50.bölüm

1.7K 47 30
                                    




&


Gamze Ertürk'ten...

Vücuduma batan dikenler, bulanan midem, dönen başım... Büyük bir karmaşanın içindeymişim gibi hissediyordum...

Sahi, neredeydim ben? Neden kendime gelemiyordum? Zihnim çok bulanıktı. Aklım karman çorbandı. Tek bildiğim bir şey var; benim için tehlike çanları çalıyordu. Yine her şeyi boka sardın...
diyordu iç sesim. Evet, bir şeyler yolunda gitmiyordu. Hayatım da hiçbir şey yolunda gitmiyordu fakat şu anda bambaşka bir şeyin içindeydim.
Bu sefer ki çok farklıydı. Bir bilinmezliğe doğru; yol alıyordum.

Bu bilinmezlik benim hayat döngümü alt üst edecek cinstendi.

Hayatım ne zaman düzene girecekti?
Neden benim de herkes gibi normal bir hayatım yoktu? Romanlara, filimlere konu olacak bir hayatın içindeydim. Tek istediğim; mutlu ve huzurlu olmaktı. 

Neden olamıyordum?

Neden tam mutluluğu buldum derken; yine bir çıkmaza sürükleniyordum?

Bilincim yerine gelmeye başlarken, hiç tanımadığım sesler işitiyordum. Oysa ben rüya görüyorum sanıyordum. Birazdan gözlerimi açtığım da yanı başımda uyuyan sevdiğim adamı görmek istiyordum fakat öyle olmayacaktı.

Gözlerimi açmaya korkuyordum ama bulanan midemi göz ardı edemiyordum. Ağzıma kadar gelen safrayı zar zor gönderdim. O, kadar bitkindim ki...
Elim boş mideme gitti, yüzümü buruşturdum. Sanki hamileydim.

Şu durumda bile saçmalamayı başardın ya Gamze, herkes şu anda seni ayakta alkışlıyor.

Şu iç sesim, bozuk dengemi daha çok bozuyordu.

"Kendine geliyor galiba..."

İnce ve çocuksu bir ses kulaklarıma dolunca put kesildim. Bu ses kime aitti? Bu çocuksu ses bana hiç tanıdık gelmiyordu. İlk kez duyuyordum.

"Vah yazık, uyurken bile acı çekiyor. Kimdir bu kız oğlum?"

Bu ses ise daha olgun ve otoriterdi. Ben gerçekten neredeydim? Korkum gün yüzüne çıkmak için savaş verirken, sakin olmaya çalıştım.

"Anne buraya getirdiğime pişman etmeyin, beni! Bin kez anlattım! Yolda bayıldı, üzerinde ne kimlik ne de telefon vardı. Mecburen buraya getirmek zorunda kaldım."

Bu ses...

Bu kalın, tok ve ürkütücü sesi nerede duysam tanırım.
Bilincim tamamen yerine geldiğin de, olan biten her şey zihnime düştü.

Ben en son bir yabancının kolları arasında bayılmıştım.

Ve bu adam çok tehlikeliydi...

Gözlerimin önünde bir adam vurmuştu. Hem de gözünü bile kırpmadan...

"Oğlum, seni anlıyorum ama ailesi falan merak eder. Öğlen oldu, daha uyanmadı. Yazık, kim bilir ne derdi vardı yavrucağın. Nasıl da masum bir kız..."

Yavrucak mı?

Masum mu?

Öğlen mi?

Ben kaç saattir baygındım? Korkudan gözlerimi bile açamıyordum. Hiç tanımadığım insanların evindeydim. Bu adam beni ailesinin evine getirmişti. Kimdi bu adam? Bir insan vurmasına rağmen neden bana yardım etmişti? O, olaya tanık olduğum için beni de vurması gerekmiyor muydu? 

Acı aşk Kde žijí příběhy. Začni objevovat