19.bölüm

1.9K 68 3
                                    

Konferans salonunun kapısını açıp geçtim içeri, ama içeride kimse yoktu. "Hocam?" diye seslendim ama kimse cevap vermedi. Sinirle soluk verdim. "Dalga mı geçiyorlar! Benimle?"

Kapıya doğru tekrardan yürüdüm. Kapıyı açacakken ensemde bir nefes hissettim. Korku içinde hızla arkamı döndüm.

Gördüğüm kişi ile şok yaşadım...

        ♡♡♡♡♡

"Sizin burada! Ne işiniz var?"
Şu an karşım da delice bakışlarıyla Burak hoca duruyordu. Gözleri kıp kırmızıydı, gözlerinden ateş çıkıyordu ve bu beni korkutuyordu.

"Seninle konuşmak istiyorum!"
Burak hocayı hafifçe itip yana kaydım ve sinirle soludum.

"Benim sizinle konuşacak bir şeyim yok! Rahat bırakın artık beni!"
Hızlıca yürüyüp duvara yumruk attı.
"Konuşacaksın Gamze!"
Dedi. Eli kırılmıştı, kırılma sesini duyabilmiştim. Korkudan yutkundum. Ama Kendisi umursamadı. Sadece bana bakıyordu. Bu beni çok korkutuyordu.

Şok içinde yanına koştum onu duvardan ayırıp ittim. Şaşkınlıkla bana baktı. Sinirle etrafta gözlerimi gezdirdim. Sesimin çıktığı kadar bağırmaya başladım: "Kendinize bunu! Yapmayı bırakın artık! Anlamıyor musunuz Beni? Ben nişanlandım artık sizi istemiyorum! İs-te-mi-yo-rum!"
Heceleyerek konuştum. Beni anlaması için ama anlamıyordu, anlamayacaktı beni! Boyun damarları sinirden belirgin olmuştu. Korkudan aramız da mesafe bırakarak geriye adımladım.

Ama hızlıca yanıma gelip koluma yapıştı, acı içinde bağırdım: "Ahh! Bırakın kolumu! Canımı acıtıyorsunuz!"
Gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım. Yüzüne tiksintiyle baktım. Gözlerinde acı vardı. Titrek bir nefes alıp verdi ve kolumu daha çok sıktı. Acıyla başımı eğdim. Kısa bir süre sonra acı çeken sesini duydum:

"Benim de canım acıyor!"

Kulağımın dibinde bağırdı. Yüzümü buruşturdum. Kulağımı kapatma istediği duydum. Derin bir nefes alıp verdim. Sakin kalmalıydım o iyi değil... İyi değil! Kolumda ki elleri çok fazla titriyordu. Onu nasıl sakinleştirecektim?
Ama sakinleşecek gibi değildi. Gözlerimi konferans salonunun kapısına diktim. Buradan bir an önce kaçmam lazım. Ama nasıl...
Nasıl kaçacaktım? Kolumu çok feci sıkıyordu. Eğer kaçmaya kalkarsam güçsüz kolum elinde kalabilirdi.
"Sakin ol Gamze sadece sakin ol"
Diyordu iç sesim. Evet sakin kalmalıydım. Çünkü karşımda ki insan normal değildi. Delice bakışlarıyla yüzüme doğru eğildi. Korkuyla kafamı yana yatırdım. İğrenç nefesi saçlarıma değiyordu. Öğürme istediğimi zor da olsa geri gönderdim. Çünkü ondan gerçekten midem bulanıyordu.

"Seni o herifle görünce canım acıyor! Her gün, her dakika, hatta her saniye, seni izledim. Bir nefes kadar yakındım sana. Ama beni görmedin! Çünkü gözlerin kör olmuştu!"

Ağzım açık ona baktım. Ne saçmalıyordu? Neler söylüyordu böyle? Beni her gün izlemiş miydi? Peki ben onu nasıl fark etmemiştim? Gürültüyle yutkundum. İşte şimdi ondan korkmaya başlamıştım. O çok tehlikeli bir insandı. Keyiften yoksun bir şekilde güldü.

"Ona güldüğün gibi! Bir defa bana gülmedin! Bana bakmadın!"
Nefessiz bir şekilde: "Yeter artık!"
Diye bağırdım. Kolumu elinden sertçe çekip korkuyla geriye gittim. Yüzümü buruşturdum. Acıyan Kolumu tuttum. 5 parmağının izi çıkmıştı kolumda. Elim kolumdayken nefretle gözlerine baktım. O da koluma baktı. Titrek bir nefes alıp gözlerini kapattı ve sertçe başını sağa sola salladı. Hızla gözlerini açıp işaret parmağını yüzüme doğrulttu. Ben de bir an bana acıdığını sanmıştım. Korkutucu sesiyle irkildim.

"Neden Gamze? Neden! Ben değilim de o? Neden beni seçmedin? Benim ondan neyim eksik? Ha söylesene neyim eksik?"

Dolu gözlerinden bir damla yaş düştü. Hızla kafasını başka yöne çevirdi ve elinin tersiyle ısrarla akan göz yaşlarını sildi. Hiç bir şey hissetmedim. Kalbim ona karşı buzdan bir kale gibiydi. Yutkunarak bakışlarını bana çevirdi. Dolu olan gözleri gitmiş yerini derin bir öfkeye bırakmıştı.

Acı aşk Where stories live. Discover now