29.bölüm

1.6K 44 21
                                    

"Bugün Emre'yle gün almaya gittik. Onu haber verelim dedik. Allah'tan bir mâni çıkmazsa eğer düğün ve kına önümüzdeki Ağustos ayında olacak. Kına 14 düğün 15 Ağustos."

Gözlerim korkuyla büyürken hiç bir tepki veremedim. Ne yani şimdi benim 1 buçuk ay sonra düğünüm mü vardı?

♡♡♡♡

Duyduğum sözler kulağımın en derinliklerinde çınlarken, hâlâ idrak etmekte güç çekiyordum. Düğünün yakın zamanda olacağını biliyordum, ama bu kadar kısa zamanda olacağını hiç tahmin edemedim ve buna cidden hazır değildim.
Elimde değil, kendimi bir evliliğe hazır hissetmiyorum. Emre'nin karısı olmaya kendimi hiç hazır hissetmiyordum.
Onun karısı olmak kulağa hoş geliyordu, fakat evlilik bambaşka, çok başka bir şeydi.
Omuzlarına daha fazla yük, daha fazla sorumluluk biniyordu. Bu evlilik bütün gerçekliğiyle olacaktı. Onun gerçek anlamda karısı olmak...
Bu beni fazlasıyla korkutuyordu.

Hiç farkında olmadan sağ bacağımı sakin bir ritimde sallıyordum. Bacağımı sallamaya devam ederken Emre'nin salladığım sağ bacağıma baktığını fark edince bacağımı sallamayı hızla bırakıp, dudaklarımı kemirmeye başladım. Dudaklarım kanayacak dereceye gelmişti.
Ama elimde değildi, strese girmiştim, düğün lafını duyunca. Yanımda diken üstünde oturan Emre, yeri dar geliyormuşçasına huzursuzca bir kaç kez kıpırdandı, oturduğu yerden ve gözlerini bir kartal gibi dikti, üzerime.

"Ay Allah'ım çok az kaldı, nasıl yetişecek onca iş?" Diyen anneme baktım. O da benim gibi strese girmişti, oturduğu yerde Emre gibi bir kaç kez rahatsızca kıpırdandı.
Ama annemle strese girdiğimiz konular bambaşkaydı. Annem düğün telaşına şimdiden girmiş, kara kara düşünüyordu. Annem bu kadar telaş içindeyken, Dilek teyze tam tersi çok sakindi. "Yetişir Aynur, ne olacak? Daha koca 1 buçuk ay var önümüzde. Gamze kızımın çeyizi tamam zaten. Çocuklarda birlikte gidip mobilya seçerler. Oturacakları evide hep beraber bir güzel temizledikten sonra hemen eşyaları yerleştiririz. Geriye kalan işleri de bir şekilde hallederiz."

Dilek teyzenin söyledikleri tüylerimi ürpertti. Bu kadar kolay mıydı yani? Her şey bir sözle bitecek miydi? Önümüzdeki günlerde yaşayacağım stresler aklıma gelince yüzümü buruşturdum.
Emre yüzüme bakınca kafamı eğdim. Bu hareketlerim yüzünden beni yanlış anlayacaktı. Ben sadece evliliğe hazır değildim.
Keşke uzun bir süre daha nişanlı kalsaydık. En azından ona iyice alışırdım ve ısınırdım. Kendimi evliliğe hazır hissederdim.
Ama şu anda hiç hazır hissetmiyordum.

Hâlâ bana bakan Emre'ye çevirdim bakışlarımı. Yüzü gerilmişti ve sol elini kaldırıp sertçe çenesini sıvazlayarak önüne çevirdi, bakışlarını.
Sinirlenmişti, benim saçma sapan hareketlerim yüzünden. "Gamze kızım."
Diyen Dilek teyzeye çevirdim bakışlarımı, bana bakmaya devam ederken konuşmasına devam etti: "Haftaya Salı günü Emre'yle gidip mobilyalarınızı seçin. Biz hiç gelmeyelim. Kendi zevkinize göre seçin mobilyalarınızı. Mobilya işi bitince de gelinliğini seçmeye gideriz, beraber."

Gelinlik mi? Ben gelinliği tamamen unutmuştum. Gelinlik her genç kız gibi benim de hayalimdi. Ben de o bembeyaz gelinliğin içine girecektim. Bu evden, telimle duvağımla çıkacaktım. Gözlerimin dolmasına engel olamadım.
O gelinliği giyeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Ama çok kısa bir zaman sonra o gelinliği giyecektim.
Hayat çok garipti, bir insanın hayatı bir anda tamamen değişebilirdi.
Benim hayatım da tam 1 buçuk ay sonra tamamen değişip evli bir kadın olarak devam edecektim, hayatıma.

Bir kaç gün sonra...

Odamda hazır olmuş bir şekilde Emre'nin gelmesini bekliyordum. Birazdan gelip beni alacaktı ve evimize mobilya seçmeye gidecektik.
O günden beri Emre'yle aramız biraz bozuktu. Konuşmaya çalışsamda başarısız oldum. 'Bir şey yok' deyip sürekli geçiştirdi beni.
Bana karşı anlayamadığım bir şekilde tavır almıştı. Gerekmedikçe konuşmuyordu benimle. Gerekmedikçe aramıyor ve mesaj da atmıyordu.
Nedenini sorsam da cevap vermemeyi tercih etmişti.

Acı aşk Where stories live. Discover now