15

290 13 2
                                    

Multi; Ateş

Bu bölüm Ateş tarafından anlatılmıştır.

Bölümler nasıl ilerliyor ? Hikayeyi beğenip beğenmedinizi yazın lütfen. İyi okumalar 💜







Bazı zamanlar kendimizden nefret ederiz. Kendimize göre sebeplerimiz vardır. Bazılarımız kişiliğimizden bazılarımız ise fiziksel özelliklerinden nefret eder. Yada yaptığımız bir hata.

Ben ise şu an ne hissediceğimi bilmiyordum. Kendimden nefret ediyormuydum? Kesinlikle. Ama nefretten başka bir şey duymuyordum kendime.

Barışı kurtarmak için başka yollarda deneyebilirdim. Ama o an kardeşim dediğim insanın başına silah dayanıldığında başka çarem yokmuş gibiydi.

Asıl soru şuydu. Başka çarem var mıydı?

Barışın " İyi misin kardeşim?" demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Hiç bir şey demeden dikiz aynasından sadece gözlerine baktım.

Bu halime alışkındı. Bundan önce de böyle bir olay yaşamıştık. Ama ne kadar düşmanım olsa da. Onurun ölmesine üzülmüştüm. Gerçekten üzülmüştüm.

Yağız " Kendin için yaptın. Sürü için." derdi hep. Ama son zamanlarda sanki daha meyilli olmuştum bu öldürmeye. Çok kişi öldürmüş gibi durmama rağmen 2.öldürüşümdü.

Barış arabayı kenara çekti. Koltuğundan bana dönüp " Bunu atlatmak zorundasın Ateş. Katil değilsin ilk olarak bunu bil. Sen sürün için yaptın bunu. Benim için. O yüzden şu depresyon hallerinden çık ve kendine gel. Hepimizi üzüyorsun. Ve şunu da unutma ki peşimize takılan bir Ece var." dedi.

Haklıydı. Sürü içindi. Barış için. Başımı tamam anlamında salladım. Duru elimi elinin içine aldı. Başını omzuma yasladı ve " Her şey geçicek" dedi. Öyle olmasını umuyordum.

Barış arabayı çalıştırdı ve tekrar yola çıktık. Telefonum çaldı. Arayan Yağızdı. " Efendim?" diye açtım. " Barışa söyle en yakın mola yerinden dursun konuşcaklarımız var." dedi." Onu onaylayıp telefonu kapattım. Barış da en yakın mola yerinde durdu.

Arabalardan inip Yağızın arabasının önünde toplandık. Yağız da arabadan inip yanımıza geldi. Elini omzuma atıp iyisin der gibi sıktı.

" Şimdi. Bu yaşadığımız şeyleri geride bırakıyoruz ve asıl önümüzdeki olaya odaklanıyoruz. Biliyosunuz aile Yıldırımlar için çok önemli. O yüzden peşimizi bırakmayacaklardır. Özellikle Ateşin." diyip bana baktı. Ardından cümlesine devam etti.

" Birleşeceklerdir. Ece bütün aile üyelerini toplayacaktır. Bizde böyle gezemeyiz. Bizden üstün bi orduyla karşı karşıya kalabiliriz. Burdan Antalyaya değil. Rizeye geçiyoruz. Ormanlık alan her zaman bizim avantajımıza." dedi ve sustu. Barışa dönüp " Yiğiti , Sercanı , Sarpı , Emiri ara." dedi ve yanımızdan ayrıldı.

Duru bana yaklaşıp " Bu saydığı isimler kim?" diye sordu. Sürünün geri kalanını bilmiyordu tabi. " Yiğit Yağızın kardeşi. Sercanla Sarp ikizler , Emirde Berkin abisi. Bizim sürün devamı yani." dedim.

Duru " Yağızla Berkin kardeşleri olduğunu bilmiyordum. " dedi. " Kimse kardeş olduklarını bilmiyorlar. Sadece sürünün geri kalanı diye biliniyor." dedim.

Barış hepsini aradıktan sonra yanımıza gelip " Rizede buluşucaz. Onlar yola çıktılar. Bizde yemek yedikten sonra çıksak iyi olur." dedi.
" Ee bizim ikizler Türkiye'de miymiş?" diye sordum. " Oğlum çok şaşıracaksın ama ilk defa tam zamanında burda yakaladım onları. Yarın Antartikaya gidiceklerdi yoksa." dediğinde güldüm.

Yemeklerimizi yedikten sonra tekrar yola çıktık. Biz yine Barışların arabayla gidiyorduk. Bu sefer ben sürüyordum. Kızlar arkada uyumuşlardı. Barış dikiz aynasından kızlara baktı. Koltuğun arka kısmında ki cepten battaniye çıkarıp üstlerine örttü. Bana dönüp " Şu kapıları kitle de bunların ne yapıcağı belli olmaz Allah korusun." dedi. Gülüp kapıları kitledim.

Sohbet açmak için " Ee ne zaman açılıyorsun Beyzaya?" dedim. " Of bilmiyorum ki kanka ya. Tam açılıcam diyorum bir şey oluyor." dedi. Haklıydı. Şu tatile çıktığımızdan beri başımıza gelmeyen kalmamıştı. Ve gelmeyen kalmicaktı.
" En yakın zamanda söyle Barış. Rizede neyle karşı karşıya kalırız bilemiyorum." dedim. Omzuma yumruk atıp " Lan demesene öyle korkuyorum. Ben sizin gibi Kurt murtta değilim." diyip güldü.

Barış biraz uyuduktan sonra yerleri değiştik. Nerdeyse 2 gündür uyumuyordum. Ayakta kalıcak halimde kalmamıştı.

Kızlara baktım. Hala uyuyorlardı. Battaniyeyi üstüme örttüm ve kendimi uykuya teslim ettim.

_____

Barışın beni dürtmesiyle kalktım. " Geldik kardeşim." dedi. Bi dağ evinin önündeydik. Yağızın her yerde eli kolu vardı.

İnip eve girdik. Yağız " Barış şunları ara nerdelermiş? Bizden önce yola çıktılar hala yoklar." diye sitem etti. Yiğitle hiç anlaşamazlardı. Ters kişiliktelerdi. Yağız ne kadar ciddiyse Yiğit bi o kadar rahattı.

Barış aramak için yanımızdan ayrıldı. Duruyla beraber koltuğa oturduk. Omzuma yaslandı. Uykusunu alamamıştı. Kendime kızdım. Onu bu işe sürüklediğim için. Bütün düzeni alt üst olmuştu. Ona doğru baktığımda nefesi düzene girmişti. Yağıza boş bir oda sorup onu odaya götürdüm. Yatırdıktan sonra üstünü örttüm. Daha şömineyi yakmadığımız için ev soğuktu. Allahtan Yağız bize şömineli bir oda vermişti.
Aşağı odun almaya indim.

Barış " 10 dakikaya burdalarmış kaptan." dedi Yağıza. Başını sallayarak söylendi Yağız.

" Odunlar nerde?" diye sorduğumda gidip odun getirdi. Barış aşağıdaki şömineyi yakarken ben odadakini yakmak için yukarı çıktım.

Şömineyi yaktım ve Durunun yanına uzandım. Onun saçıyla oynarken uyuyakalmıştım.

Aşağıdan yüksek sesler geldiğinde uyandım. Duruda benimle beraber uyanmıştı. " Ne oluyor ya?" dedi uykulu uykulu. " Gerinip " Anlaşılan bizimkiler gelmiş." dedim ve kalktık.

Üstümüzü değiştirdikten sonra yavaş yavaş aşağı indik.






| BÖLÜM SONU |

Özel Üçgenler Where stories live. Discover now