78.bölüm

1K 59 155
                                    

















&

Bu yaşadığım iğrençliğin rüya olmasını o kadar isterdim ki... Ama rüya değildi. Ne kadar istesem de değildi maalesef. Çırpınışlarım hiçbir fayda etmezken, dudaklarım Vural'ın dudakları altında eziliyordu. Ellerimi göğsüne koyup onu itmeye çalışsam da gücüm yetmiyordu ona. Güçsüz bedenim onun gücü tarafından un ufak olmuş, beni her an yıkmaya hazırlanıyordu. Öyle bir acıydı ki bu kalbimdeki... Ölmek istedim şu anda. Ölmeyi hiç bu kadar istememiştim.

Sevdiğim adam dışında başkasına haram kıldığım dudaklarım bir başkası tarafından hoyratça öpülüyordu... Benim yasaklı mabedime dokunuyordu bu adam. O mabede sadece sevdiğim adam dokunabilirdi. Emre hayatıma girdiği ilk günden beri ondan başkasını kendime hep haram kılmıştım oysa. Fakat şimdi başkasına ebediyen yasak kıldığım dudaklarıma dokunuluyordu...

Alt dudağımı dudaklarının arasına hapsettiği an midem de kaynayan bulantı gün yüzüne çıkmak üzereydi. Gözlerimden akan yaşlar dudaklarıma indi. Ondan kurtulmaya çalışmaktan vazgeçtim. Çünkü fayda etmiyordu. Bu işkencenin bir an önce bitmesini, hatta bir an önce toprağın altına girmeyi hayal ettim.

Akan göz yaşlarım onun dudaklarına da bulaşınca kapattığı gözlerini sonuna kadar açtı ve bir anda kendisini hızlı bir hareketle geriye çekti. Bacaklarım beni anında ayakta tutamazken, çamurla bulanmış yere düştü güçsüz bedenim. Ellerimle yüzümü kapatırken, kalbimin acısıyla seslice ağlamaya başladım. Şu anda bağırıp çağırmam gerekirken ağlıyordum. Kalbimin beni acıyla kasıp kavurmasına bir müddet izin verdim. Bu adama gerekeni daha sonra yapacağıma yemin ettim.

"Gamze..."

Sesini bile duymak midemi bulandırıyordu. Öyle pişmandı ki, sesine bile yansımıştı pişmanlığı. Elimi yüzümden sertçe çekip elimin tersiyle dudaklarımı defalarca kez sildim. Önümde diz çöküp aniden kollarımı tutunca ondan kaçmaya çalıştım. Beni bir kez daha öpmesine izin veremezdim. "Bırak beni!"
diye sesimin çıktığı kadar bağırdım.
Bırakmadı. Daha çok sardı kollarımı. Gözleri pişmanlıkla parlıyordu. Yüzü acıyla kasılıyor, gözleri utançla tarıyordu çehremi.

"Özür dilerim! Ben nasıl oldu bilmiyorum. Aniden oldu. Kendimi tutamadım. Affet beni! Ağlama lütfen."

Geriye doğru sürünürken, kollarından kurtulmaya çalışıyordum. Sesim bütün bahçeyi dolduruyordu. Hiç kimse umrumda değildi. Buradan ve bu evden kurtulmak istiyordum. "Dokunma bana!"
diye bir kez daha tüm gücümle bağırdım. Ellerini kollarımdan çözdü ve iki elini de hava da tuttu. "Tamam, bak dokunmuyorum. Sakin ol. Ne desem boş gelir. Hayvanlık yaptım. Yaptığımın affı yok. Ben karşılık verirsin diye umut ettim ama hata yaptım!"
Bu adamdan nefret ediyordum. Sesini duymaya bile tahammül edemiyordum. Söylediği saçmalıklarla yumruğumu kaldırdım ve göğsüne vurmaya başladım. Hafiften sendelese de hemen toparlandı ve başını eğdi.

"Hayvan herif! Hayvan! Nasıl sana karşılık vereceğimi düşünürsün? Nasıl böyle bir şey yaparsın? Emre'nin yüzüne nasıl bakacağım ben? Ha? Nasıl?"

Göz yaşlarım öyle hızlı akıyordu ki, artık bulanık görmeye başlamıştım. Gücüm bittiğinde ellerim kucağıma düştü. Başını kaldırıp göz göze gelince nefretle yüzüne baktım. Dudaklarına bulaşan rujumu görünce sinirlerim had safhaya çıktı. Benim rujum bir tek sevdiğim adamın tenine bulaşabilirdi! "Sil şu dudağını!"
diye bağırınca irkildi ve elinin tersiyle dudaklarını sildi. "Bir daha karşıma çıkmayacaksın! Bir daha bana dokunmayacaksın!"
Sinirlerim fazlasıyla gerilirken, saçlarımı çektim. Vural saçımdaki ellerimi tutup çekti. Kendime zarar vermek, hatta öldürmek istiyordum.

Acı aşk Where stories live. Discover now