7- Yeni Yüzler

4.5K 165 5
                                    

Önceki bölüm az okunmuş olsa da paylaşıyorum yeni bölümü. Yazım hataları için kusra bakmayın. Keyifli okumalar :)

İhtiyacım vardı. Biraz tanıdık kişilerin arasında bilindik sokaklarda dolaşmaya ihtiyacım vardı. Yanı başımda oturan bir yabancı ve neresi olduğunu bilmediğim yerler yerine evim derken bile yüreğimi sıkıştıran yerde beni kardeşi gibi görenlerin arasında olmalıydım.

Dahaf fazla aklımda dolaşan bu düşüncelere dayanmayarak "Eve gitmek istiyorum" dedim. Bana bakmadan yayıldığı koltukta homurdandı. Bu haline sinirlenirken dirseğimi koluna geçirdim.

"Heey sana diyorum mankafa !"

"Mankafa mı?"

"Evet mankafa. Beğenemedin mi?" diye cevap verdiğimde kapatmış olduğu gözlerini yarım yamalak açarak başını bana doğru çevirdi. Gözlerimin içine kanlanmış gözleriyle bakarak "Benim bir ismim var" dedi.

Omzumu silkerek "O kadar zaman söylemeyince alıştım senin için bu isme" dedim. Kısık gözlerini tekrar kaparken dudağının yarısı kıvrıldı. Alaycı bir sırıtıştan uzak bir şekilde gülümsediğini görünce bende kendimi gülümsemekten alamadım. Güldüğümü fark edince hemen kendimi toplayıp "Beni eve götür demiştim" diye ona hatırlattım.

"Evet bende seni takmamıştım."

"Niye beni evime götürmüyorsun? Hem neresi burası?"

"Burası bizim grup evimiz velet şimdi biraz susta kafamı dinliyim." dediğinde ağzım bir karış açık şekilde ona bakakaldım. Kendime gelebildiğimde tekrar dirseğimi koluna geçirdim. "Ahh!" diye yapay bir ses çıkardığında tekrar ve daha sert bir şekilde vurdum aynı yere bu sefer ağzından gerçek bir acı nidasi dökülürken gözlerini açıp kızgın bakışlarıyla bana baktı.

"Ne var kızım?" dediğinde kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. O da bana kaşları çatık bir şekilde bakakarken onun gibi yarı uzandığım koltukta dik bir şekilde oturucak halde doğruldum.

"Birincisi ben senin kızın değilim. Bana velet, küçük, kızım şeklinde hitap etmeyi kes benimde tıpkı senin gibi bir adım var. İkincisi niye hala beni burada tutuyorsun?"

"Çok konuşuyorsun" diye kesip attığında ağzımdan kaçan "Hah!" nidasına engel olamadım.

"Çok mu konuşuyorum?"

"Evet bücür çok konuşuyorsun. Biraz sus"

"Bana şöyle seslenmekten vazgeç artık !" diye bağırdığımda o da sonunda rahatını bozarak uzandığı koltukta dikleşti. Sert bir ifadeyle bana bakarken "Birincisi bana bir daha sakın bağırma. İkincisi sana hesap vermek zorunda değilim" diye az önceki halimi taklit etti.

Şaşkın bir ifadeyle suratına bakarken oturduğu yerden kalkıp salondan çıktı. Kapıdan gelen seslerle meraklı bir şekilde bende arkasından ayaklandım. Salonun kapısından gizlice kimle konuşuyor diye bakmaya çalıştığım sırada bir grup erkek tuhaf bir konuşma içinde içeriye daldılar.

Onlara yakalanmamak için geri geri kaçarken ayağım kim bilir neye takıldığı için olduğum yere yapıştım. İçeri giren yüzlerin hepsi bana döndüğünde gözüm direk tanıdığım Bay Ukalanın yüzüne odaklandı. Onaylamaz şekilde başını sağa sola sallarken arkadaşlarına doğru "Ayrıca sakar" diye mırıldandı.

Tabi mırıldandı demek aslında saçmaydı çünkü dediği şeyi duymuştum. Arkadaşları da duymuş olacak ki aralarında gülüştüler. Yüzüm ısınırken olduğum yerden kalkmaya çalıştım. Fakat kendi ayağıma dolanıp hafif kalktığım parkeye tekrar yapışırken gülme seslerinin şiddeti arttı.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant