33.bölüm

1.7K 59 12
                                    

Sevil'e beraber Melahat ablanın kapısının önünde durup zile bastık. Aptal aşıklar gibi sürekli birbirimize bakıp gülüyorduk. Şu anda benim gülmem çok saçmaydı, üzgün olmam lazımdı ama olamıyordum. Bugün içim kıpır kıpırdı.
Melahat abla kapıyı açtığı gibi çemkirmeye başladı: "Nerede kaldınız ayol? Bir saattir sizi bekliyorum!"
Dedi, söylene söylene ve geri çekilerek bize yer verdi, içeri geçmemiz için.

Sevil'le beraber içeri girdik. Ayakkabımı çıkarırken Melahat ablaya bakıp konuşmaya başladım: "Emre yüzünden geciktik, onun aramasını bekledim."
Deyince gözlerini devirdi ve beraber salona adımladık. Melahat ablanın harika bir evi vardı. Çok şirindi.
Bizim için kurduğu masaya bakınca ağzım açık kaldı. Bir sürü şeyler hazırlamıştı ve bunun yanı sıra içki de vardı, hem de bir kaç çeşit. Ben bunların hepsini içersem eğer sabah gözümü nerede açardım, Allah bilir.

"Kız Emre'yi de çağırsaydın ya! Hasret giderirdiniz beraber!"
Diyerek kahkaha attı ve orta sehpanın etrafına koymuş renkli minderlere attı kendini. Sevil ağzına bir parça karpuz atarken: "Emre'ye haber vermedi ki."
Deyince Melahat abla dizlerine vurdu. "Kız deme! Sen nasıl söylemezsin buraya geldiğini? Anacığım adamı kalpten götürme! Ara da burada olduğunu bilsin! Bak sana ayık kafayla bir abla tavsiyesi veriyorum. Çünkü birazdan bu kafa bir milyon olacak!"
Dedi ve viski şişesine uzanarak bardağına içki doldurduğu gibi kafasına dikti. Anlaşılan bu gece bayağı hararetli geçecekti.

"Melahat abla Emre benim burada olduğumu ve ne haltlar çevirdiğimi anlarsa, beni kolumdan tuttuğu gibi eve götürür ve ben bunu istemiyorum. Bugün eğlenmek için geldim buraya. Hem o beni evde biliyor."
Deyince ağzına tekrar götürdüğü içki boğazında kaldı ve öksürmeye başladı. Sonunda kendine gelebildiğinde bana ters ters baktı. "Kız sen manyak mısın? Adama yalan mı söyledin? Vay başıma gelenler! Kız buraya gelirse bu evi başımıza yıkar! Taş üstünde taş bırakmaz!"
Diye sinirle söylendiğinde gözlerimi devirdim. "Off Melahat abla yeter! Buraya Emre'yi konuşmak için gelmedim. Hadi artık eğlenelim!"
Diyerek kahkaha atınca Sevil ve Melahat abla aynı anda: "Sıçtık!" Dediler.

İkisine de bakıp gülmeye devam ederken Melahat abla: "Vallahi de sıçtık billahi de sıçtık!"
Dese de umursamadım ve elimdeki poşeti yere koyarak içindeki abur cuburları çıkardım, masaya tek tek düzgünce yerleştirdim ve Melahat ablaya baktım. "Melahat abla üstümü değiştireceğim, nerede değiştireyim?"
Dedim. Ağzına kiraz atarken parmağıyla bir odayı gösterdi.

Küçük ve çok spor tarzı olan odaya adımladım ve sırt çantamın içinden Dilek teyzenin çeyizime aldığı geceliği çıkardım. Hızlıca üstümü değiştirip geceliği kafamdan geçirdim.
Rahat olmam gerekiyordu. Pantolonla asla rahat edemezdim.
Açık saçlarımı tek omzumda toplayarak aynadan giydiğim geceliğe baktım. Siyah ip askılı, göğüs kısmı dantelli ve kalçalarımın bir tık altında biten ve sırt kısmı tamamen açıkken, iki tane çapraz ip vardı sadece. Gecelik oldukça cesurdu. Ama umrumda değildi. Kız kızaydık zaten, problem yoktu.

İçeriye girdiğimde Sevil'in ve Melahat ablanın kahkaha attığını gördüm, ikiside beni fark edince bana baktılar ve ağızları açık kaldı. "Oha Gamze! Bu ne? Kızım sen beni bile aştın!"
Diye hayretle konuşan Sevil'e gözlerimi devirdim ve orta sehpanın kenarlarına konulan minderlere attım kendimi. Melahat abla hâlâ beni süzünce ona öpücük atarak göz kırptım. Meloş sonunda kendine geldiğinde: "Ulan erkek olsam seni şimdi şu anda yatağa atardım!"
Deyince ağzım açık kaldı ve Melahat abla konuşmasına kaldığı yerden kahkaha atarak devam etti: "Kız Emre seni böyle görse, aç bir panter gibi üstüne atlardı kesin!" Deyince üçümüzde güldük.

Umursamazca omuzlarımı silktim. "Görsün umrumda değil!" Diyerek bardağıma şarap doldurup bir yudum içtim. Sevil ve Melahat abla birbirine bakıp duruyorlardı. Kırmızı şarap boğazımdan geçerken zorla yuttum. İğrenç bir tadı vardı, ama dilimde sonradan gelen tatlı bir mayhoşluk bırakıyordu. Bu hoşuma gitmişti.

Acı aşk Onde as histórias ganham vida. Descobre agora