Yaşlı bir sez " Duru. Beni duyuyor musun?" dedi. Elimi tekrar oynattım. " Benim için gözlerini açabilir misin?" diye sordu.

Başım o kadar ağrıyordu ki. Göz kapaklarımın üstünde tonca ağırlık vardı sanki. Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda karşımda tahmin ettiğim gibi yaşlı bir doktor vardı.

Gözlerimin içine tekrar ışık tutup " Ağrın var mı ?" diye sordu. Boğazım kurumuştu. " Başım" diyebildim sadece. Gülümseyip " Normal bir şey. İyisin. Hiç bir sorunun yok." dedi. Odadan çıkınca Beyzayla annem hemen yanıma geldi.

" Kuzum iyi misin ? " diye sordu annem. " İyiyim anne. Merak etme." dedim. Masanın üstündeki suyu gösterip " Bir bardak su verir misin?" dedim. O suyu doldururken Beyzanın yardımıyla oturdum. Suyu tek yudumla içtim. Bardağı anneme geri verirken " Ateşler nerde ?" diye sordum.

" Aşağı inmişlerdi. Arıyim gelsinler." diyip odadan çıktı. Beyzaya döndüğümde ağlıyordu. Yatağın üstündeki elini tutup " İyiyim kuzum. Ağlama lütfen." dedim. Burnunu çekip gözyaşlarını sildi. " Çok korktuk Duru. 3 gündür uyanmıyordun. Doktorlar kesin bir şey söylemiyordu. O kadar korktuk ki." dedi.

3 gün mü ? O kadar kötü mü olmuştum. Daha dün gibi elektrik verdiğimi hatırlıyordum. Odanın kapısı çalınınca içeri bizim grup girdi. Ateş beni uyanık görünce elleriyle yüzünü kapattı. O da ağlıyordu. Diğerlerinin yüzüne baktığımda hepsinin gözlerinin dolduğunu gördüm.

Ateş yüzünü ellerinden çekip yanıma gelip oturdu. Yüzümün her yerini öperken " Seni çok seviyorum." dedi. Gülüp onu durdurdum. " Ateş tamam yeter." dedim. Durup geri çekildi. Gözlerimin içine bakıp " Çok korktum Duru. Seni kaybettim sandım. Sesini duyamicam diye korktum." dedi. Onun bu dedikleri yüzünden gözlerim dolmuştu.

Gözyaşlarım akarken eliyle silip " Tamam ağlama. Özür dilerim." dedi. Asıl ben özür dilemeliydim. Evde kalsaydım hepsini böyle korkutmazdım. Ama onları da kurtaramazdım. Kurtarma demişken gözüm Ayazı aradı. En köşede durmuştu. Hepsini sağlam bir şekilde görünce bana olan şey umrumda bile değildi.

" İyisiniz." dedim. Yağız " Teşekkür ederim. Bizi kurtardığın için. Sen olmasaydın ordan belki de hiç birimiz çıkamazdık." dedi. Ne zaman teşekkür etmeyi bırakıcaktı. Gözlerinin içine sinirli sinirli bakarken teslim olur gibi ellerini kaldırdı ve " Tamam tamam. Daha teşekkür etmek yok." diyip güldü.

" Voltaj size çok zarar vermedi dimi ?" diye sordum. Merak etmiştim. Berk ne kadar voltaj kaldırdıklarını bilmiyordu. Bende görememiştim ve ne kadar verdiğimi de bilmiyordum zaten. Sarp kolunu gösterip " Biraz fazlaydı sanki." diyip güldü. Kolu hala yanıktı. " İyileşmedi mi ?" diye sordum. Çünkü çoktan iyileşmesi gerekiyordu. Sercan " Vücuttan atması kolay değil." dedi. Mahçup bir şekilde gülümseyip " Özür dilerim." dedim.

Barış kucağında tuttuğu yastığını bana fırlatıp " Hala özür diliyor ya." dediğinde hepimiz güldük. Bana attığı yastığa bakıp " Bu ne alaka ?" diye sordum. Omuz silkip " Yastıksız uyuyamam." dedi. Demek ki 3 gündür hepsi burdaydı ve hiç gitmemişlerdi.

Doktor odaya girdiğinde dışarı çıktılar. Beyzayla Ateş yanımda kalmıştı. " Sizi tekrar emr alıcaz. Ama nedense her girdiğinizde bi problem çıkıyor." dedi Doktor. Ateş de arkadan gülüyordu. " Vücut fonksiyonlarında bir problem görülmüyor. Bir iki güne taburcu ederiz." dedi. Teşekkür edip gülümsedim.

Doktor çıktıktan sonra genç bir hemşire girdi içeri. Serumumu taktıktan sonra " Kısa bir süre içinde uyuyacaksınız Duru Hanım. Biz de sizi emr'a alacağız." diye bilgilendirdi beni. Başımla onaylayınca odadan çıktı.

Beyza ve Ateşle sohbet ederken dediği gibi kısa bi süre sonra gözlerim kendiliğinden kapandı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Tekrar gözlerimi açtığımda başımda sadece Ateş vardı. Uyandığımı görünce yanıma gelip elimi tuttu. " Günaydın canım." dedi. Yatakta biraz daha dikleşip " Günaydın " dedim.

" Doktorla konuştuk. Her şey normal ve iyi." dedi. Gülümseyip " Artık gidebilirim yani ?" diye sordum. " Aceleci davranmasan mı acaba ?" dedi. Aceleci değildim. Hastane odası üstüme üstüme geliyordu. " Basıyo bana hastaneler." dedim. Koltuğun üstünden ceketini alıp " Ee o zaman basmasın sana." diyip elini uzattı.

Yataktan kalkıp tuttum elini. Odadan çıkıp hastanenin bahçesine gittik. Hastanenin arka tarafına doğru çekiştirdi beni. " Ya Ateş dursana. Ön tarafta oturalım işte." dedim. Bir şey söylemeden çekiştirmeye devam etti.

Gördüğüm şey karşısında şaşırdım. Süslenmişti. Çimlere piti kareli örtü serilmişti. Hafif yemekler koyulmuştu. Beyaz şarap vardı. Ağaçlara küçük ışıklar yerleştirilmişti. Ateş arkamdan sarılıp "Beğendin mi ?" diye sordu.

Bayılmıştım. Sadece başımı sallamakla yetindim. Elimden tutup oturturdu beni. Beyaz şarabı bardaklara doldurup uzattı bana. Bir yudum alıp " Teşekkür ederim." dedim. Gülüp " Önemli değil. Baş başa kalmak istiyorduk. Bu zamanı buldu." dedi.

Yemekleri yedikten sonra kalan şarabı içtik. Ateş ceketinden bir kutu çıkartıp bana baktı. Kalbim aniden hızlı hızlı atmaya başladı. Gözlerinin içi gülüyordu resmen. Kutunun kapağını açtı.

( Tektaş )

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

( Tektaş )

" Duru. Belki ani oldu ama özür dilerim. Ben yaşadıklarımızdan sonra seni yanımdan bir salise bile ayırmak istemiyorum. Seni o kadar çok seviyorum ki sevgilim. Aynı yastığa baş koyalım istiyorum , aynı evin içinde yürüyelim istiyordum , aynı televizyona bakalım istiyorum." dedi. Gözlerim doldu. Aynı şekilde bende bunları istiyordum.

" Duru Demir. Benimle evlenir misin ?" dedi. Göz yaşlarım akarken "Evet" dedim. Ateş inanamıyormuş gibi " Gerçekten mi ?" diye sordu. Başımı hızla sallayıp " Evet" diye bağırdım. Ayağa kalkıp sarıldı. Beni döndürürken " Seni çok çok seviyorum." dedi. Bende kahkahalar arasında " Bende seni seviyorum." dedim.

Ağaçların arkasından bizim grup çıkıp konfeti patlattılar. Hepsinin tek tek tebriklerini alıp sarıldık. Annemi görünce gözlerim daha çok doldu. Çünkü ağlıyordu. Bana kırılıcak bir vazoymuşum gibi sarıldı. " Kuzuuum. Çok mutlu olun." dedi. Saçlarını okşarken " İnşallah annem." dedim.

Kutlamak için Barış şampanya açıcaktı ki Sarp elindeki şişeyi alıp " Bi kaza daha çıkmasın." diyip dikkatlice açtı. Şampanlarımızı kaldırıp " Duru ve Ateşin mutluluğuna" dediler.

Ateşle birbirimize baktık. Dudağıma eğilip küçük bir buse kondurdu. İkimizde şuan o kadar mutluyduk ki. Aynı anda " Seni seviyorum." dedik ve ardından güldük. Omzuna yaslanıp bizimkilerin şakalaşmalarını izledik. Huzurun tablosu ne deseler bu görüntüyü gösterirdim...






/ BÖLÜM SONU /

Özel Üçgenler Where stories live. Discover now