75.bölüm

1.5K 68 110
                                    















&




Korku bütün bedenimi ele geçirirken, ağzımda can bulmayan sözcükler yerine çığlıklar koptu... Bu o'ydu. Bu, Burak'tı. Bambaşka bir insana dönüşmüştü. Bambaşka bir kişiliğe bürünmüştü. Yüzündeki en iğrenç gülümsemesiyle üzerime doğru atlayacakken, hızlı bir hareketle yerimden kalktım fakat ondan kaçamadan ense kökümden tutup sertçe çekti ve beni vücuduna yapıştırdı. Ağzımı kapatmadan önce sesimin çıktığı kadar: "EMRE!"
diye haykırdığım an diğer eliyle ağzımı sıkıca kapattı. Elindeki bıçağı görünce korkum iki katına çıktı.

"Özledin mi beni?"

Pis nefesi boynuna değerken, ondan kurtulmaya çalıştım ama aniden bıçağı şah damarıma bastırınca hareket etmeyi kesmek zorunda kaldım. "Bana yaşattığınız şeylerin bedelini ödemeden, sizi rahat bırakacağımı mı sandınız yoksa? Bu yapacaklarım sadece ön gösterimdi. En kısa zaman da asıl filme geçeceğiz! Her şeyi öğreneceksiniz! O gün burada seni nasıl kurtardığımı hatırladın mı? Aslında o bile benim kurduğum bir oyundu biliyor musun? Neyse, bunları anlatacağım uzun uzun zamanlarımız olacak seninle..."
İğrenç sözlerini bitirince başımı arkaya yatırıp boynuma dudaklarını bastırdı.

İğrenç dudakları tenime değerken, hareket etmeye çalıştım ama boğazım da olan bıçak canımı yakınca yine hareket etmeyi kesmek zorunda kaldım. Parkın diğer ucundan buraya doğru koşan Emre'yi ve Vural'ı görünce kalbimdeki korku biraz olsun geçmeye başladı. Muhtemelen attığım çığlıkları ve son anda Emre diye haykırışımı duymuşlardı. Yoksa, burada beni görmeleri imkansızdı. "Hım... Köpeklerin geliyor."
deyip dudaklarını boynumdan çekti ve buraya doğru koşan Emre'ye ve Vural'a bakıp pis bir kahkaha attı. O gerçekten bambaşka birine dönüşmüştü. İçindeki o insanlık duygusu yok olmuş gibiydi...

"Kahramanların iki tane oldu! Sen de ne buluyor bu salaklar? Peki ben senin gibi aşağılık bir kadından nasıl hoşlanmışım? Tiksiniyorum senden! Neyse ki, son anda senin gibi bir illetten kurtuldum! Şimdi intikam zamanı! Öyle bir oyun çevireceğim ki, hepiniz beni küçümsemek neymiş göreceksiniz! Bana yaptıklarınızın bedelini en ağır şekilde ödeyeceksiniz! Aylarca sendeleyerek yürüdüm! Senin yüzünden ölümden döndüm! Yetmedi, o herif gelip ben o hâldeyken beni defalarca kez dövdü! Bunlar da yetmedi! Gereksiz yere aylarca tedavi olmaya zorladılar beni! Aylarca hastane de yattım! Aylarca o gereksiz ilaçları içmek zorunda kaldım! Ben deli değilim! Siz delirttiniz beni! İkiniz de bunların bedelini mislim mislim ödeyeceksiniz! O herifin gözleri önünde sana sahip olacağım! O herifi senin gözlerinin önünde bitireceğim! Sadece bekle Gamze! Sadece bekle! Çok yakında her şeyin intikamını alacağım sizden!"

Nefret dolu sözlerinin ardından elindeki bıçağı omzuma sertçe batırınca göz yaşlarımla beraber attığım acı dolu çığlığım yeri göğü inletti... Burak geri çekilirken sırtıma attığı tekmeyle yüz üstü yere düştüm. Sadece iki saniye içinde arabaya binip gözden kaybolmuştu.

"GAMZE!"

Ağzımdan kopan acı dolu çığlıklarla, yerde iki büklüm oldum. Omzumdan akan kanlar neredeyse bütün tişörtüme bulaşmıştı. Belimden tutulup bedenim çevrildiğinde bıçak yere değdi ve etime daha çok saplandı. Bedenim acıyla kasıp kavrulurken, bir kez daha çığlık attım... Gözlerim kapalı olan biteni göremiyordum. Göremeyecek kadar da acı çekiyordum.

"HAYIR!"

Baş acumda benden daha çok acı çekiyormuş gibi çıkan ses; sevdiğim adamın sesiydi... Omzuma saplanan bıçağı görmüştü. "Oruspu çocuğu!"
Sesi hem tehdit doluydu, hem de korku. "Gamze, güzelim... Dayan."
deyip beni bir çırpıda kucağına aldı. Omzumdaki bıçak Emre'nin göğsüne değiyordu. Bu telaşla bunu hesaba bile katmamıştı. "Öldüreceğim lan o herifi!"
Sürekli tehditler savuran ise Vural'dı. Algılarım kapandığı için söyledikleri çoğu şeyi duyamıyordum. Hissettiğim tek şey omzuma batan bıçaktı ve canımın hiç olmadığı kadar acımasıydı.

Acı aşk Where stories live. Discover now