9- Ateşli Geceler

7.8K 154 1
                                    

Keyifli okumalar :)

Onlara ellerimle yaptığım makarnadan yerken ortada dönüp duran güzel bir muhabbete eşlik ediyordum demeyi çok isterdim. Fakat bırakın böyle bir durumun gerçeğini,hayali bile imkansız geliyor şuan gözüme. 

Ortamdaki gergin hava evet biraz olsun dağılmıştı sipariş ettiğimiz pizzaların gelişiyle. Erkek milleti işte yemeği görünce her şeyi unutabiliyordu, ne beklenirdi ki başka onlardan? Gerçi bende yemeğe aşırı derece de düşkünümdür. Yoksa ben---? Oha iyice saçmaladım sanırım. Gerginlikten düşüncelerim bile sapıtmış durumda, ne acı.

Daha fazla bu saçma düşüncelere dalmamak için ve biraz da olsa merakıma yenik düştüğüm için dikkatimi karşıma dizilmiş birbirlerine kaçamak bakış atan erkek grubuna yönelttim. Ağzımdaki aşırı sıcak olan mantarsız pizza dilimini yuttuktan sonra soğuk kolamdan bir yudum alarak boğazımı temizlemiş oldum.

"Hımm.. şeyy.. siz ne zamandır böyle şeysiniz.. yani bir arada takılıyorsunuz?" diye nihayet sorduğumda içimden kendime sövmeye başlamıştım bile çoktan. Nasıl bir rezil cümle kurmuştum ben öyle? 

"Melihle Koray kuzenler. Evet bu kadar şaşırmana gerek yok. Kişilik bakımından ve fiziksel bakımdan birbirlerine benzemeseler de-- dur bir dakika haklısın tam şaşırılacak bir durum aslında. Böyle ağzın bir karış açık bakmakta haklısın. Gerçekten kuzen olmaları bir mucize" diyerek hem benimle hem de onlarla dalga geçince Arsen, gözlerimi kısarak ve ağzımı kapayarak ona bakmaya başladım.

Omzunu silkerek beni umursamadığını belli edince tekrar söze başladı. "Dediğim gibi Korayla Melih kuzenler, onlarla liseye ilk başladığım zaman bir kavga da tanıştım. Melih neredeyse dayak yerken Koray yine her zaman ki gibi onun götünü kurtarıyordu" dediğinde Melihten bir 'Hah!' sesi yükseldi, bununla birlikte tüm bakışlar ona dönerken gözlerini kısarak Arsen'e bakan kişi oydu bu sefer.

"Yeni kızın yanında beni niye rezil ediyorsunuz abicim ya anlamıyorum ki? Al işte gitti bütün karizma mutlu musunuz? He?" diye çıkışınca Koray ona şöyle yandan çarklı bir bakış atıp başını sallamaya başladı. Diğerleri de ona açık açık gülerken Arsen "Kapa çeneni. Karizmaymış" diyerek iyice yerin dibine soktu Melih'i. Gözlerimiz buluşunca elimden geldiğince masum bir gülümsemeyle ona baktım. Ve işte yine sıçmaya hazırlanan bir kunduz vakası.

"Yalçın'nın üvey abisi polistir onunla da büyük bir kavga sonrası yollarımız kesişti. Şimdi de genelde polisle ilgili bir durumumuz olduğunda o halleder anlayacağın. Egemen ise.." diyerek bakışlarını Yalçın'ın üzerinden çekip Egemen' çevirince aralarındaki bakışmadan geçen bağı çok rahat görmüş oldum.

Soru dolu bakışlarla ona baktığını fark eden Egemen başını belli belirsiz sallayınca onunla olan hikayesini anlatmak için izin istediğini anladım ve bu durum daha çok meraklanmamı sağladı. Sonunda söze başladığında "Egemen'nin herkesten çok sevdiği bir kız kardeşi vardı ve o--" dedi ve yarıda bıraktı. Kızın başına kötü bir şey geldiğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Usulca başımı sallayıp "Anlatmak zorunda değilsiniz" dedim.

Anlayış yüklü olduğunu tahmin ettiğim bakışlarım Arsen'ninkilerle buluşunca "Her neyse onla da bir şekilde yolumuz kesişmiş oldu ve işte gördüğün gibi hep birlikte burada karşındayız" diyerek konuşmasını bitirdi.

Başımı tekrar usulca sallarken "Peki benden gerçekten ne istiyorsunuz? Sizi hayatım boyunca bir kere bile görmedim. Size bir zarar da vermiş olamam." dediğimde alay edercesine bana bakan gözleri görünce "Yoksa farkında olmadan bir zarar falan mı verdim ?" dedim.

Gruptaki bütün erkekler gülmeye başlayınca içimde bir yerlerde bir şeylerin koptuğunu hisseder gibi oldum. O kadar yakışıklıydı ki hepsi. -Kes sesini Ddee. Aptal hormonlarına sahip çık !!-

"Hayır bize bir zarar vermedin. Veremezsin de küçük kız. Senin yaşının bilmem kaç katı kadar belayla uğraşıyoruz bir hiç durmaksızın. " dediğinde Arsen daha demin resmen gülüşleriyle eridiğim gerçeğini unutarak "Kendine hatta kendinize demeliyim sanırım. Çok fazla güveniyorsunuz" dedim.

Alay eden gözlerini gözlerimin içine dikince "Ooo sanırım bu küçük kedicik sinirlenip küçük bir aslancığa dönüştü" dedi. Söylediklerinin üzerine daha çok sinirlerim bozulurken derin bir kaç nefes almaya çalıştım. Bilmiyorlar diye geçirdim içimden. Bilmiyorlar. Hakkımda her şeyi bildiklerini iddia ediyorlar ama ne öldürdüğüm insanlardan ne de büyük bir keyif alarak işkence ettiğim insanlardan haberleri var....

Sonunda kendimi topladığıma bir nebze de inanınca elimi Arsen' e doğru uzattım. İlkten bu hareketime boş  bir ifade bakmakla yetinse de sonra dayanamayıp "Ne istiyorsun ufaklık?" dedi.

"Telefonunu."

"Niye telefonumu istiyormuşsun bakalım?"

"Ateşli geceler için birilerini arayacağım" diye saçma sapan bir laf ortaya attığımda salonu öksürme sesleri, ovv, ohaa çok sertti gibi sesler doldurmuştu bile. Verdikleri tepki yüzünden söylediklerime kısmen pişman olarak -utandığım için değil sadece bunlar her ne kadar benden büyük olsalar da küçük çocuklar gibi oldukları için-  "Dalga geçiyorum. Telefonum nerede bilmiyorum sanırım kaybettim. İzninle beni 'merak eden' arkadaşlarımı arayacağım" dedim merak eden yerine vurgu yaparak.

"Sen ve senin şu 'fazla meraklı' arkadaşların" dedi o da tıpkı benim gibi fazla meraklı kısmına vurgu yaparak ve cebinden telefonunu çıkarıp elime verdi. "Aman diyeyim bozma sakın" dediğinde yapmacık bir şekilde gülümseyip "Tabi ki" dedim. Bunun üzerine gözlerini kısarak beni izlemeye başlayınca onu umursamadan ezbere bildiğim Ecrin'nin numarasını yazıp ara tuşuna bastım.

Belli bir süre çalıpta cevap gelmeyince umudumu tam kaybetmek üzereydim ki telefon sonunda açıldı "Aloo Ecrin benim Kadie" dedim hiç fırsat kaybetmeden.

"Aloo Kadie. İnanamıyorum. Gerçekten sensin. Nerelerdesin kızım sen?"

"Neler geldi başıma bir bilsen" dediğimde Arsen ' Kız milleti işte dedikodu yapacak illa. Kızım hey!! Uzatma, su yazmıyor ona' dediğinde ona orta parmağımı çıkarıp dikkatimi tekrar telefonun karşısındaki sese verdim.

"Neler geldiğini siktir et şimdi sende asıl neredesin onu söyle. Gelip alalım seni. Gelince ince ayrıntısına kadar anlatırsın"

"Nerede olduğumu boşver asıl sen. Bir süre saklanmam gerekiyor o yüzden bu bulduğum gizli yerde duracağım" dedim söylediklerinin üzerine hemen bir yalan uydurarak.

Ona yalan uydurduğum için yerimde rahatsızca kıpırdanma isteğini zorla yok sayarak gözlerimi halının desenlerinden çekip karşımdaki çocuklara çevirdim. En son bakışım Arsen' e geldiğinde başını onaylarcasına salladığını görünce söylediğim yalandan rahatsız olmayı bıraktım. Hem ben ne zamandır yalan söylediğim için rahatsızlık duyuyordum ki? Hayatımın çoğu yalan üzerine kuruluyken hemde.

"Ahh Ddee! Sürekli başına bela açıyorsun. Neyse tamam bak şimdi sen nerede gizleniyorsan tamam gizlenmeye devam et ama en azından dikkatli ol ve arada bizi kendinden haberdar et ki ölüp ölmediğini bilelim"  İşte bu kadardı. Herkes için tek mesele benim ölüp ölmemem idi. Gerisi...

"Pekala. Şimdi kapatıyorum" diyerek konuşmayı sonlandırınca telefonu sahibine geri uzattım. Telefonu elimden alırken "Keşke ateşli geceler için birilerini aramış olsaydın ufaklık. En azından daha fazla eğlenirdik" dediğinde bu sefer tükürüğü genzine kaçan ben olmuştum. Bir öksürük nöbeti beni alıp götürürken birinin elini sırtımda hissettim.

"Helal, helal" diyerek sırtıma vuran kişi aynı zamanda bana su da uzatınca büyük bir minnetle suyu alıp bir dikişte bitirdim. Bardağı ona geri verirken gözlerim bardağı tutan kişinin elinden gözlerine çıktı.

"Teşekkürler Egemen" dediğimde başıyla beni onaylayıp kalktığı koltuğa tam karşıma tekrar oturdu. Bir süre daha bakıştıktan sonra gözlerini ilk kaçıran kişi ben olmuştum bu sefer. Gözlerim ondan  son süraat bir hızla kaçarken bu sefer Arsen ile buluştu.

Sudan kaçarken yılana tutunmak bu olsa gerek diye düşünerek gözlerimi bu seferde ondan kaçırıp yerdeki artık desenlerini ezberlediğim halıya odakladım.

Neden normal bir hayata sahip değilim ki? Neden?

Yorum ve votelerinizi sabırsızlıkla bekliyorum lütfen desteğinizi eksik etmeyin...

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now