64.bölüm

1.2K 48 18
                                    













&





Emre'nin sesini duyduğum an elim ayağım birbirine dolandı. Onun geleceğini bir an için unutmuştum ve en kötüsü ise Emre Vural'ın söylediği sözleri duymuştu. Korktuğum şey başıma gelmişti. Böyle olmaması gerekiyordu. Bunu duymaması gerekiyordu. Bu adam yüzünden Emre şimdi beni yanlış anlayacaktı. Nereden çıka gelmişti bu adam? Emre'nin yanlış düşüncelere kapılması an meselesiydi. Onun yerinde kim olsa yanlış düşüncelere kapılırdı... Ve en korktuğum şey de buydu. Bu adam yüzünden başıma daha neler gelecekti?

Ürkek bakışlarımı zorlukla yan tarafımda duran Emre'ye çevirdim. Bakışlarında gördüğüm sakinlik beni daha çok ürküttü. Gözleri ikimizin üzerinde dolanıyordu ve haklı olarak bir açıklama bekliyordu. Vural da benim gibi bakışlarını yavaşça Emre'ye çevirdi. İkisinin de gözleri birbirine kenetlendi. İkisinin de bakışları öylesine korkunçtu ki... Her an birbirlerine dalacakmış gibi duruyorlardı. Bunun olmasına asla müsaade edemezdim. Bu sorunu hemen çözmem gerekiyordu.

Emre'ye doğru yürüyecekken, o bir hâmle de bulundu ve gözleri Vural'dayken bana doğru adımladı. Birkaç adımda yanımda durduğunda bakışlarını yavaşça bana çevirdi. Gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığıyla zorlukla yutkundum. İlk kez bana böyle bakıyordu... İlk kez bakışları bu kadar soğuk ve duygusuzdu...

Kendime zar zor gelebildiğimde ağzımdan zorlukla çıkan kelimelerle: "Emre..."
diyebildim sadece. Gözlerime bakmayı sürdürdü. Birkaç dakika sonra soğuk bakışlarını Vural'a çevirdi ve: "Karımın yanında ne işin var?"
dedi, sert bir sesle. Vural soğuk bir tavırla cevap verdi: "Buradan geçerken Gamze'yi gördüm."
Emre duyduğu cevap üzerine yumruklarını sıkıp sert bir solunum alınca hızla koluna girdim.

Sinirden koyulaşmış harelerini gözlerime çevirince: "Eve gidelim... Her şeyi anlatacağım,"
dedim eceleyle. Sert bakışlarını gözlerimden çekmezken, aramıza giren sesle sinirlerim gerildi. "Emre, yanlış anlama..."
Vural'a susması için ters bir bakış attım. Bu konu artık onu hiç ilgilendirmiyordu. Bu, benim ve kocam arasındaki bir meseleydi. Üçüncü şahsın girmesine izin veremezdim. Her ne kadar konunun içinde Vural da olsa, bu onu ciddi anlamda ilgilendirmezdi. Emre duyduğu sözlerle az önceki sakinliği gitti ve öfkeyle soluduktan sonra Vural'a baktı. Kolunu sertçe elimden kurtardığı gibi Vural'ın yakalarına yapıştı ve öfkeyle haykırdı: "Neyi yanlış anlayacağım lan?"
Ses tonu beni ürkütse de geri adım atamazdım. Saçma bir mesele yüzünden işler gereksiz yere büyüyecekti. İki elimle birden Emre'nin koluna asıldım. Sinirden ve kendisini kasmaktan kol değil, taşı tutmuş gibi hissettim. Elimin altındaki taş kesilmiş şey kas olamazdı. "Emre, lütfen sakin ol. Eve gidelim."
Söylediğim sözleri duymazken, Vural'ın yakalarını tutmaya devam etti.

Vural ise buz gibi ifadesi ile sadece Emre'nin gözlerine bakıyordu. "Karımdan uzak duracaksın! Onun etrafında bir daha seni görmeyeceğim!"
Tehditkâr ses tonu adeta ölüm saçıyordu. "Sakin ol, izin ver anlatayım. Gamze'ye bu saçma neden yüzünden yüklenmene izin vermem!"
Emre duyduğu sözler üzerine deliye dönerken, gözlerinin feri döndüğüne anbean şahit oldum. "Sen kimsin lan?"
diye gürledi. Sesi öylesine sert ve yüksek çıkmıştı ki, herkesin bakışlarını üzerimize çekmiştik.

Emre aynı sert ve yüksek ses tonuyla devam etti: "Gamze'yi düşünmek sana mı kaldı lan? Sana ne benim karımdan? Ne istiyorsun Gamze'den? Neden karımın peşini bırakmıyorsun?"
Sözleri bitince bana doğru döndü. Vural'ın yakasını sertçe sıkmaya devam ederken, sert bir tonda konuştu: "Bu şerefsiz seni ne kullanarak korkutuyor? Ne söyleyerek tehdit ediyor? Söyle! Korkma! Ben varım yanında."
Kalbim duyduğu sözlerle atmayı bırakırken, cevap veremedim. Konuşamayacak kadar şaşkındım çünkü. Benim yerime her şeyin suçlusu olan adam lafa girdi: "Ne saçmalıyorsun lan sen? Film mi çeviriyoruz burada?"
Vural'ın haykırması beni sonunda kendime getirdi ve bakışlarımı Vural'a çevirip, kaşlarımı çattım. "Vural, sus artık!"
diye bağırınca alayla güldü. "Söylediği şeylere bak! Yok, ben seni tehdit ediyormuşum! Yok, ben seni korkutuyormuşum! Ben ona zarar verir miyim lan? Asıl zararı veren sensin! Mutluluk dışında ne varsa yaşattın ona! Sürekli ağlatıyorsun! Sürekli üzüyorsun! Otur düşün bunları ve asıl gerçeğinle yüzleş! Ona mutluluk değil, her seferinde zarar verdin!"

Acı aşk Where stories live. Discover now