42.bölüm

1.7K 52 46
                                    




&




Kapıyı açtım fakat put kesilmiş bedenimle öylece orada dikildim. Çünkü içeriye adım atmaya çekiniyordum. "Gamze?"
Emre'nin sesiyle olduğum yerde irkildim. İçeri girmeye cesaretim yoktu fakat burada sabaha kadar bekleyemezdim. Ne kadar arkama bakmadan kaçmak istesemde buna mecburdum.
Hızlı atan kalbimi zar zor dizginledim ve içeriye korkuyla bir adım attım.

Emre yatağımızda öylece oturmuş etrafı izliyordu. Beni görünce bakışlarını ağır ağır üstümde gezdirdi ve yutkundu. Etraf sessiz olduğu için, yutkunmasını rahatlıkla duyabiliyordum. Çok şükür ki, içeride sadece loş bir ışık yanıyordu. Bu yüzden etraf fazla aydınlık değildi. Hatta hiç aydınlık değildi. Bu yönden biraz rahattım. Kabak gibi her şey ortada olmayacaktı!
Dizlerim titriyordu, ellerim titriyordu, kalbim titriyordu ve buna ciddi anlamda hazır değildim.

Ayaklarım geri gitmek istese de ona doğru tedirgin adımlar attım. Önünde durunca kafamı eğdim, ellerimi önümde birleştirdim. Karşısında annesinden azar yemiş bir kız çocuğu gibi duruyordum.
Cesaretim tamamen kırılmıştı, içimde sadece korku vardı. Emre'de hiçbir harekette bulanmadan öylece beni izledi. Konuşmuyordu. Ağzı yerine bedeni konuşuyordu. Titriyordu, o da benim gibi. Bacaklarına koymuş ellerini kaldırdı ve tereddüt ede ede nazikçe belimden tuttu. Gözlerime bakmaya çalışıyordu fakat ben kafamı bile kaldırmaya cesaretim yoktu.

Gözlerime bakamayacağını anlayınca pes etti ve beni yavaşça tek bacağına otutturdu. Tepki vermedim, hâlâ kafamı eğik tutmakla yetindim. Çünkü utanıyordum. Her ne kadar kocam da olsa utanıyordum ondan ve buna engel olamıyordum. Parmakları nazikçe çenemi buldu ve kafamı kaldırdı, yüzüne bakmamı sağladı. Bu sefer eğmedim kafamı, tam gözlerinin içine baktım. O gözler de çok şey yatıyordu ama kendisini tutuyordu.

Belimdeki elleri saçlarımı buldu ve hafifçe okşadı. "Neden kurutmadın saçlarını?"
Dedi, zorlukla. Cevap vermedim, sadece omuzlarımı silktim. Bu hareketime hafifçe tebessüm etti. Elleri saçlarımdan indi, bu sefer kollarımda gezdirmeye başladı. Dokunuşuyla tüylerim ürperdi ama belli etmemeye çalıştım. "Titriyorsun."
Diye fısıldayınca çok utandım. Sesinden bile belliydi benden etkilendiği. Bakışlarımı kaçırınca hafifçe güldü ve yüzünü nemli saçlarıma gömdü, derin derin nefeslendi. "Kokun..."
Dedi, boğuk çıkan sesiyle ve aynı tonlamayla devam etti: "Beni mest ediyor."
Kokumu seslice içine çekti ve saçlarımı öptü. Saçlarımı öpmeye devam ederken dudakları yavaş yavaş yanağıma geldi.

Öpmedi, nemli dudakları yanağımda kışkırtıcı bir yavaşlıkta gezindi. Parmakları yine çenemi buldu ve yüzümü yüzüne çevirdi. Gözlerinde gördüğüm delice istek yutkunmama sebep oldu. Dudaklarıma doğru yaklaşmaya başladı. Geriye kaçmak istesem de durdum. Bunlar olmak zorundaydı. O benim kocamdı, bundan asla kaçamazdım.

Nemli dudaklarını yavaşça dudaklarıma değdirdi ve beni incitmeden öpmeye başladı. Dudaklarımı aralayıp ben de karşılık vermeye başladım.
Karşılık alınca kolumdaki elleri gerildi ve yavaşça ayırdı dudaklarımızı, alnını alnıma yasladı. Gözlerini kapattı. Ağzı hafif aralıktı ve sık sık nefes alıp veriyordu. "Gamze..."
Diye fısıldadı ve gözlerini açtı, elini ise yanağıma koydu. Tedirgindi ve bakışlarından anladığım kadarıyla benden bir karşılık bekliyordu. Ya da ufak bir tepki vermemi istiyordu fakat yapamıyordum, kitlenmiştim resmen ve Emre'yi istemeden de olsa geriyordum.

"Korkma n'olur, bakma öyle bana. Senin istemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım." deyince gözlerim doldu. Ben... Ben yapamayacaktım. Ama bunu ona nasıl söyleyecektim? O bunu hak etmiyordu. Beni bunca zaman beklemişken, bu hareketlerimi hak etmiyordu ama olmuyordu işte!  Kitlenmiştim! Kıpırdayamıyordum! Yüzünü geri çekti ve sıkıntıyla nefes verdi. Beni istiyordu ama benden çekiniyordu. "Sana biraz dokunabilir miyim? Söz ileri gitmeyeceğim. Seni asla korkutmayacağım."
Deyince ağzım açık kaldı. Ne yani bu gece beraber olmayacak mıydık? Ne tepki vermem gerekiyordu? Ne yapmam gerekiyordu? Off çıldıracaktım gerçekten!

Acı aşk Where stories live. Discover now