49.bölüm

1.4K 49 20
                                    



&


Emre Ertürk'ten...

Hayatımın yok oluşunun beşinci günüydü...

Gamze'nin beni terk edişinin, beşinci günüydü...

Beş gündür dünya dönmüyordu sanki, her saniye, her dakika, her saat birbirine karışmıştı.
Doğru düzgün uyumamış, bakmadığım yer, girmediğim delik kalmamıştı. Ama Gamze yoktu. Sevdiğim kadın, yoktu.

Hiçbir yerde yoktu.

Onun yokluğu; benim en büyük sınavımdı. Bana defalarca; 'Seni terk etmeyeceğim, seni bir daha asla bırakmayacağım.'
diyen kadın... Bana en acımasız sözleri söyleyip, beni terk etmişti. En çok korktuğum kelimeleri bana acımadan söyleyip, ne hâle geleceğimi umursamadan dile getirmişti.

Benden iğrendiğini, benden nefret ettiğini söylemişti. Gözlerinde gördüğüm nefret ise söylediği sözlere doğruluk payı veriyordu.

O, son sözleri beynimin içinde dönüp duruyordu. O, yüzüğü parmağından çıkarıp fırlatması... Gözlerimin önünden gitmiyordu. Sanki kalbimi söküp atmıştı.

Canımdan can çıkıyordu.

Beş gündür elimden düşürmediğim içkimden bir yudum aldım. Belki Gamze'nin o sözlerini unuturum diye, belki bu yaşadığım şeyler, gerçek değildir, diye içtim. Ama gerçekti. Allah kahretsin ki, gerçekti.

Bana iğrenir gözlerle bakması... Ben o bakışları ölsem de unutamayacaktım. O, sözler hiçbir zaman aklımdan çıkmayacaktı.

'Senden iğreniyorum! İğrenç bir insansın!'

'Senden nefret ediyorum!'

'Seni farklı sanmıştım... Ama sen de herkes gibiymişsin!'

'İlk kez senden bu kadar nefret ettim... Gözümde hiçbir değerin kalmadı!'

Elimdeki kadehi yere fırlattım. Kafama vurmaya başladım. İçimde biriken acı ve öfkeyle haykırdım: "Sus artık! Sus!"
Susmuyordu. Beynimin içinde dönüp duruyordu! Gözlerimi kapattığım an onun o son görüntüsü önüme beliriverdi. Oturduğum koltuktan kalkıp, yatak odasına geçtim.

Gözlerimin önünden gitmiyordu o görüntü! Kulaklarımdan gitmiyordu sesler! Beynimin içindeki yankı yapıyordu!

Nefes alamıyordum. Sığamıyordum hiçbir yere, her yer dar, her yer boğucu geliyordu. Sevdiğim kadının yokluğun da ben kayboluyordum.

Bu evi yakıp kül etmek istiyordum!

Gamze'nin görüntüsü her yerdeydi.

Yatağın yanına ilişip, yıkılmış bedenimle yere yığıldım. Ne gücüm kalmıştı, ne de sabrım. "Neredesin Gamze?" diye mırıldandım. Bütün şehri alt üst ettim. Gidebileceği her yere baktım, aradım... Sabahlara kadar aradım fakat onu hiçbir yerde bulamadım. Sanki yok olmuştu. Bana verdiği bu ceza beni yerle bir etmeye yetmişti.

Yetişemedim! Gözlerimin önünde bir taksiye atlayıp gitti ve ben yetişemedim! Ellerimin arasından kayıp gidişine engel olamadım, ona yetişemedim. Onu yeni bulmuşken, yine kaybetmiştim... Ben her zaman kaybeden taraf olacaktım. Benim tutunacak tek bir dalım kalmışken, kendi ellerimle o dalı kırmıştım, kendi ellerimle sonumu getirmiştim.

Burada kalsaydı... Evinde kalsaydı... Ben onu asla rahatsız etmezdim. Asla karşısına çıkmazdım. En azından nerede olduğunu bilip, içim rahat olurdu fakat şimdi nerede olduğunu, ne hâlde olduğunu bile bilmiyorum...

Acı aşk Where stories live. Discover now