39-Levlâke

2K 88 8
                                    

Öncelikle bölüm için bıraktığım parçayla dinleyerek okursanız sevinirim çünkü ben yazarken tekrar ve tekrar bir kanyak gibi bu şarkıyı dinledim. Belki sizde benim gibi dinleyip okursanız şarkının bir sözünde birbirimizi görür, hikayenin bir satırında birbirimizi buluruz. Ve arkadaslar bölümler geç geliyor,bu konuyla ilgili sıkıntılarımı zaten sizlerle paylaşmıştım o yüzden kusura bakmayın olur mu? Neyse daha fazla sizleri tutmak istemiyorum. Haydi bölüme geçelim.

Keyifli okumalar...

Ecmel'in Ağzından

Bir deliliği, bir ruhun soyunuşunu görseniz nasıl anlarsınız? Onu nasıl tanımlarsınız?

Ben, onun gözlerinde gördüklerimle anlar,onun gözlerindekileri anlatır öyle tanımlarım.

Onun gözleri ki deliliğin başlangıcı, şeytanın ev sahibiydi.

Hiç biri henüz ona ne olduğunu anlamamıştı. Lakin ben anlamıştım. Ruhu kemiğinden sıyrılıyor, canı etinden ayrılıyordu. Içinde nice zamandır tutmaya çalıştığı kötü yanı uyanıyor, ona her ne yaptılarsa benim tatlı, güzel Ddee'm bu savaşı sonunda kaybediyordu.

O artık bizim bildiğimiz kişi değildi.

Değildi işte. Gözlerinden belliydi.

Onun gözleri ki yeri geldiği zaman bir yuva yeri geldiği zaman bir savaş alanıydı. Kimi zaman öfkeyle bakar, mavilerini koyuya boyardı kimi zaman sevdiğini pek söyleyemez fakat sevgiyle bakardı. Işte o zamanlar gözleri berraklaşır, ruhu güzelleşirdi. 

Onun gözleri ki öfkeyle baksa dahi bu derece korkunç olamaz, sevgiden noksan kalamaz idi. Özellikle baktığı kişi ben isem.

Evet, şimdi açmış mavilerine kızıl karışmış o gözlerini sadece bana bakıyordu. Bakıyordu lakin beni görmüyordu. Beni hissetmiyordu. O gözler beni sevmiyordu. Dudakları kıvrılıp yüzünde bir gülücük oluşturuyordu fakat bu gülüş gözlerine ulaşmıyordu.

Canavar zaferini kutluyor, hedefine beni koyuyordu. Biliyorum.

Ona ne yaptılar bilmiyordum ama onun ne olduğunu biliyordum.

Içindeki şeytanı, deliyi az buçuk uzaktan görmüşlüğüm vardı, biliyordum o yüzden. Ama işte şimdi tüm kontrol nasıl olduysa ondaydı, söküyordu içinde tek tek elleriyle iyi olan ne varsa.

Ondan geriye bir şey bırakmamaya ant içmiş gibiydi. Görüyordum işte gözlerinde,sormayın nasıl biliyorsun diye. Biliyorum bir şekilde, hissediyorum. O şimdi kendiyle en büyük savaşını veriyordu. Kaybetmeye mahkumken....

***
Her şey başlamadan hemen önce gördüm onu. Bir şeylerin yolunda olmadığını andı onun gözlerini gördüğüm an.

Her zaman ölmüş ruhlara,duygulara ev sahipliği yapan o gözleri.  Kızgınken, öfkeliyken şiddetlenen,mutlu olmayı bilmeyen bakışları ama bana daima sevgiyle bakan o gözleri. 

Şimdi mavilerine kızıl karışmış gözlerinde önce bir elektrik akımı geçmiş sonra buzullara dönüşmüştü adeta. Mavileri ölmüş, beyazları kızıllaşmıştı. Siyahları büyümüş, bir canavar uykusundan uyanmaya hazırlanmıştı. Genç bir kız çok direnmiş lakin savaşı kaybetmişti.

Gözleri...

Her şeyin habercisi olmuştu.

"Hey! Uzaklaşın ondan hemen."

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now